Bugün tıp bayramı. Kamp olarak gönüllü gelen göz doktorumuzun tıp bayramını tebrik ettik. Hafif çiseleyen yağmur arasından göz kırpan güneşle güne umutla başlamış olduk. Lakin sonrasında yağmur hiç dinmedi :(
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz
ÖNCEKİ GÜNLER İÇİN:
Gün 28 (12 Mart):
Bugün tıp bayramı. Kamp olarak gönüllü gelen göz doktorumuzun tıp bayramını tebrik ettik. Hafif çiseleyen yağmur arasından göz kırpan güneşle güne umutla başlamış olduk. Lakin sonrasında yağmur hiç dinmedi 🙁 Kahvaltıda ekiplere dağıldık. Bir gün önce tırla gelen malzemeleri yerleştirdikten sonra bir ekip Dursunlu’ya oyuncak dağıtımına gitti.
Bir kaç gün önce Dursunlu’ya gittiğimizde 11-12 yaşlarında bir çocuk bize ‘Öncelik çocuklar olmalı’ demişti. O çocukla birlikte mahalledeki diğer çocuklar da geldiler. Mahallede yaşça büyük çocukların olduğunu bildiğimizden giderken yanımızda çok fazla peluş oyuncak götürmemiştik. Gittiğimizde çocukların yumuşak peluş oyuncakları istediğini duyunca şaşırdık. (yani bolca peluş oyuncağa ihtiyacımız var 🙂 Minik bir arkadaş biz dağıtım yaparken Tanışma köyüne gidip gitmediğimizi sordu. Biz henüz gidemediğimizi söyleyince kuzeninin orada olduğunu ve ona da oyuncak götürmemizi istedi. Orada Tofaşçı Zehra’ya rastladık. Zehra ve diğer kadınlarla ayak üstü sohbet ettik. Zehra arkadaşlarına aracımızı onun kadar hızlı ve atik kullanamadığımızı anlattı.
Burdan sonraki durağımız Defne Sevgi Evi’ydi. Oradan köpek mamaları alıp sokak hayvanlarının yoğun ve yalnız olduğu Elektrik Mahallesi’ne gittik. Burası yıkımın ve kaybın çok ağır olduğu bir mahalle. Kendimize durup mama koymak için güvenli bir alan bulmaya zorlanırken yıkılan ve yıkılmak üzere olan evlerden taşan mobilyalara bakıp buradaki hayatları düşündük. Birbirimizle hiç konuşmadan aynı acıyı hissettik.
Sevgi Parkı’nda birlikte olduğumuz Ayfer ablamız bugün Antakya’ya ve aramıza döndü. Hemen arabamızın yeni şoförü oluverdi. Kampa döndüğümüzde çay içerek hasret giderdik. Ayfer abla şu anda yıkılmak üzere olan Sümerler Mahallesi’nde kalıyor. Sevgi Parkı’nda kadın çadırında birlikte olduğumuz günleri çok özlediğini söyleyerek şu anda Sümerler’de ıssız bir mahallede yalnız hissettiğini anlattı.
Ayfer ablayla otururken kampımıza Lubunya Deprem Dayanışması’nda arkadaşlarımız geldi. Onlarla depremden etkilenen LGBTQI+’ların yaşadıklarını konuştuk. Bize lubunyaların nelere ihtiyaçları olduğunu anlattılar, birlikte yapabileceklerimizi konuştuk. Önümüzdeki süreçte dayanışma içinde olacağız. Dostlarımız gittikten sonra Ayfer abla şoförlüğünde Serinyol Mahallesi’ne gittik. Burada bize sosyal medya üzerinden ulaşan ve evli olduğu erkek tarafından şiddet gören, boşanma aşamasında olan kadın arkadaşımıza bir kadın ve ailesine ihtiyaçlarını ulaştırdık. Bize meşhur Antakya kahvesi ikram etti. Kahve içerken kadınla ve ailesiyle sohbet ettik. Bize bulundukları arsadan mülk sahibi tarafından yakın zamanda çıkarılacaklarını anlattılar. 9 kişilik bir ailenin önümüzdeki 2 hafta içerisinde çadırlarını toprak zeminden araba yolunun ortasında taşıması gerekecek. İrtibatta olduğumuz kadının 24 yaşındaki yengesi bizimle özel olarak konuşmak istedi. Anlattığı olayla ilgili hukuki destek için onu yönlendirebileceğimizi söyledik. Biz dönüş yolundayken aile kamptaki arkadaşımızı arayarak depremin ilk gününden beri çokça yerden yardım istediğini ve kimsenin onlara yardım etmediğini, seslerini bizim duyduğumuzu söyleyerek teşekkürlerini iletti.
Öğlen gidip tamirciden aldığımız arabamıza kavuştuktan sonra yola 2 arabayla devam ettik. Yeşilpınar’da olan kadın savunma ağı ilişkimiz ve 8 martta yaptığımız etkinlikten sonra gelen listeler hazırlandıktan sonra mahalleye dağıtıma çıktık. Mahallede bir yandan çay içip sohbet ederken öbür yandan yanımızda götürdüğümüz hijyen ve çamaşır paketlerini dağıttık. Çocuklardan birinin göz bölgesindeki kızarıklığa müdahale etmesi üzere gönüllü göz doktoru arkadaşımızı çağırdık. Paketleri dağıttıktan sonra gündüz arkadaşlarımızın yemeğini çok övdüğü Kaldıraç’ın mutfağına giderek akşam yemeğinde orada buluştuk. Ardından TİP’in kamp alanını ziyaret ederek orada TİP’in çalışmalarına dair bilgi aldık. ÇHD’li bir grup avukatla görüştükten sonra kamp alanımıza döndük.
Bugünü de günün yorgunluğunu soba başında çaylarımızı içerek, günün kritiğini yaparak bitirdik.