Depremin birinci ayı dolarken yağmur aralıklarla yağmaya devam etti, hava hep ıslak ve soğuktu. Bütün bu zorlu koşullara rağmen kadınlarla dayanışmak hepimize iyi geliyor, enkazın ve yıkımın etkileri sürerken depremin birinci ayında tüm direngenliğimizle dayanışmamızı sürdürüyoruz.
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz:
ÖNCEKİ GÜNLER İÇİN:
Gün 21 (5 Mart Pazar): Sabah kalktık kahvaltımızı yaptıktan sonra mıntıka temizliği yaptık. Burada bile kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olabilir; bu yüzden her günceye “sabah kalktık ve kahvaltı ettik” diye başlıyoruz.
Hala kalacak bir yerimiz olmamasına rağmen depomuzu kurduğumuz tarlaya da resmen yerleştik. İkinci bir depo kurduk ve dün gelen eşyaların tasnifini yapıp iki ayrı gruba ayırdık. Bizim burada kadınlarla dayanışma içinde olduğumuzu duyanlar da malzemelerini bizlere ilettiler ve biz de kadınlara dağıtmaya devam ettik.
Aşağı Dursunlu’da daha önce tanıştığımız kadınlara götürmek üzere hijyen paketlerimizi hazırladık. Bunları yaparken Sevgi Parkı’ndan çıkartılıp çadır kentlere yerleştirilen kadınlar ziyaretimize geldiler. Bizleri çok özlediklerini ve çadır alanlarında hala su olmadığını anlattılar. Kadınlar yine bizim burada olduğumuzu öğrenince hem sohbet etmek hem ihtiyaçlarını tedarik etmek amacı ile yanımıza gelmişler. Buradaki ikinci günümüzde bulunduğumuz tarla yine Kadın Dayanışma Noktası ve Kadın Kahvesine dönüştü.
Öğlene kadar depo düzeni, hijyen paketleri ve mıntıka temizliğini hallettikten sonra Aşağı Dursunlu ve Harbiye mahallerindeki kadınlara ulaşmak üzere aracımızla yola çıktık. Üniversiteliler aracılığı ile Yeşilpınar köyündeki kadınlara dağıtılmak üzere ped yolladık.
Harbiye mahallesinde daha önce telefonla irtibat kurduğumuz, depremden önce şiddet gördüğü ve boşanma davası açtığı eşi hakkında uzaklaştırma kararı alan kadını ziyarete gittik. Anlattıkları aslında hepimizin bildiği, tanıdık olduğu ve hatta belki de birebir yaşadığımız şeyler. Ailesinin bahçesinde kurduğu çadırda yaşayan kadın ve çocukları depremden önce de olduğu gibi şimdi bu şartlarda da eski eş tarafından tehdit ediliyor. Çocukları kaçırmakla, kadını öldürmekle… Kadın kaldığı çadırın güvensiz olduğunu, çocuklarını korumak için her gece uykusuz kaldığını, çadırın bir bıçak darbesiyle yırtılabileceğini, daha korunaklı olması adına AFAD’a ve çeşitli kurumlara konteynır başvurusunda bulunduğunu, en azından bir saldırı durumunda kapısı olan konteynırdayken kapı açılana kadar birilerini çağırabileceğini, ama asla geri dönüş almadığını söyledi. Bu arkadaşımız için konteynır talebimiz var. Alabilecek herkese çağrımızdır.
Bir gün önce bir arkadaşımız çocuklarla top oynarken ayağını sakatlandığı için hastaneye gittik. İlk önce İtalyan Hastanesine gittik, sonrasında yan çadırdaki Amerikan Hastanesinde tedavi oldu. Hatay stadyumunun yanında Eğitim-Araştırma Hastanesinin bahçesinde sahra hastaneleri var.
Hastanede tanıştığımız bir kız çocuğu bizden kitap istedi, depremde ayağı kırılan annesine refakatçilik yapıyordu. Dönüşte Sevgi Parkı’nı ziyaret ettik, park bomboş bırakılmış haldeydi.
Bir grup hastanedeyken ikinci grup depo alanında ertesi gün Aşağı Okçular ve Yeşilpınar mahallelerine ulaştırmak üzere malzemeleri paketledi; bir yandan da depo düzenleme işi devam etti.
