Beni bekliyor. Akşama kadar bekleyecek. Evden yalnız çıkmanın bir yolunu bulmalıyım. Keşke rahatça çıkabilsem, hakkında konuşabilsem yapamam ki! Kızların sevgilisi olmazmış.
*İçerik uyarısı: metin şiddet anlatısı içerir.
Benim adım Gül. 22 yaşında güzelce bir kızım. Boyum kısa değil ama selvi boylu da sayılmam. Sevdiğimin gözlerine rahatça bakabiliyorum, rahatça sarılabiliyoruz. Yani boy ölçülerim tam kıvamında.
Beni bekliyor. Akşama kadar bekleyecek. Evden yalnız çıkmanın bir yolunu bulmalıyım. Keşke rahatça çıkabilsem, hakkında konuşabilsem yapamam ki!
Kızların sevgilisi olmazmış. Nikâh olmadan sakın ha! El ele bile tutuşamazsın. Oysa ne güzeldir; yârinle el ele, diz dize, göz göze olmak. Sanki yaşamak için başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Bu yeter yaşamak için. Yaşamak için belki yeterli değil fakat bu duyguyu yaşamak dünyaya bedel.
İçeriden sesler geliyor. Annemin sesini duyuyorum.
– Dokunma kızıma, dokunma!
Annemin sesi birden kesildi. Diğerlerinin sesini ve babamın sesini duyuyorum.
– O namussuza yaşamak haram artık. Gebertmezsem adam değilim.
Konuşmalar, bağırışlar hiç kesilmiyor. Fakat duyduklarımı artık anlamıyorum. Annemin sesi niye artık duyulmuyor? Herkes odamda şimdi bir annem yok. Baba ve kardeşi içeri girer girmez üstüme yürüdüler. Kudurmuş gibi, av peşinde koşan yırtıcılar gibi. Tek bir duygu, avı yakala ve öldür! Üç kardeşim de benim etrafımda bir çember oluşturmuşlar, çırpınıyorlar kardeşleri için.
Nafile babanın kardeşi Sedat, saçlarımdan tutuğu gibi salona kadar sürükledi beni. Babanın küçük kardeşi Vedat salonda, elinde bir demir parçası bana doğru koşuyor. Korkuyorum. Her şey bitti, allak bullak zihnim. Öldürecek beni! Demir havada bana doğru geliyor ve abisinin saçımdaki eline indi, sonra da babanın bacaklarına. Babanın küçük kardeşi değil sadece artık. O benim amcam, benim Vedat amcam bağırıyor,
– Bu kıza bir daha dokunursanız kalbinizi deşerim.
Vedat amcam beni ölümden kurtardı. On beş gün odamda kilitli kaldım. Amcam odanın kilidini açtı, artık kilitli kapılar ardında olmayacaksın dedi. Fakat hiç yüzüme bakmıyor. Annem kapının önünden geçti, seslendim. Duydu beni ama cevap vermeden, bakmadan geçti gitti. Ondan sonra annemin ne sesini duydum ne de yüzünü gördüm. Anlamıyorum. Amcam özür diliyor, elimden bir şey gelmez kızım daha, diyor. Anlamıyorum.
Sonunda anladım. Baba 25 bin lira karşılığında beni telli duvaklı, davullu zurnalı, düğünlü dernekli sattı. Nikâhlar olmadan namus temizlenir mi? Temizlenmez. O yüzden nikâhlarda tam imamlı, memurlu. Namusları temizlendi. Nasıl bir namus bu, bedenimi birine satınca nasıl temizleniyor? Şimdi bu adama düğünsüz, derneksiz satsalardı beni orospunun biri mi olacaktım. Ferman belli o zaman. Ölüm. Şimdi telli duvaklı satılınca pürü pak oldu namusları. Benim dışımda herkesin onayı var. Babanın, imamın, memurun, toplumun…
Bu gelinlik kefenim benim. Bıraksalardı bizi bize. Hayallerimiz vardı. Evlenecektik, öyle namus zırvalığından ötürü de değil, sevdadan ötürü. Sevmenin, sevilmenin nesi kötü anlamıyorum. Sonunda muratlarına erdiler, gelin ettiler beni. Vedat amcam uğurluyor beni, yüzü hep yerde. Bana bir baksa, gözlerime baksa bir. Belki yine amcam ne olur bir bak bana, al yine eline demir parçasını, onlara gücün yetmiyorsa benim başıma indir, kurtar beni. Boşuna bir umut, hiç kimse yardım edemez artık. Sonunda her şey olup, bitti. Sevmediğim, bilmediğim bir adamın koynuna soktular. Bana bakarken bile tiksiniyorum.
– Dokunma bana, dokunma!
Bu kirlenme nasıl temizlenir, hangi deniz, hangi akarsu, hangi okyanus… Dünyadaki suların gücü yeter mi buna? Kirleniyorum, ölüyorum. Ruhum delik deşik. Bitsin bu işkence, bitsin artık. Bu koku, nefes alamıyorum, boğuluyorum. Dokunmasın bana çeksin ellerini üstümden…
Bir ses. Bu adamın sesi, bir şeyler istiyor. Su istiyor ya da yemek, duyuyorum ama anlamıyorum. Gözlerimi açıyorum korka korka. Adam yanımda değil artık işini bitirmiş giyinmeye başlamış farkında bile değilim. Kımıldayamıyorum kaskatı kesilmişim. Bunu bir daha yaşayamam bir yolu olmalı. Kaçsam yapamam ki. Baba evinde odamda kilitliyken, kardeşlerim odanın kapısını açık bırakmışlardı evdekileri bir bahaneyle evden uzaklaştırmışlardı kaçmam için. Fakat Vedat amcamın beni kurtardığı gün, Baba bas bas bağırmıştı:
-Bu kızı bırak biriyle buluşmayı şu kapının önünde bile görürsem Kemal’den başlayarak hepinizi gömerim bu eve.
Kemal hiç uyumazdı geceleri. Cepleri taşlarla dolu olurdu.
-Korkma abla! Ben hepimizi korurum. Babam gelirse bu taşlarla kafasını kırarım.
Kemal altı yaşında daha. Ona nasıl kıyılır? Ben nasıl kıyarım? Kaçamam, fakat böyle yaşayamam. Bir çare!
Tekrarı olmayacak bu gecenin. Ruhumu, bedenimi kirlettiniz. Kirlenme ölümle temizleniyorsa toplu bir mezarlık hazırlayın, ihtiyacınız olacak.
Yorumlar