Antakya Kadın Dayanışma Çadırı Güncesi (Gün 25) – İhtiyaçlar büyümeye devam ediyor – Kadın Savunma Ağı

Depremlerin birinci ayını geride bıraktık. Hatay'daki dayanışma çadırımız Sevgi Parkı'ndan Aşağıokçular Mahallesi'ne taşındı. Yeni düzenimize alışmaya çalışırken bol etkinlikli bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü geride bıraktık. Önce Hatay Afet Kadınlar Birlikte Güçlü ile yaşam zincirindeydik sonra kadınların sözünü elden ele mahalle mahalle taşıdık. Önce Dursunlu Köyü'nde sonra Aşağıokçular Mahallesi'nde sonrasında Yeşilpınar Mahallesi'nde kadınlarla bir araya geldik. 25. günümüzde Toygarlı Köyün'e de gidip geldik. Yeni arkadaşlıkların oluşmaya başladığı 8 Mart'ın ardından ihtiyaç listemiz de giderek büyümeye başladı.

Antakya Kadın Dayanışma Çadırı Güncesi (Gün 25) – İhtiyaçlar büyümeye devam ediyor – Kadın Savunma Ağı

Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.

Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz

ÖNCEKİ GÜNLER İÇİN:

Gün 25 (9 Mart Perşembe):

Defne Aşağıokçular mahallesinde sabahı serin bir havayla selamladık. Güne güzel bir kahvaltıyla başladık. Buradaki bir kaç arkadaşımız hava koşullarından dolayı rahatsızlandı, önlem almak açısından Türk Tabipler Birliği’nin sağlık çadırına gittik. TTB de bir arkadaşımız bizi karşıladı ve çay içtikten sonra ilaçlarımızı aldık. Buradaki arkadaşımız bize tabure hediye etti.

Döndüğümüzde Bursa Nilüfer Belediyesi bizi kendi alanımızda karşıladı. Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi, kadınlar için hazırlamış oldukları yardımları bize teslim ettiler. Yardımların içinde ‘terlik’ ve ‘deodorant’ görmek bizi çok mutlu etti. 🙂

Bugünlük rotamızı Toygarlı, Yeşilpınar ve Zeytin Konağı mahalleleri olarak belirledik. İhtiyaç listelerimiz gittikçe büyümeye başladı. Bunula birlikte daha fazla kadınla temas etmeye ve ulaşmaya başladık. Bunda, tabi ki mahalle ve köyleri gezebilmemizi sağlayan bir araç olması ve sizden gelen erzak ve eşyaların hala gelmeye devam etmesinin büyük bir payı var.

İlk yolculuğumuzu Toygarlı Köyü olarak belirledik. Toygarlı Köyüne ilk hafta dışında yardım götürülmemiş ve yollar hâlâ yapılmamış vaziyette duruyor. Zaten bu haliyle oraya yardım ulaştırmak bir problem teşkil ediyor. Orada irtibat kurduğumuz bir kadınla iletişim halinde kalıp ihtiyaç listelerini düzenli bir şekilde hazırlaması hususunda anlaştık. Üç kadın bize elbirliği ile yufka yaptılar. Gittiğimiz her yerde, bu şehrin kadınları bir şekilde yaptıkları ürünlerden, yöresel lezzetlerden ikram etmeye çalışıyor. Sohbet ettiğimiz herkesin ortak bir problemi var. Toygarlı Köyünde muhtara kimse ulaşamıyor. Bir diğer problem ise sürekli elektrik kesintisi dolayısıyla elektronik eşyaların bozulması.

Yufkaları yedikten sonra tekrar görüşmek üzere birbirimize sarıldık ve günün ikinci yolculuğu için alanımıza paketleri almaya yola koyulduk.

