Buraya dair bir şey söylemek gerekirse, burada yaşayanlar için artık sohbet etmek de bir ihtiyaç haline geldi. Gördüklerini, yaşadıklarını anlatmak, günlük hayatına, yaşam alanlarındaki işbölümü yüküne, bütün bunlarla nasıl baş edeceğine dair sohbetler etmek en temel ihtiyaçlardan biri.
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz
ÖNCEKİ GÜNLER İÇİN:
Gün 26 (10 Mart):
Hatay’a bahar geldi. Kaldığımız bahçede ağaçlar çiçek açtı, artık sabahları kuş cıvıltıları eşliğinde uyanıyoruz. Güne motive olmak için iyi bir başlangıç.
Bugün güne diğer illerden gelen arkadaşlarımızı karşılayarak başladık. Dilara, İdil, Figen, Tuğçe ve Nesteren aramıza yeni katılırken Güneş, Ekin, Nurdan ve Gülten’i biraz hüzünlü uğurladık. Her ne kadar bir haftadır beraber olsak da bir hafta boyunca yaşadıklarımız, birbirimizle başka bir bağ kurmamızı sağladı. Bugün tam olarak rotasyon günüydü.
Dursunlu Mahallesi’nde kadınların ihtiyaç paketlerini isim isim hazırladık. Sonrasında iki aracımıza paketleri yükleyip yola koyulduk. Her ne kadar düzenli olarak kadınların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışsak da hala eksikler ve ulaşamadığımız kadınlar ne yazık ki var. Günler geçtikçe çadır alanları artık bir yaşam alanına dönüşmeye başladığı için bazı aileler arasında çeşitli gerilimler oluyor ve elbette bu bize de yansıyor. Bu durum eşya dağıtım organizasyonunu kolektifleştirmemizi zorlaştırıyor. Tabi bununla beraber paketleri dağıtmamızda bize yardımcı olan Zehra abla ve tofaşı bize hızlı bir gün yaşattı 😊 Dursunlu Mahallesi’nin alt taraflarına yaptığımız ziyarette oradaki kadınlarla sohbet etme şansımızda oldu. O taraftaki çocukların bizden oyuncak ve abur cubur talepleri var 😊 Yanımıza gelen bir çocuk ise “öncelik çocuklar olmalı değil mi?” dedi, bizce çok haklı.
Dursunlu’dan sonra Yeşilpınar Mahallesi’ne geçtik. Yeşilpınar Defne Kadın Kooperatifi’ndeki arkadaşlarımızla buluştuk. Kooperatife yakın bir yerde çocuk ve gençlerle çalışma yapan üniversiteli arkadaşların alanına, muhtar aracılığıyla Deniz Feneri Derneği’nin aşevi kurma bahanesiyle yerleşmeye çalıştığını öğrendik. Öğrendiğimiz an hemen koşup üniversitelilerin yanına gittik. Biz gittiğimizde deniz feneri ekibi gitmişti. Daha sonra mahalledeki kadınlarla ve gençlerle konu hakkında konuştuk. Orada yaşayan insanlar her ne bahane ile olursa olsun mahallelerinde bu tür islamcı grupları istemediklerini söylediler. Bu sadece Yeşilpınar Mahallesi’nde yaşanan bir durum değil, İsmailağa Cemaati’nden sağlıkçıların Hatay’da olduğunu ve çocukları muayene ettikleri bilgisini de aldık. Genel olarak bölgedeki Arap Alevi halkın ihtiyaçları bu tür islamcı cemaat örgütleri aracılığıyla giderilmeye çalışılıyor ve bu da halkta yoğun bir tepkiye yol açıyor.
Bir ekip bunları yaşarken kamp alanında kalan arkadaşlarımız da Aşağıokçular Mahallesi’nde Validebağ Savunması ve Koşuyolu’nun, Defne Kadın Kooperatifi’nden satın aldığı Zahterleri dağıttılar. Aşağıokçular Mahallesi’nin üç ayrı noktasında kurulan kamp alanlarını tek tek, çadır çadır dolaştık. Tabi burada da Antakya kısırı yapan kadınlara rastladık. Kadınlar zahtere çokça sevindiler. Yaptıkları her şeye koyduklarını söylediler.
Ayrıca, TTB ile birlikte hareket ettiğimiz gün içinde alınan verilere göre uyuz ve genital bölge hastalıklarının arttığını öğrendik. Kadınlara özel olarak genital bölge temizliği ile ilgili daha önce broşürlerimizi dağıtmıştık, bu hafta bu dağıtımı yenilemeyi düşünüyoruz.
Bunlar yaşanırken bir ekibimiz de sabahtan akşama kadar depolarımızı düzenlemekle ve sonraki günlerin paketlerini hazırlamakla meşguldü. Gün içerisinde bir çok kadın kaldığımız çadır alanında bizi ziyarete geliyor. Soba başında çaylarımızı kahvelerimizi içip sohbet ediyoruz.
Buraya dair bir şey söylemek gerekirse, burada yaşayanlar için artık sohbet etmek de bir ihtiyaç haline geldi. Gördüklerini, yaşadıklarını anlatmak, günlük hayatına, yaşam alanlarındaki işbölümü yüküne, bütün bunlarla nasıl baş edeceğine dair sohbetler etmek en temel ihtiyaçlardan biri. Gönüllü olarak gelmek isteyen ama ne yapacağına dair fikri olmayanlara da çağrımızdır, burada çay yapmaktan sohbet etmeye her şey herkes için ihtiyaç.
Şimdilik gün değerlendirmesi ve yarın yapılacakların planını çıkardıktan sonra uyuyacağız. Gönüllü olmayı unutmayın 🙂