Pandemide feminist özsavunma: İfşa-taciz, sınır çizme, özerklik forumunun sonuçları

Geçtiğimiz günlerde “Pandemide Feminist Özsavunma Forumu”nun ikincisinde yüzü aşkın kadınla bir araya gelerek; ifşa-taciz, sınır çizme, özerklik tartışmasını gerçekleştirdik.

Pandemide  feminist özsavunma: İfşa-taciz, sınır çizme, özerklik forumunun sonuçları

25 Kasım öncesi yaşamımızdaki erkek şiddetine, baskılara, yasaklamalara ve kısıtlara karşı pandemide feminist özsavunmayı ve tüm bu koşullar altında yitirmenin eşiğine geldiğimiz özerkliği tartışmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık seksen kadın bir araya geldik. Bu forumumuzda çıkan sonuçlardan biri; forumun ikincisini düzenlemek oldu. Forum için dört başlık önerildi:

  • Annelik
  • Cinsellik
  • Kadın sağlığı- sağlık alanında kadın emeği
  • Genç kadın işsizliği

Pandemide Feminist Özsavunma ve Özerklik Forumu Sonuçları

Aldığımız karar sonucunda, geçtiğimiz günlerde Pandemide Feminist Özsavunma Forumu”nun ikincisinde yüzü aşkın kadınla bir araya gelerek; ifşa-taciz, sınır çizme, özerklik tartışmasını gerçekleştirdik. Pandemide kapandığımız iki oda bir salon evlerde, bir yandan erkek şiddeti ile karşı karşıya kalırken, bir yandan da bedenlerimiz ve yaşamlarımız hakkında her türlü kararı verme cüretini kendinde bulan iktidarın kadınlara yönelik yeni saldırıları ile karşı karşıya kaldık. Tüm bu koşullarda feminist özsavunma yöntemlerimizi de gözden geçirme ihtiyacı ile bu buluşmaları düzenlemeye devam ediyoruz.

Tam da feminist özsavunmayı, özerkliği, özerkliğin aslında sınır koyma ve özsaygı ile ne kadar iç içe olduğunu tartıştığımız ve ikinci buluşmayı planladığımız sırada, uzun zamandır kadınların hak arama mecralarından biri olan sosyal medyada ortaya çıkan ifşa hareketi ile erkek egemenliğinin sarsıntıya uğradığını görüyoruz. Feminist özsavunma; yaşamımızdaki erkek şiddetinin kaynağına ulaşılması ve yok edilmesine yönelik yöntemler, araçlar ve yaklaşımlardır. İfşaya baktığımızda ataerkil kapitalist sistemin kendilerine sunduğu iktidar ve konforla cinsel tacizlerinin üstünü örten erkek iktidarların, kadınların birbirinden aldığı güç ve dayanışmayla sarsıldığını, faillerin suçlarının tek tek ortaya döküldüğünü görüyoruz. Bu güç ve iktidar sahibi erkeklerin suçlarının açığa çıkması, aslında çürümüş ataerkil sistemi açığa çıkarmış oldu. Bu yönüyle de ifşa, aslında kadınların birbirinden güç aldığı ve bir biçimiyle güvenli bir özerk alan oluşturduğu bir alanda feminist özsavunma aracı olarak karşımızda duruyor.

İfşa; feminist bir özsavunma yöntemidir:

