Koronavirüs (COVID-19) ücretli kadın emeğinin yoğun yaşandığı hizmet sektöründe önemli oranda bir daralma yarattı. Kadın istihdamının yüzde 56,6’sının yoğunlaştığı hizmet sektöründeki bu daralma doğal olarak önce kadınları etkiledi. Kapanan işyerleri ile birçok kadın zorunlu olarak ücretsiz izne ayrıldı.
Kapitalizm ve patriyarkanın saldırıları içinden geçtiğimiz küresel salgın döneminde de devam ediyor. Dünya genelinde salgın sürecine eşlik eden işsizlik ve güvencesizlik salgın sonrasında da artarak devam edeceğe benziyor. Bu seyirde yükselen cinsiyetçi şiddet ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiğini gösteriyor.
Türkiye’de de benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. AKP’nin bir türlü tüm halkın sağlığını korumak için almadığı önlemler salgının sınıfsal yüzünü ortaya çıkardığı kadar cinsiyetini de açığa çıkardı. Sağlık emekçilerinin, gıda işçilerinin, belediye çalışanlarının, çiftçilerin, mevsimlik tarım işçilerinin, mağaza, market, depo, kargo işçilerinin kadın yarısı her işkolunda cinsiyetçiliğe ve şiddete maruz kalıyor ve artan ev işleri ile çifte mesai ise görünmeden devam ediyor.
Covid-19’a karşı alınmayan tedbirler yüzünden kadınların ev içi emeği artıyor.
Yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele kurumu Oxfam’ın Ocak ayında yayımladığı küresel eşitsizliğe ilişkin yeni rapora göre, ekonomik eşitsizlik oldukça yerleşik ve kapsamlı. Bakım emeği en genel anlamıyla çocuklara, yaşlılara, fiziksel ve zihinsel sorunlara sahip olanlara veya engellilere bakmak; yemek ve temizlik yapma, kıyafetleri yıkama, onarma, su ve odun taşıma gibi işler anlamına geliyor. Günbegün yaşamın idame ettirilmesini sağlayan bu işler olmaksızın toplumların ayakta kalması mümkün değil. Büyük ölçüde ücrete tabi olmayan ve ataerkil toplumsal cinsiyet kodları gereği kadınların doğal görevi addedilen bu işleri, elbette en çok yoksul kadınlar ve kız çocukları üstleniyor. Rapora göre, ücretsiz bakım emeğinin dörtte üçünden fazlasını; ücretli bakım hizmetlerinin de üçte ikisinden fazlasını kadınlar gerçekleştiriyor. Küresel ölçekte, çalışma çağındaki kadınların %42’si üstlendikleri ücretsiz bakım sorumlulukları yüzünden ücretli emek gücüne dahil değil; bu rakam erkeklerde sadece %6. Ciddi miktarda ücretsiz bakım emeği sarf eden kız çocuklarının diğerlerine nazaran eğitime daha az zamanı kalıyor. Yoksul kadınlar ve kız çocukları her gün 12.5 milyar saat bedava bakım emeği sarf ediyor. Oxfam’ın hesaplamalarına göre bu emek, ekonomiye en az 10.8 trilyon dolar olarak dönüyor. Bu rakamların asgari olduğu, gerçek değerin ise bunun çok üzerinde olduğu düşünülüyor.
Kadınlar açısından pandemi ardından okulların kapatılması, virüsle mücadele etmek için önerilen detaylı hijyen koşullarının sağlanması, 65 yaş üzerine ve 20 yaş altına gelen sokağa çıkma yasağı, ev dışında alınan hizmet alımının azalması ile birlikte kadınların ev işlerine ayırdığı zaman arttı.
Kadınlar salgınla mücadelenin en ön cephesinde yer alıyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı verilere göre sağlık sektöründe çalışanların yüzde 70’i kadın ve dünyada çocuk, hasta ve yaşlı bakımının yüzde 75’ni de kadınlar yapıyor. Sağlık, perakende, gıda, tarım, bakım ve temizlik işleri gibi hayatın devamını sağlayan tüm ücretli, ücretsiz işlerde kadınlar var. Marketler açık ve artan iş yoğunluğuna karşı istihdamı artırmak yerine, patronlar “çok iş, az insan” mantığıyla işçileri çalıştırmaya devam ediyor. Kısacası kadınlar salgın hastalığın en ön cephesinde yer alıyor.
Koronavirüs (COVID-19) ücretli kadın emeğinin yoğun yaşandığı hizmet sektöründe önemli oranda bir daralma yarattı. Kadın istihdamının yüzde 56,6’sının yoğunlaştığı hizmet sektöründeki bu daralma doğal olarak önce kadınları etkiledi. Kapanan işyerleri ile birçok kadın zorunlu olarak ücretsiz izne ayrıldı.