Bunlardan çok kısa süre sonra, akşam toplantısı için bir araya geldiğimiz esnada fırtına uyarısı geldi; dolayısıyla güncemizi bitiremedik. Kolektifin bir araya gelebileceği güvenli bir alana taşınma işlemlerine başladık, gece saat bire kadar taşınma işlemleriyle uğraştık. Gece de sıkışık sıkışık yattık.
Gün 21 (6 Mart Pazartesi): Balık istifi gibi yattığımız için uykusuz bir şekilde kalktık. Bir ekip kalacak yer için mekan sahibiyle görüşme yaptı, bir de çocuklu bir kadının ihtiyaçlarını götürdüler. İlk defa marketten alışveriş yaptık, Sevgi Parkı’ndan çıktığımızdan beri ilk kez kendimiz için depomuzun olduğu tarladan topladığımız yeşilliklerle zahter salatası hazırladık. Fırtına sebebiyle üç buçuk saat çayın demlenmesini bekledikten sonra, rüzgarın etkisiyle kahvaltımız başımıza geçti! Salatanın bir kısmı başımıza, diğer kısmı kıçımıza uçtu!
Fırtınadan ötürü depo çadırlarımızın uçan brandalarını ve ikinci el kıyafetleri düzenledik. MAG ekibiyle dayanışarak hem çadırlarımızı düzelttik, hem de depolarımızı düzenledik.
Sonrasında, Yeşilpınar’da tanıştığımız feminist bir kadın bizi kısır yemeğe davet etti, oraya geçtik. Bu arada İstanbul’dan iki arkadaşımız daha geldi, kısır buluşmasına katıldılar. Mahalleden birçok kadın da bize katıldı, evlerini çok özlediklerinden bahsettiler. Bizi çağıran arkadaş odasını çok özlediğinden bahsetti, bize kendine hazırladığı sedirli, kırmızı minderlerle döşediği kendine ait odasının fotoğraflarını gösterdi.
Kadınlar balkonlarında içtikleri Antakya kahvelerini özlediklerini söylediler. Çocukların yaşadıkları travmalardan bahsettiler, bir önceki geceli fırtınadan çocukların etkilendiğini, deprem olduğunu sanıp titrediklerini anlattılar.
Sonrasında yatalak annesine bakan bir kadımla sohbet ettik. Kadınlar için yatalak hasta bakımı zaten çok zorken, çadır koşullarının ekstra zorluklarını anlattılar, geçici barınma koşullarının mutlaka değişmesi lazım.
Sonrasında çevre illere giderek otellerde barınan depremzedelerin geri gönderildiği ya da kendilerinden günlük 500₺varan ücretler talep edildiğini öğrendik.
İlk günlerden beri yanımızda olan depremzede bir ablamızı Mersin’e yolcu edip otogara bıraktık.
Sonra bir ekip bir ablamızın çadırını kurmaya gitti, saat 9.00’daki mum etkinliğinde çadır kurmaya devam ediyorduk.
Diğer ekip de konteynerden kafeye götürdüğümüz malzemeleri çadırımıza taşıdı, bu ekip saat 9.00’da burada olanlar ve artık olamayacaklar için mum yakabildi. #PencerendeBirMumYak #Pencerende1MumYak
Bütün bunlar olurken yağmur aralıklarla yağmaya devam etti, hava hep ıslak ve soğuktu. MAG’dan kalabalık bir ekip ziyaretimize geldi, çay içip muhabbet ettik. Bütün bu zorlu koşullara rağmen kadınlarla dayanışmak hepimize iyi geliyor, enkazın ve yıkımın etkileri sürerken depremin birinci ayında tüm direngenliğimizle dayanışmamızı sürdürüyoruz.
Burada olanlar ve artık olamayacaklar için!
bugünden itibaren 10 gün boyunca her gün 2.100'da #PencerendeBirMumYak #Pencerende1MumYak pic.twitter.com/JRr4dge9bi— Kadın Savunması (@kadinsavunmasi) March 6, 2023
Burada olanlar ve artık olamayacaklar için! Enkazın altında ölüme mahkum olan canlarımız, yıkılan kentlerimiz, sökülen güllerimiz, susan kuşlarımız, tarifsiz kederimiz için… 6 -16 Mart, her akşam 21.00 #Pencerende1MumYak #PencerendeBirMumYak pic.twitter.com/L6ubkzgF7Q
— Kadın Savunması (@kadinsavunmasi) March 6, 2023