Bu günceyi yazdığımız esnada ise suların kesildiğini öğrendik. Ne zaman geleceğini bilmiyoruz.
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz
ÖNCEKİ GÜNLER İÇİN:
Gün 27 (11 Mart)
Sabah Tuğba’nın günaydın ayçiçeklerim sesleriyle uyandık. Dilara’nın yeşil soğanlı omleti, Nesteren’in zahterli salatası, Figen’in mis gibi çayıyla güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra günümüzü planladık. Bir ekip Arsuz’a, bir ekip Yeşilpınar Mahallesi’ne gitti. Bir ekip meslek örgütleri ile köyleri gezmeye gitti. Ekibin geri kalanı ise kamp alanında kalıp depo düzenleme ve paket hazırlama görevlerini üstlendi.
Bodrum Kadın Dayanışması çadırına ziyarete gittik, dört gündür oradalar. Kadınlardan çok olumlu dönüşler almışlar. Bodrum Kadın Dayanışması ile neler yapabileceklerimizi konuştuk. Ayrı bir kadın yaşam alanı kurulması için hemfikir olduk. Mor Dayanışma’dan kadınlarla da bu konuda görüşmeler yapılıyor. 288 kadının kalabileceği ve 1000 kişi kapasiteli bir çadır kent kurmak için çalışmalar yapılacak. Kadın yaşam alanı kurulduktan sonra feminist özsavunma gibi atölyeler yapılabilir. Bu çadır kentin kurulabilmesi için Afet İçin Feminist Dayanışma ile de görüşülecek. Gittiğimiz mahalle ve çadır alanlarında genç kadınların kendilerini çok ifade edemiyor olduklarını gözlemledik. Burada dayanışma için bulunan üniversiteli kadınlarla temasa geçmeleri, akranları ile kuracakları iletişimin onlara iyi geleceğini düşünüyoruz. Üniversiteliler de kadın kahvesi yaparak genç kadınlarla gündelik ihtiyaçlarından birçok şeye sohbet alanı yaratıyorlar.
Ekibimizin dönüş yolunda, Belen Geçidi’nde arabası bozuldu. Yolların hala tamamıyla onarılmaması ve bozuk olmasıyla birlikte, dağıtım için arabaya yüklediğimiz yükün ağır olması aracın bozulmasına sebep oldu. Belen Geçidi’nde bir süre bekledikten sonra çekici çağırarak krizi çözdük.
Kamp alanında kalan ekiple de ihtiyaç listesine göre dağıtım için paketleri hazırladık. Güncel ihtiyaç listemizdeki iç çamaşırı, terlik, çorap gibi ihtiyaçlar şuan elimizde bulunmadığı için bu ihtiyaçları gideremedik. Ancak bu hafta içerisinde bu ihtiyaçların bir kısmını İstanbul’dan ve birkaç ilden gelecek olan yardımlarla tamamlayacağız.
Defne Sevgi Parkı’ndan yani herkesin ulaşabileceği bir noktadan daha uzak bir noktaya gelmemiz ihtiyacı olan kadınların bize ulaşmasını zorlaştırdı. Bugün Erdoğan Hatay’da insanlardan helallik isterken çadırımızı bulup ziyaret eden bir kadın ihtiyaçlarının giderilememesine ve kimsenin ona ulaşmıyor olmasından dolayı bize sitem etti. Sonrasında hem kendisine hem de listede yer alan kişilere hazırlanan paketleri dağıttık.
Yeşilpınar Mahallesi’ne giden ekiple Nuray’ı ziyaret ettik. Ufak bir artçı deprem hissettik. Bu mahallede Deniz Feneri Derneği’nin aşevi kurma girişimi mahallenin tepkisiyle engellendi. Paralelinde bizlerde alternatif aşevi kurabilmenin olanaklarını aramaya başladık.
Defne Kadın Kooperatifi’ne kasaları bıraktık. Kooperatifteki kadın arkadaşlarımız taş yeriz Deniz Feneri Derneği’nin yemeğini yemeyiz diyor. Muhtarlığa gittik. Kaymakamlık kuaförlük yapan kadınları işe almış. Fakat kadınlar yemek, ulaşım ve diğer hiçbir konuda destek alamadıklarını söylüyor. Kuaför arkadaşlardan birisi başka şehirde çok daha rahat koşullarda iş bulabileceğini ama burada kalıp kendi kadın arkadaşlarına destek olmak istediğini söyledi. Muhtar kuaförlük desteğinin gereksiz olduğunu söyleyerek duyurmak istememiş fakat kuaförler böyle hizmetlerin iyileşme sürecine önemli bir katkı sunduğunu düşünüyor. İskoçya’dan alanı tanımaya ve bir aşevi kurmanın mümkün olup olmadığını görmeye gelen bir organizasyon vardı. 6000 kişiye yemek yapacak bir kapasiteleri var. Muhtarlıkla anlaşmaya varılmamış gibi görünüyor.
Daha sonra Yeşilpınar Mahallesi’nin aşağı kısmına geçtik. Oraya uzun süredir hiç bir örgütten ve sivil toplum kuruluşlarından yardım gitmemiş. Oradaki kadınlarla görüştük. Karşılayabileceğimiz ihtiyaçları listeledik. Sağlık taraması yapılması için sağlıkçılarla görüştük. Anestezi okuyan bir arkadaşı ise sağlık ekibi ile çalışmasına aracı olduk ve yeni Kadın Savunma Ağı gönülleri kazandık 🙂
Meslek örgütü ekibi ile 2 köye gittik. Köylerden biri sahra hastanesinin dibinde olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı’ndan talep ettikleri halde hiç bir ilaç gelmemiş. Ziyaret ettiğimiz köylerde ihtiyaç listesi oluştururken ciddi bir iç çamaşırı ihtiyacı olduğunu gördük.
Ziyaret ettiğimiz bir diğer köyde evlerin çoğu yıkılmış, neredeyse hasarsız hiçbir ev yoktu. Yıkılan evlerin enkazları kaldırılmamış ve köyde kalanlar ailelerinin öldüğü enkazların karşısında çadırlarda yaşıyor. Bu köye henüz yardım hiç ulaşmamış. Su krizi vardı. Gezdiğimiz çadırlarda korunma yöntemleri hakkında sohbet ettik ve prezervatif dağıttık.
Reyhanlı’da bir köyde çocuk yaşta evliliğin ve çok evliliğin çok yaygın olduğunu öğrendik. Henüz nüfusa dahi kayıtlı olmayan çocuklar var. Aşı olamamışlar. Çok küçük yaşta evli olduğu için kontrole geldiğinde kimliğini vermekten çekinen “çocuklar” var.
Bu günceyi yazdığımız esnada ise suların kesildiğini öğrendik…:(