Kadın Savunma Ağı’ndan Aile, Çalışma, Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü önünde eylem

İstanbul'da Kadın Savunma Ağı üyeleri koronavirüse karşı etkin politika üretmeyen, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü önünde eylem yaptı

Kadın Savunma Ağı’ndan Aile, Çalışma, Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü önünde eylem

Kadın Savunma Ağı üyeleri Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü önünde “Sokağa çıkıp haykırmaktan başka yolumuz yok çünkü ülkemizde ilk korona vakasının açıklanmasının üzerinden 1 ay geçtiği halde devlet halkın sorunlarını çözecek gerçek önlemleri hala almıyor.” diyerek eylem yaptı.

Çarkları durdurun, ekonomik şiddete son verin, kadınları koruyun!

“Çarkları durdurun” diyerek söze başlayan Kadın Savunması üyesi Fulya Dağlı “Biz kadınlar, pandemide bile halkı değil sermayeyi korumakta ısrar edenlere bir kez de sokaktan sesleniyoruz. Çarkları durdurun, ekonomik şiddete son verin, kadınları koruyun! Eğer bugünlerde bile emeğiyle yaşayanlar için politikalar geliştirmeyecekseniz boşuna o koltukları işgal etmeyin, istifa edin!” diyerek sözlerini tamamladı.,

 

Zorunlu olmayan sektörlerde ücretli izin, zorunlu sektörlerde yeterli koruyucu ekipman

Fulya Dağlı’nın ardından söz alan Rüya Kurtuluş ise “salgın sürecinde hayati olan mal ve hizmet üretimi dışındaki üretimi bir an önce durdurun! Bu sektörlerdeki tüm emekçilere ücretli izin verin! Küçük esnafı destekleyin. Başta sağlık alanı olmak üzere zorunlu olarak çalışılan iş kollarında ayrımcılık yapmadan gerekli ekipmanı ve sağlıklı çalışma koşullarını sağlayın.” dedi.


Ev ve bakım işi, kadın işi değildir

Bu süreçte kadınların görünmeyen emeğinin katlandığının altını çizen Sezen Özkan,Ev işleri ve bakım işleri “kadın işi” değildir! Şu an önünde bulunduğumuz bakanlık kamu spotlarıyla, açıklamalarıyla, televizyonlara çıkarak erkekleri evlerde yapılması zorunlu olan tüm işleri eşit biçimde üstlenmeye, ortak sağlığımızı korumak için en az kadınlar kadar sorumluluk almaya çağırmalıdır.” dedi.


6284 etkin uygulansın, İnfaz Yasası geri çekilsin

Son olarak söz alan Çağla Akdere ise, karantina sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığının altını çizerken, “Salgın hastalık dönemlerinde dahi yükümlülükleri devam eden İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadına yönelik şiddete karşı acil olarak bu koşullara özel önleme, koruma, kovuşturma politikaları geliştirin! 6284’ü etkin ve eksiksiz uygulayın! Kadına yönelik acil şiddet hattı kurarak 7/24 vaka takibi yapın! Sığınaklardaki hijyen koşullarını sağlayın ve olası kapasite yetersizliği durumunda kullanılmayan oteller de dahil olmak üzere her türlü binayı sığınağa çevirmek üzere harekete geçin!” dedi.

 

Kadın Savunma Ağı’nın yaptığı açıklamanın tam metni:

Basına ve Kamuoyuna

Bugün Corona virüs salgınına rağmen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde zorunlu olarak eylemdeyiz. Sokağa çıkıp haykırmaktan başka yolumuz yok çünkü ülkemizde ilk corona vakasının açıklanmasının üzerinden 1 ay geçtiği halde devlet halkın sorunlarını çözecek gerçek önlemleri hala almıyor. Şu an önünde bulunduğumuz bakanlık milyonlarca işçiyi salgına rağmen işe sürüyor, güvencesizin güvencesizi olarak hayatını sürdüren kadınlar için tek bir gerçek çözüm üretmiyor, hane içerindeki şiddet hem artıp hem görünmezleşirken kadın örgütlerinin çağrılarına kulak vermiyor. Eşitsiz yaşam koşulları salgın hastalık kriziyle daha da derinleşiyor. Özellikle kadınlar olarak yaşamlarımız, emeğimiz ve bedenimiz daha fazla tehdit ve baskı altında. Bu nedenle biz kadınlar, pandemide bile halkı değil sermayeyi korumakta ısrar edenlere bir kez de sokaktan sesleniyoruz. Çarkları durdurun, ekonomik şiddete son verin, kadınları koruyun! Eğer bugünlerde bile emeğiyle yaşayanlar için politikalar geliştirmeyecekseniz boşuna o koltukları işgal etmeyin, istifa edin!