Toygarlı Köyünden döndükten sonra paketleme ekibi diğer ihtiyaç malzemelerini hazırladı. Koordinasyon alanımıza döndüğümüzde yurtdışından Hatay’a yardıma gelen bir ekip bizi ziyarete geldi. Onlara Antakya kısırı ikram ettik. Yağmur yağacağı için branda yapmaya karar verdik ve onlarda bize yardım ettiler. Aramızda geçen sohbette bizim Sevgi Parkı’ndan çıkarılmamıza anlam veremediler. Nedenlerini açıkladığımızda çok şaşırdılar. “Devlet yardım etmenizi niçin istemiyor?” diye de sordular…

Hem daha öncesinden hem de 8 Mart etkinliği esnasında yeni kurduğumuz diğer iletişimler aracılığıyla hazırlanmış ihtiyaç paketlerini Yeşilpınar’a ulaştırmak üzere yola çıktık. Yeşilpınar’da şu ana kadar en fazla ihtiyaç paketlerini dağıtmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Buradaki gözlemlerimiz üzerine, artık Yeşilpınar’daki kadınlar bizimle iletişim kurmakta çekinmiyorlar. Kendilerini ve isteklerini çok net bir şekilde ifade etmeye başladılar. Bu bizim için çok önemli bir konu çünkü yaptığımız her şeyin sürdürülebilir ve istikrarlı olması gerekiyor. Böylelikle dayanışmanın bir parçası haline gelen bölgedeki kadınlar kendilerini “yardıma muhtaç olmak” durumundan çıkarıp “dertlerini ve isteklerini paylaşan” kız kardeşlerimiz haline geliyor.

8 Mart etkinliğinde pankartımızda feminist kelimesini gören bir çocuğun “aa, benim annem de sizden” demesi aracılığıyla tanıştığımız kadını, Yeşilpınar’dan dönerken evinde ziyaret ettik. Bize çikolata ve kahve ikram etti. Uzun bir süreden sonra porselen fincanda kahve içtik. Sohbet etmeye hasret kalmıştı tıpkı diğer tüm kadınlar gibi. Kısaca hayatından bahsetti gençliği, çalışma hayatı, evliliğini ve şu anki ailesel psikolojilerini…

Çocuklarına duşu evde aldırıyor ve bunu sıra sıra yaptığını; ilk önce birine duş aldırıp onu güvenli bölgeye çekip sonra diğerini aynı şekilde duş aldırıyormuş. Sadece birini koruyabilir ya da kurtarabilirim tekrar bir deprem olma olasılığında diye de ekliyor. Kadının yanından ayrılırken buradaki kadınların iletişim ihtiyaçlarının çok elzem olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

Günü en verimli şekilde kullanmak adına Zeytin Konağı’na ihtiyaçları götürmek için son kez alanımıza döndük. Bahçemize girdiğimizde MAG ekibi tentelerimizi çoktan yapmıştı. Onlarla birlikte birer çay içtik. Bir ekip Zeytin Konağı’na giderken bir ekip yakın çevredeki evlere dağıtıma gitti.

Zeytin Konağı’nda kadınlar mutluydu. Sebebi ise artık kabin tuvaletlerin yapılmış olmasıydı. Duşu sorduğumuzda onu sonra yapacaklar dediler. Göz teması kurduğunuzda hemen bir şeyler yedirip içirme derdine düşen Hatay kadınlarını artık tanıdınız. Ellerimize çiğdem, çekirdek ve soba üzerinde pişirilmiş sıcacık çaylar tutuşturuldu. Geçtik ateşin başına, yudumladık çayımızı güzel bir sohbet eşliğinde.

Günün bundan sonraki kısmında diğer gönüllü grupları ile belirli konular ve alanlarda koordinasyon toplantıları yapmamız gerekiyordu. Görev bölüşümü yaparken Sevgi parkında tanıştığımız sonrasında bizi bulamayan bir ablamız bir çok yere sora sora bizi buldu. Onunla sohbet edip, dertleştik. Sohbetin ona çok iyi geldiğini ve bu ortamımızı çok özlediğini belirtti.

Akşam yemeğinden sonra grup olarak ikiye ayrıldık. Bir grup TTB’nin toplantısına; bir grupta gönüllüleri hukuki bilgilendirme toplantısına gitti. Daha sonra Genel Koordinasyon Toplantısına katıldık.