Özsavunma erkek şiddetine karşı sınır çizmek ve bozulan sınırları tekrar kurmak için bir yöntem ve ifşa da bunun araçlarından biri. İfşa, ezilen cinsiyetin “Sizin kurallarınız eşit ve özgür bir dünya için yetmiyor. Sizin kurallarınız benim yaşam hakkımı elimden alıyor. Sizin kurallarınız benim özerk varlığımı yok ediyor” diyerek, şiddeti tespit etme yöntemidir. Erkek şiddetinin politikliği karşısında geliştirilen bu tespit ve mücadele yöntemi de politiktir. Fakat görüyoruz ki; patriyarkal toplumda kadınların bedeni, emeği ve yaşamı üzerinde baskı ve denetim kurmanın yapısal bir aracı olan erkek şiddeti suç olarak görülmediği için, ikincil cinsiyeti sorgulamak, suçlamak kolaycılığına kaçılıyor. İfşanın işaret ettiği suç değil, suçu işleyen erkeğin mağduriyeti konuşulabiliyor. Yani yapısal anlamda büyük bir eşitsizlikten bahsediyoruz.  Günlerdir sosyal medya üzerinden yapılan ifşalar eşitsiz ilişkileri derinden sarsarak, eril iktidarların kirli yüzünü açığa çıkardı. Biz kadınlar için verili toplumsal ilişkilerin ve var olan hukukun yetmediği koşullarda örgütlü erkek şiddetini açığa çıkarırken, erkek adaletin değil, gerçek adaletin yollarını arama pratiğimiz haline geldi.

Aslında hukukun, kanunların ve bağlayıcı metinlerin sonuç vermediği yerde bunların ötesinde ifşa başlıyor. Üniversiteli kadınların akademideki hocaları ifşa ettiği, ardından sinema sektöründe bir dalgalanma ve nihai olarak son süreçte yaşadığımız hareketle karşılaştık ve bunlar yaşanırken kadınların gündelik yaşamında bir araç haline geldi ifşa. Hukukun tamamı erkek egemen biçimde kurulduğu için, özünde, ruhunda feminist bir perspektif olmadığı için zaten maruz kaldığımız şiddete karşı yol almakta hukuk işlevsizleşiyor. İfşa burada devreye giriyor ve sistematik olanı açığa çıkarıyor. Özsavunmada hiçbir şey kural değil, her şey somut duruma göre işlevli hale gelebilecek birer araç. Bu araç için ise kadının mahremiyeti ve tekrar mağdur edilmeye maruz kalmaması gibi durumlar, ifşayı tartışırken kafamızda soru işareti bırakan alanlardır.

Bu son hareketlenmenin ardından aslında kadınlar olarak bilince çıkan durum öyle bir öz savunma/dayanışma ağı kurmalıyız ki herhangi birimiz, birini ifşa ettiğinde onun olası riskli sonuçlarının açığa çıkmamasını garanti altına almalıyız. Leyla Salinger’in ya da herhangi birimizin o geceyi uykusuz geçirmeyeceğimiz bir araç haline getirebilmek için nasıl bir kolektivite inşa edeceğiz? İfşa nihai ve en kesin araç olarak değil; ancak çantamızda her istediğimizde tereddütsüz kullanabileceğimiz bir araç olarak nasıl hayata geçirilebilir? Bu sorulara birlikte cevap aramaya ihtiyacımız var.

 

Cinsel taciz, cinsiyetlendirilmiş şiddettir

Cinsel taciz kavramının kendisi, ücretli çalışan kadınların işyerindeki tacize karşı öncelikle kavramın adını koyarak verdikleri mücadele ile doğmuş. İlk kez, Cornell Üniversitesi idari çalışanlarından Carmita Wood, amirinin cinsel saldırısı üzerine istifa ederek işsizlik tazminatı almak için başvurmuş ve tazminat talebi reddedilince Lin Farley isimli bir gazeteciyle birlikte kampüste bir kampanya başlatmış ve bu kampanya ile işyerinde cinsel tacizin salgın boyutlarına ulaştığı sonucuna varmışlar.

Cinsel taciz, bu dünyayı değiştirmek isteyen insanlar arasındaki birliğin oluşmasını engelleyen en önemli sorunlardan biri ve bunu tanımlayarak tüm kurumlarda basit bir kağıt parçasından öteye mekanizmalar kurmak lazım. Tek tek taciz mağduru olan kadınların konuşmaya başlaması bile tek başına devrimsel bir harekettir. Bilgi, iktidar, tarih, güç sahibi erkeklerin bu konumlarını bir tehdit aracı haline getirmesi, taciz, yani bir ezme biçimidir. Yargı, üniversite, sağlık alanlarının hepsinde bunu yaymak önemli. Çünkü bu hareket, her alanda hayatları boyunca ataerkinin onlara sunduğu imkanlardan faydalanarak kendilerini var eden vasat heriflere, iktidarlara bu hakkı veren sistemin ifşası.

