Covid-19 yüzünden evlerimize kapanmışken ev içi şiddet gören kadınlar nereye gider?

Alex Casey'in The Spinoff sitesine yazdığı yazıyı Kadın Savunma Ağı için Handan Salta çevirdi: "Covid 19 yüzünden evlerimize kapanmışken ev içi şiddet gören kadınlar nereye gider? "

Covid-19 Yeni Zelanda’yı evde kalmaya mecbur bırakırken, ev içi şiddetle mücadele hizmetleri verenler, yardım ihtiyacı duyan insanların sayısındaki artış için hazırlık yapıyor. Alex Casey bildiriyor.

Yeni Zelanda, Çarşamba akşamında itibaren alarm seviyesini dörde çıkarmaya hazırlanırken, ülke çapındaki tüm ev içi şiddet kuruluşları da kriz hizmetlerini ve sığınma evi imkanlarını artırmak ve çeşitlendirmek için kolları sıvadı. Ülkedeki hayati önem taşıyan hizmetler dışındaki tüm hizmetlerin sona erdirilmesi anlamına gelen bu düzeydeki bir sosyal izolasyonun ev içi şiddet oranlarını arttığı şimdiden uluslararası düzeyde kanıtlanmış durumda.

Shine adlı ev içi şiddetle mücadele kurumunda politika geliştirme danışmanı olarak çalışan Holly Carrington, “Çin’de Covid-19’un en şiddetli biçimde vurduğu illerde aile içi şiddetin tavan yaptığına tanık olduk,” diyor. “Bu veriye dayanarak, burada da fiziksel şiddette bir artış olacağını tahmin ediyoruz.” ABD’den gelen raporlar, Covid-19’un insanların evi içi şiddeti deneyimleme biçimlerini çoktan etkilediği yönünde ve Kanada hükümeti geçen hafta yaptığı açıklamada ev içi şiddet ve cinsel tacize karşı sunulacak hizmetler için 50 milyon dolar ek bütçe ayırdığını açıkladı.

Women’s Refuge adlı kuruluşun politikalar danışmanı Natalie Thorburn, kurumlarının önümüzdeki haftalarda “ürpertici bir riskle” karşılaşmayı beklediklerini belirtti. “Doğal afetler gibi olayların geniş kitleler üzerinde bir dalgalanma etkisi yarattığını biliyoruz, ancak bu etkiler ilk bakışta muhakkak kendisini doğrudan göstermiyor. Fiziksel saldırganlığa geçmeden önce gerilimin inşa olduğu bir süreç yaşandığını göz önünde bulundurarak, rakamların aniden değişmeyeceğini, bir bekleme süresi olacağını varsayabiliriz.”

Söz konusu sayıyı artıracak faktörler ise gelir kaybından kaynaklanan ek maddi baskılar, ailelerin birdenbire kapalı bir alana kapanması, geniş bir çevrenin aniden daralmasını içeriyor.  “Şiddet faillerinin bunu sadece yukarıda sayılan baskılar yüzünden yapmadıklarını da unutmamak gerek” diyor Thornburn, “Zaten var olan bir iktidar ve kontrol modelinin kendisini izolasyon içinde ortaya koyma fırsatı daha fazla olacak.”

Ancak bütün ülke eve kapandığında, sosyal temasın azalması, daha önceden görülen vakalarda da bir artışa yol açabilir. Carrington, “Şiddeti bir parça ılımlılaştırabilen kilit bir sosyal öğe olan diğer insanları birdenbire denklemden çıkardığınızda hızla son derece tehlikeli bir hal alabilir çünkü artık şiddet gören kişinin gidecek başka bir yeri ve işyeri, atölye, ofis gibi bir kaçış noktası da elinden alınmış oluyor”. Açıkçası kimsenin göremeyeceği fiziksel şiddet konusunda çok endişeliyiz, zira kadınlar kendilerine uygulanan şiddete müdahale edebilecek, hatta şahit olacak insanlardan uzaktalar.”