Uluslararası Çalışma Örgütü ILO Covid-19 Çalışma Yaşamı Raporu’na göre; Başta sağlık çalışanları olmak üzere, ulaştırma, tarım ve zorunlu hizmetlerde çalışmaya devam edenlerin birçoğu ön saflarda yer almakta, virüsle savaşmakta ve insanların temel ihtiyaçların karşılanmasını sağlamaktadır. Dünyada, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri sektöründe 136 milyon kişi çalışmaktadır. Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları, yatılı bakım tesislerinde çalışanlar ve sosyal çalışmacıların yanı sıra, çamaşır ve temizlik personeli çalıştıkları işyerlerinde ciddi COVID-19 bulaşması riskiyle karşı karşıyadır. Bu sektörde çalışanların yaklaşık %70’i kadındır.
Hizmet sektöründe market işçileri, AVM işçileri gibi çalışmaya devam edenlerin artan çalışma saatleri, koruyucu ekipmanlara erişimdeki yetersizlikler, işyerlerinde yeterli dezenfektasyon ve izolasyonun sağlanmaması, işe gidip gelirken servis hizmetinin sağlanmaması, emziren, küçük çocuğu olan kadınların izinlerinin kullandırılmaması, regl oldukları günlerde psikolojik ve fiziksel olarak dirençlerinin düşmesine rağmen izin kullanamamaları, iş tanımlarının geniş ve sözleşme koşullarının kötü olması kadınların bu sektörde yaşadığı sorunlardan birkaçıdır.
Dünyada, çoğunluğu yükselen ekonomiler ve gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, yaklaşık 2 milyar insan kayıtdışı çalışmaktadır. Kayıtdışı çalıştırılanlar, kayıtlı işlerin sağladığı, sosyal koruma dahil ücretli izin hakkı gibi temel korumalardan yoksundur. Sağlık hizmetlerine erişim bakımından da dezavantajlıdır ve hastalık halinde çalışmayı durdurduklarında gelir ikamesine sahip değillerdir. Kentlerde kayıtdışı çalıştırılanlar, sadece virüs bulaşma riskinin yüksek olduğu değil, aynı zamanda genel tecrit önlemlerinden doğrudan etkilenen ekonomik sektörlerde çalışmaktadır. Bunların arasında sokak satıcıları, inşaat işçileri, ulaştırma işçileri ve ev işçileri vardır.
Kadın işsizliği ve yoksulluğu artıyor
DİSK-AR Mayıs ayı 2020 raporuna göre; Covid-19’un ilk aylardaki etkisinin (Mart-Nisan-Mayıs) 7 ile 8 milyon yeni istihdam ve iş kaybına yol açacağı yönünde. Böylece Covid-19’un ilk dönemlerinde dar tanımlı iş ve istihdam kaybının 12 milyona, geniş tanımlı işsizliğin ise 15-16 milyon civarına ulaşabilir. Genç kadın işsizliği ve kentsel kadın işsizliği son bir yılda en yüksek işsizlik türü olarak görülmeye devam ediyor. Şubat 2020’de de en fazla artış kentsel genç kadın işsizliğinde görüldü. Tarımsal genç kadın işsizliği yüzde 30,3’e ulaştı. Mevsim etkisinden arındırılmamış genç işsizliği son bir yılda 1,7 puan azalarak Şubat 2020’de yüzde 24,4, mevsim etkisinden arındırılmamış kadın işsizliği yüzde 15,6 oldu. Krizde kentsel genç kadın işsizliği yüzde 36’lara ulaştı, kadın işsizliği kategorisinde en yüksek işsizlik seviyesini gördü. Şubat 2020’de de kentsel genç kadın işsizliği yine en yüksek işsizlik türü oldu. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin (NEET) sayısındaki artış devam ediyor. Şubat 2020’de NEET oranı Şubat 2019’a göre 1,9 puan artarak yüzde 26,7’ye ulaştı.
Tekstil sektöründe uluslararası hazır giyim şirketleri siparişlerini kestikleri için bunlara üretim yapan tedarikçi fabrikalar kapanmış ya da üretimlerini durdurmuştur. Buralarda çalışan pek çok kadın işten çıkarılmıştır.
Sayısı 1 milyonu bulan ev işçisi kadınların neredeyse tamamı salgın sürecinde işsiz/gelirsiz kalmış, çalışanlar ise daha da düşen ücretlerle ve salgına karşı hiçbir koruması olmadan güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılmışdır.
144 milyon kişinin çalıştığı konaklama ve yiyecek hizmetleri sektörü de ağır biçimde etkilenmektedir. Konaklama ve yiyecek hizmeti sektörüde, bazı ülkelerde hemen hemen tam kapanma durumundadır; faaliyetlerin sürdüğü yerlerde de talepte keskin düşüş devam edebilir. Bu sektörde çalışanların yarıdan fazlası kadın ve bu sektörde çalışan kadınlar işsizlikle karşı karşıya kalabilirler.
https://www.nytimes.com/2020/04/18/us/coronavirus-women-essential-workers.html
http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2020/05/DISK-AR-May%C4%B1s-2020-Istihdam-Issizlik-Raporu.pdf
Yorumlar