Tozlar üstüne geldikçe geldi. Tozlar üzerine yürüyüp bedenini sardığında düşündü: Ne için, kimin içindi bu temiz odalar?
Toz taneleriyle girdiği savaş boşunaydı. Onları yok edebileceğini düşünerek kendini amansız bir savaşa sokmuştu. O süpürüp sildikçe gidiyorlar, arkasını dönünce tekrar beliriyorlardı. Usul usul hiçbir şeyi umursamadan uçuşuyorlar ve her yeri kaplıyorlardı. Bu savaşın galibi belliyken, savaş yıllarca sürüp gitti. Temiz odaları yeniden var etmek uğruna tekrar tekrar uğraştı, didindi. İstediği temizliğe hiçbir zaman ulaşamadı.
Tozlar üstüne geldikçe geldi. Tozlar üzerine yürüyüp bedenini sardığında düşündü: Ne için, kimin içindi bu temiz odalar? Bir dakika oturup soluklanmadığı bu odaları kime hazırlıyordu? Bu savaşı neden bitiremiyordu? Tozlanacak, bozulacaklar diye neden paniğe kapılıyordu? İşte o anda dökülen kelimeler cevapladı sorularını: “Sen ne iş yapıyorsun ki?”, “Sen ne işe yararsın ki?”
Sözler isli duvarlarda tekrar tekrar yankılandı. Savaş bitmiş ve kaybedilmişti. Odadakinin; sevgiden haberi yoktu, temiz odalardan haberi yoktu, onu görmüyordu. Artık savaşı kaybettiğini, toz zerrelerine esir düştüğünü, kendisini bir toz zerresine dönüştürdüklerini anladı. O anda gün ışığı altında toz zerreleriyle dans etmeye başladı. Evinin her noktasında soluklandı, her noktasında gezindi, evini izledi. Evet, hiçbir şeydi. Toz zerresiydi. Ama özgürdü. Dans ediyor ve uçuyordu.
Yorumlar