Şiddetin her zaman fiziksel olmadığını vurgulamak konusunda Shine ve Women’s Refuge hemfikir. Thorburn, “Şiddet kendisini alttan alta sürekli olarak yapılan aşağılamalar, eleştiriler ve karar vermelerinin engellenmesi gibi pratiklerde de gösteriyor.” diyor. “İzolasyon söz konusu olduğunda, bu yöntemlere dijital ya da ekonomik olanlar da eklenir; kurbanın telefonu, sosyal medyası gözetim altında tutulur, yiyecek ve temel hijyen malzemeleri de dahil olmak üzere alışveriş yapması kısıtlanır.”

Ev içi şiddet görenlerin, bu kapanma sürecinde, kriz hizmetlerine ulaşabileceklerinden emin olmaları çok önemli. Hem Women’s Refuge hem de Shine, daha fazla destekte bulunabilmek için ortak bir çalışma grubu oluşturdular; böylece otellere yerleştirme veya uzaktan verilen hizmetlerin artırılması gibi hizmetler de söz konusu olabilecek. Thorburn, “Her şey elimizdeki kaynaklara bağlı, ancak evde kalmayı güvenli bulmayanlar için daha fazla seçenek sunabilmemiz gerek” diyor.

Thorburn, “Etrafınızda şiddete maruz kalabilecek birinin varlığından endişe ediyorsanız, bu tür kaygıları göz ardı etmemeniz çok önemli” diyor. “Gerçekten bireysel bir düzlemde, çoğu insan kimin ev içi şiddete maruz kaldığını bilir. Belki bu kelimeyi kullanmazsınız, ama herkes kendi ilişkisinde iktidar ve kontrole maruz kalan birini tanır ve o kişinin bu faillerle aynı evde kalmasından kaygı duyabilir.”

Plan yapmak önemli olsa da, sosyal izolasyonla birlikte gelen yakınlık meselesine karşı bilinç çok önemli. “Şiddet gösteren kişinin kurbanın telefonuna ya da diğer cihazlarına erişimi olmadığından emin değilseniz sosyal medya üzerinden mesaj göndermekten kaçının” diyor Thorburn. “Kendileri için tacizin arttığı durumlarda, olaya müdahale edebilmeniz için aranızda daha önceden kararlaştırdığınız ‘güvenli bir parolanın’ olması, dahil olabileceğiniz bir olasılık planının bir parçasını oluşturur.”

Herhangi bir değişiklik olup olmadığını saptamak için, mümkünse her gün ya da haftalık olarak şiddete uğrayabilecek kişiyi yoklayın. Acil fiziksel bir tehlike içinde olduğundan endişeleniyorsanız acil durum hattını veya polisi arayın”.

Women’s Refuge derneği ayrıca bu makalenin altında da linki verilmiş olan The Warehouse Countdown gibi birçok web sitesine bağlantı sağlıyor. Web sitesinin adresi bilgisayarınızı tarama geçmişinde görünmez, nasıl yardım alacağınıza, bir durumdan nasıl kurtulacağınıza ya da bulunduğunuz mekanı terk etmek üzere nasıl bir plan yapacağınıza dair bilgi içerir. Sizin de bir web siteniz varsa ve takipçilerinize böyle bir hizmet vermek istiyorsanız buraya tıklayarak bize katılabilirsiniz”.

Bu tür hizmetlere destek olmak istiyorsanız çevrim içi bağışta bulunabilirsiniz. Thorburn, “Bağışlarınız şimdi her zamankinden daha önemli, zira şimdi insanlar hem çevrelerinden daha az yardım isteyecek durumdalar hem de maddi olarak sıkıntıdalar” diyor. “Böyle durumlarda birbirimize daha çok sahip çıkmalı, iletişim kanallarını elimizden geldiğince açık tutmalıyız. Komşunuza nasıl yardım edebileceğinizi düşünün, bu sıralar hepimizin yapması gereken bu.”

Yorumlar