Antakya- Defne’de Kadın Dayanışma Çadırımız Kuruldu (Gün 1 ve 2)- Kadın Savunma Ağı

Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Şimdi çalışmalarımıza bir de Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı'nda kurmaya başladığımız Kadın Dayanışma Çadırı ile devam ediyoruz.

Antakya- Defne’de Kadın Dayanışma Çadırımız Kuruldu (Gün 1 ve 2)- Kadın Savunma Ağı

Deprem bölgelerinde devletin ve piyasanın yarattığı boşlukta feministler, kadınlar, mühendisler, psikologlar, hukukçular, yoksullar, işçiler, ezilenler; BİZ varız! Yıkımın içinde yaşamı savunmanın, yaşamı yeniden kurmanın yollarını birlikte arıyoruz.

Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Şimdi çalışmalarımıza bir de Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurmaya başladığımız Kadın Dayanışma Çadırı ile devam ediyoruz. Hem Antakya ve depremden etkilenen diğer illerde, hem de ülkenin her yerinde uzun ve zorlu bir sürecin bizleri beklediğini biliyor ve tüm kadınları gönüllü formumuzu doldurarak, hayatlarımızı yeniden inşa etmenin bir parçası olmaya çağırıyoruz! Sevgi Parkı’nda ve bulunduğumuz her alanda kadınlar ve LGBTİ+’larla dayanışmayı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu yıkımın içerisinden yaşamı yeniden dayanışmamızla kuracağız.  Depremin ilk saatlerinden Kadın Dayanışma Çadırına ve sonrasına uzanan öykümüzü hep birlikte yazacağız.

SONRAKİ GÜNCELERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN:

Önce Mersin’den arkadaşlarımız gitti deprem bölgesine:

Mor Mekanları dayanışma noktalarına dönüştürüp birbirimizin çaresi olmaya çalıştık:

Öfkemizi, taleplerimizi ve dayanışma çağrılarımızı mekanlara sığdıramadık:

Dayanışma kolilerini sırtlanıp, dört arkadaşımızı Antakya’ya uğurladık:

Antakya-Defne Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz:

Gün 1 ( 13 Şubat Pazartesi) : “Selamlar herkese. Karayolu açık, biz eşya yüklü özel bir otobüsle geldik ve girişimizde herhangi bir problem yaşamadık. Öncelikle bir haftadır burada olan kadın arkadaşlarımızla sohbet edip, imkanlar ve risklere, sıkıntılara dair fikirler edinmeye başladık. Şu aşamada hedefimiz: Sevgi Parkı’nda bir çadırın etrafında “kadın dayanışma alanı” oluşturmak. Şu anda gelecek arkadaşlarımızın barınması için tahsis ettiğimiz geçici bir çadırımız var. Hemen yanına soba, pankart, oturma alanı, kabin vasıtasıyla kadınlara bir alan oluşturuyoruz. Artık insanlar da yalnızca hayatta kalma değil, hayatını sürdürme eğilimde. Kentte merkezi bir kriz koordinasyon merkezi yok ama merkezi bölgelerde çeşitli sosyalist örgütler, meslek örgütleri, bazı belediyeler, yerleşmiş durumda. Bu merkezlerde halkın ihtiyaçları kayıt altına alınıyor, gelen yardımlar iletiliyor, bilgilendirme yapılıyor. Özellikle çadır için kayıt alınıyor ancak çadır çok büyük bir sorun, çadır sayısı aşırı yetersiz ve çoğu kişi özel araçlarında ya da hasarlı binalarda kalıyor. AFAD yok denebilir, bazı yerlere sınırlı sayıda çadır bırakıp gitmişler, herhangi bir yetkili de yok. İBB’nin şehrin girişinde bir koordinasyon merkezi var, ama uzak bir noktada ve ancak araçla ulaşmak mümkün, yanındaki AFAD çadır merkeziyle de herhangi bir iletişimleri yok. Çeşitli yerlerde depolar var; yardım dağıtımlarında büyük bir postadan bahsediyorsak düzensizlik olabiliyor ve yardım alan/veren, yardımı elinde tutan/yardım bekleyen konumu çok hızlıca oluşabiliyor, burada bu sorun elbette dayanışma zemininde aşılmaya çalışılıyor ancak işin doğasında böyle bir risk var. Neredeyse hiç enkaz çalışması yok, bugüne kadar çıkarılanların çoğu herkesin kendi imkanlarıyla çıkarılmış. İnsanlar cenazelerini alamayacaklarını düşündükleri için kaygılı bir bekleyiş var. Irkçılık, linç gibi olaylara henüz biz tanık olmadık ama konuştuğumuz kişilerden doğrudan tanık olanlar var. Özellikle geceleri, elektrik de olmadığı için, çadır ve merkez noktaların dışına çıkılması tavsiye edilmiyor.