Tacizi yapanın arkasına aldığı en önemli silah, ifşa edene misilleme yapabilme imkanıdır. Kadının ahlak, akıl sağlığını sorgulama, işten çıkarma, çalışma koşullarını kötüleştirme vs. gibi misilleme gücüne sahip oldukları için rahatça da taciz ediyorlar. Birçok kurumda, üniversitelerde mesela hocaların öğrencilerle cinsel ilişki kuramayacağına dair kural var, çünkü hiyerarşik ilişki ve statü-fayda ilişkisine açık. Kadın hareketinin gücü arttıkça gelişen bir süreç bu kurumlara yayma işi. Herhangi bir şekilde tacize maruz kalan kadınların ifşa sonucunda misillemeye maruz kalmamasını en az tacize maruz kalmama hakkı kadar net şekilde kazımak zorundayız. Kadınlar için daha iyi bir dünyanın kurulması mücadelesi veriyoruz ve misilleme her biçimiyle bunun önüne barikattır. Sınırlara saygı duyan ve tacizci davranışı reddeden başka bir cinsel kültür kurmak zorundayız. Kadınların pasif alıcı değil, aktif katılımcı olduğu bir cinsel kültür.

Cinsel tacizin, üstüne örtülen bütün o zararsız şakalaşmalar ve oynaşmalar örtüsü sıyrılıp atılarak ve bunun kadınların haklarının ihlal edilmesi olduğu teyit edilerek zımni erkek ayrıcalıkları kutsal mabedinin dışına sürülüp atılması, kadın kurtuluş hareketinin büyük bir kazanımıdır. Aslında, cinsel taciz artık salt bir hukuksal ihlal olmaktan çıkmış ve açık bir adaletsizlik anlamı kazanmıştır. Feminist hareketin yeni bir söz dağarcığı üretmesi, basit bir kazanım değildir. Cinsiyetçilik ve cinsel taciz gibi yeni kavramlar ve tecavüz gibi eski kavramlarla ilgili yeni tanımlamalar, bilincimizdeki köklü değişikliklerin simgeleridir. Bu bilinç değişimi, daha iyi bir toplum için kesinlikle herhangi bir maddi veya örgütsel kazanım kadar köklü bir ilerleme biçimini temsil etmektedir.

 

Öneriler-Sorular

  • Cinsel tacizi ortadan kaldırma çabasının en önemli parçası, mağdurların taciz iddialarını güvenli bir ortamda ortaya atabilmesini sağlamaktır ve #MeToo hareketi bu amaca yönelik ileri bir adımdır. Feminist strateji, sadece faillerin cezalandırılmasına değil, şikâyette bulunanların misillemeden korunmasına da odaklanmalıdır. Failler kadar faillerin yolunu açanları da hedef haline getirmeliyiz.

 

#MeToo’dan #UykularınızKacsın’a edebiyat alanında kadınların ifşası

 