Şu an önünde bulunduğumuz kurumun bakanına ve AKP hükümetine sesleniyoruz. Yaklaşık 16 milyon ücretli veya kendi hesabına çalışan insanın can güvenliğini hiçe sayıyorsunuz! Milyonlarca insan ya salgın koşullarında çalışarak ölmek ya da açlıktan ve yoksunluktan ölmek ikileminde bırakılıyor. Ücretli emeğin kadın yarısı, işyerlerinde ve evden ölümüne bir çalışma düzeni ile çalıştırılıyor. Bu nedenle salgın sürecinde hayati olan mal ve hizmet üretimi dışındaki üretimi bir an önce durdurun! Bu sektörlerdeki tüm emekçilere ücretli izin verin! Küçük esnafı destekleyin. İşten çıkarmayı, ücretsiz izin ya da yıllık izin hakkını gasp etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Başta sağlık alanı olmak üzere zorunlu olarak çalışılan iş kollarında ayrımcılık yapmadan gerekli ekipmanı ve sağlıklı çalışma koşullarını sağlayın.

Ülkemizde sadece kayıtlı çalışanlar yok. Başta kadınlar olmak üzere büyük bir çoğunluk kayıt dışı, güvencesiz koşullarda çalışıyor. Evlere temizliğe giden, servislerde hosteslik yapan, okullarda okul aile birliği ödeneğiyle temizlik işi yapan, kafelerde çalışan, günü birlik sigortayla geçici işlerde çalışan, freelance hiçbir güvencesi olmadan vb şekillerde çalışan birçok kadın şu an işsiz kalmış durumda. Bu nedenle işini kaybeden veya geçim olanaklarından mahrum kalan tüm emekçilere kayıtsız şartsız işsizlik ödeneği bağlayın!

Salgın döneminde kadınların hangi sorunlarla boğuştuğu açığa çıkmaya başladı bile. Kadınlar hane içerisinde erkek şiddeti, ev işleri, okulları tatil olan çocukların eğitimi, ailenin ve risk grubundaki 65 yaş üstü insanların bakımı sorumluluklarıyla yüz yüze kalıyor. Kendisi dışarıda çalışmasa bile, ev dışında çalışmak zorunda kalan aile bireylerinin sağlığı ile geçim endişesi arasında sıkışıyor. Ev işleri ve bakım işleri “kadın işi” değildir! Şu an önünde bulunduğumuz bakanlık kamu spotlarıyla, açıklamalarıyla, televizyonlara çıkarak erkekleri evlerde yapılması zorunlu olan tüm işleri eşit biçimde üstlenmeye, ortak sağlığımızı korumak için en az kadınlar kadar sorumluluk almaya çağırmalıdır.

Ve tabi en önemlisi salgın günlerinde kadınların can güvenliği daha büyük risk altındadır. Tüm dünyada salgınla birlikte başlayan karantina ve sokağa çıkma yasakları süresince kadına yönelik şiddetin katlandığı biliniyor. Kadınlar için en tehlikeli yerlerin evler olduğunu biliyoruz. Ve salgın koşullarında kadınların şiddeti bildirmesinin, hastaneye gidip rapor almasının, evden uzaklaşabilmesinin daha zorlaştığını da biliyoruz. Peki, herkesin bildiği gerçekleri aile bakanlığı neden görmezden gelip gerekli önlemleri almıyor? Önlem almadığı gibi ilk işleri HSK kararıyla 6284 sayılı kanunun sınırlandırılması oldu. Diğer yandan uzun zamandır tartışılmakta olan İnfaz Paketi tasarısı meclise getirilmek üzere. Her ne kadar “kadına yönelik şiddet suçları” ve “cinsel suçlar” İnfaz paketinin dışında dense de, paketteki değişikliklerin toplamından anlıyoruz ki kadına yönelik şiddet faillerinin açık cezaevine geçişi, izni ve tahliyesine imkân veren sonuçlar açığa çıkıyor. Bu düzenlemelerden vazgeçin! Yapılması gerekenleri söylüyoruz kulak verin! Salgın hastalık dönemlerinde dahi yükümlülükleri devam eden İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadına yönelik şiddete karşı acil olarak bu koşullara özel önleme, koruma, kovuşturma politikaları geliştirin! 6284’ü etkin ve eksiksiz uygulayın! Kadına yönelik acil şiddet hattı kurarak 7/24 vaka takibi yapın! Sığınaklardaki hijyen koşullarını sağlayın ve olası kapasite yetersizliği durumunda kullanılmayan oteller de dahil olmak üzere her türlü binayı sığınağa çevirmek üzere harekete geçin!

Biz kadınlar, haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmeyiz. Salgın vesilesiyle kazanımlarımızı geri almanıza izin vermeyeceğiz. Son olarak çağrımız bütün kadınlara, gelin yıllardır büyüttüğümüz savunma ve dayanışma ağlarını güçlendirelim. Salgın günlerinde de tek başımıza değiliz daima birlikte güçlüyüz.

Kadın Savunma Ağı

 

Yorumlar