Bulunduğumuz yeri insanlar aktif olarak kullanıyor ve güvenliğini sağlayabiliyoruz, yakınında çadır kente benzer, çeşitli yardımların dağıtıldığı bir yerleşim de var. Biz yardım dağıtma faaliyetini daha çok yan çalışma olarak kurgulamak; kadınlarla doğrudan temas, sohbet, ihtiyaç ve isteklerini anlama, dayanışma ve kadınların özgülenmiş ihtiyaçlarını gidermek üzere bir çalışma yapmayı amaçlıyoruz. Alanı oluşturduktan sonra en yakınımızdaki çadırlar başta olmak üzere köylere ziyaretler yaparak kadınlarla tanışma ve irtibatta kalma planları yapıyoruz. Kendi çadırımız da henüz derme çatma ve yağmura dayanıklı bir çadır değil.

Buradaki en acil ihtiyaçlar çadır, tuvalet, su ve elektrik ve kadınların üstünü değiştirebileceği kabinler ve bu talepler için hep birlikte baskı oluşturmamız gerekiyor. Yine en acil olarak kadın iç çamaşırı, çocuk ve yetişkin erkek iç çamaşırı çok lazım. Ayrıca çok sayıda gebe kadın var; doğuma iki hafta kalanından gebeliğinin ortasında olana kadar. Yarın Gaziantep’ten gelen üç arkadaşımız daha bize katılacak. Bugün ilk günümüz olduğu için yapamadıklarımızı, yarın hızlıca yapmayı planlıyoruz.

 

Gün 2 (14 Şubat Salı): Bugün yardım dağıtım kamyonu gelmediği için, daha rahattık, dün yoğun biçimde dağıtıma da katılmıştık. Bir arkadaşımız Antakya merkeze, Armutlu’ya ve çoğunlukla göçmenlerin yaşadığı bir mahalleye gitti. O taraflara doğru enkaz sayısı giderek artıyor, koku da daha çoğalıyor. Ama artık tek tük binalardaki molozlar kaldırılmaya başlanmış.

İhtiyaçlar bitmiyor, buraya sürekli olarak malzeme gelmesi lazım. İhtiyaç listesi yine aynı: Konteynır tuvalet, giyinme kabinleri, diş fırçası, diş macunu, şampuan, deterjan. el sabunu, hasta bezi, ıslak mendil, kolonya, dezenfektan, fener, mum, tuvalet kağıdı, kağıt havlu, çorap, kalın eşofman, termal içlik ya da tayt, bit ilacı, her türlü kadın, çocuk, erkek alt-üst iç çamaşırı, spor sutyen ya da yarım atlet. Bölgenin ayrıca çadırla birlikte erzak, soba ve ısıtıcı ihtiyacı da var ama bunlar küçük desteklerle giderilemez, büyük organizasyon lazım. Genel olarak gaz, su ve elektrik alt yapısının kurulması da lazım ve bu konuda hep birlikte baskı yapmamız gerekiyor. Ayrıca kadın çalışması yapan kadınların kullanacağı büyük çadır ihtiyacı da var.

Depremin ve sonuçlarının sürekli gündemde kalması gerek. Burada hayat çok hızlı akıyor. İnsanların buradaki yaşamlarını sürdürme halini (şehri terk etmek istemeyenler, arabada kalanlar, yakınlarını enkazda bırakmak istemeyenler) devamlı olarak kayıt altına almak şart. Çekim yapan sadece bir kişi gördük. Belki de birileri başka hiçbir şey yapmayıp sadece bunları çekse, röportaj arşivi yapsa çok iyi olur. Konuyu nasıl sıcak tutabileceğimizi düşünmek gerek. Burada ilk şok biraz da olsa atlatılmış çünkü hayatı sıfırdan kurma çabası var.

Çadırımıza pankart astıktan sonra çok fazla kadın ziyarete geldi; iletişim bilgilerini alıp ihtiyaçlarını kaydettik, listeleyip göndereceğiz, kendilerine paket yapıp haber vereceğiz; çünkü diğer türlü malzeme geldiğinde herkes birbirinin üstüne çıkarak almaya çalışıyor. Çay içip sohbet ettiğimiz kadınlardan biri dün gece evine girmek isterken bir jandarma görmüş ve silah çekmiş kadın hemen teyzem burası bizim ev vurma diyerek hırsız olmadığına ikna etmeye çalışmış; vur emri çalışıyor yani!

Kısa süreliğine diğer kadın örgütlerinden arkadaşlarla görüştük; Gaziantep’ten gelen arkadaşlarımız da bize katıldı. Şimdilik bu kadar.

 

Deprem dayanışma gönüllü kayıt formumuza ulaşmak için lütfen tıklayın.

SONRAKİ GÜNCELERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN:

 

 

 

Yorumlar