  • Tüm hayatımız boyunca maruz kaldığımız şiddeti yüksek sesle söylediğimizde hep tehdit, bastırma ve yaptırımla karşılaşıyoruz. Aile başta olmak üzere her kurum ve alanda bizlerin şiddete karşı adım atarken birbirimizi cesaretlendirmeye ihtiyacımız var. Razı olmak ve rıza göstermek gibi konular anlaşılmıyor bile, alacak daha yolumuz var. Rızanın inşası kavramı üzerinde durmak gerekiyor. Sözlü taciz durumlarında dahi yanlış mı anladım gibi şüpheler duyuyoruz ki birçok ilişkilenmemizde buna maruz kalıyoruz. Bu çok yaygın olarak katkı sunulan bir kavram değil. Bunun üzerinde durmak lazım.
  • Bu süreçten alınan güçle sol örgütler, sendikalar, dernekler, işyerleri ve aklımıza gelebilecek her alanda cinsel şiddete sıfır tolerans yaklaşımıyla yönerge, iç tüzük ve mekanizmalar kurulmasını sağlamak gerekiyor. İfşa bir araç ama varmak istediğimiz hedef olarak toplumu bu açıdan dönüştürecek mekanizmalar kurmayı da koymalıyız.
  • Yazarlara yönelik ifşa, yayınevlerinin onlarla ilişkilerini kesmesine sebebiyet verebiliyor ancak yayınevi müdürüne yönelik ifşanın toplumsal tutumu nasıl olabilir? Mesela editörlerden doğru bir tepki verilmeli miydi? Sorularını tartışırken editörlerin ekonomik bağımlılığı varken tepki vermesini beklemek yerine başka yayınevleri böyle bir açık kapı bırakıp iş güvencesi vererek, o tepkinin verilmesini kolaylaştırabilir belki.
  • Patriyarkanın heteroseksist düzenini de teşhir etmek lazım. Erkeklerin “Bi’ merhaba da mı demeyeceğiz, bu da mı taciz?” yaklaşımı tartışılmalı. Yani teklif etme özgürlüğü, kimin özgürlüğü? Trans kadınların bir erkeğe teklifte bulunduğu için öldürüldüğü bir ülkedeyiz. Bir yandan özgürlükken bir yandan da cinayet sebebi nasıl olabiliyor? Teklif etme özgürlüğü, Zeynep Direk’in “Bazı odunlar da yanmasın!” dediği odunlar arasında cinsiyetçilik meselesi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği açısından önemli bir şey çünkü gerçekten bunlar kimin özgürlüğü?
  • Bugünden bir rüya gibi görünebilir, ama bu eylemlerimizin sonucu failler geri adım atabilir, konumlarını terk edebilir. Yıllar sonra bir failin başka biri tarafından ifşa edildiğini gören kadınlar ilk kez o gece rahat bir uyku çekebiliyorsa failin unutulma hakkını da vererek itibarını terk edip gitmesini sağlamamız gerekiyor ve eninde sonunda bunu başaracağız.

Bu forumdan da yeni ödevlerle çıktık. Feminist öz savunmayı ifşa ile birlikte tartıştık. Birlikteliklerimizin verdiği güç üzerinde durduk. Ataerkiden sınırsız iktidar ve konfor alan erkeklerin itibarlarını yerle bir eden ise birbirimizden aldığımız bu güç. Bir dizi öneri çıktı.

Cinsel kültür tartışması yapmak, bunun içerisinde arzu ve rıza inşasını da tartışmak, bulunduğumuz her yerde bu tartışmaları yaymak, ifşa aracını kalıcı bir dönüşüm aracı haline çevirmek, “kadın beyanı esastır” gibi ilkeleri akıllara kazıyana kadar tartışmak, kadın savunma ağlarımızı genişletmek ve dayanışmamızı güçlendirmek alınan kararlar arasındaydı. Son olarak forumlarımızdan çıkan tartışma başlıklarını hep birlikte hazırlama ve örgütleme kararı alınarak forum sonlandırıldı.

Etkinlik sırasında chat kutusunda paylaşılanlar

https://www.catlakzemin.com/kanitlari-derimizin-altindadir/

https://kadinsavunmasi.org/bir-sistemin-ifsasi/

https://kadinsavunmasi.org/bir-hayalet-dolasiyor-kadinlara-cesaret-veren-deniz-uysal/

https://tr.sputniknews.com/turkiye/202012201043435502-ege-universitesindeki-taciz-iddialariyla-ilgili-rapor-taciz-degil-iltifat-makul-hareket-herkesin/

 

 

 

Yorumlar