O şaşalı "özgürlük" lafları içinde, tüm derdiniz, tüm niyetiniz, cinsel taciz suçunu ve tacizciyi aklamak olursa bunun adı kadın düşmanlığıdır. Tacizci ile kurduğunuz ittifak "gerici erkek ittifakıdır."
En baştan yazayım…
“Muzaffer Oruçoğlu kadın düşmanı diyen kadını da sevgiyle kucaklarım, fırsat bulursam yanağından mı dudağından mı neresinden olursa öperim” diyen Muzaffer Oruçoğlu, “öperim” dediğin kişi benim. Ve ben diyorum ki, bu bir tacizdir. Sonradan attığın, “Öpmeme kızmayın” tweetin ile durumu kurtarmaya çalıştın. Ama yeniden yazıyorum, tacize devam ediyorsun.
Öyle “ışığa ve kitaba aşık kadını öperim” sözlerin ile bu taciz suçundan kendini sıyıramazsın.
Yukarıda alıntıladığım sözleri Muzaffer Oruçoğlu, Komün Tv’de 13 Aralık günü yayınlanan programda sarf etti. Programcı Zafer Yılmaz da “Hoşgörüne sağlık” diye yanıt verdi. Sonra birlikte güle oynaya programı bitirdiler.
Ama biz kadınlar için bu iş bitmedi.
Özgürlük ve eşitlik mücadelemiz, erkek erkeğe baş başa verip yaptığınız kadın düşmanlığının da hesabını soracak.
Söz konusu programda cinsel tacize karşı nasıl mücadele edeceğimize, hatta nasıl yazı yazacağımıza dair hepimize, erkek aklınızla ders vermeye çalıştınız. Ama daha da önemlisi cinsel taciz ve tecavüz suçunu, “hata”ya, hatta kadınların “namus ahlakı” ile yetiştirilmesine indirgeyerek önemsizleştirmeye çalıştınız. Tecavüzün de kadınların, “hayırhah” tutumu nedeniyle gerçekleştiğini diyecek kadar çapsızlaştınız. Belli ki uykularınız kaçmış. Daha da kaçacak.
Bu iki erkeği ürküten yazımda, “Muzaffer Oruçoğlu, twitter mesajının ardından yazdığı yazıyla da erkek ittifakını güçlendirdi. Şaşırdık mı? Hayır!” diye yazmamdır.
Tesadüfen varlığından haberdar olduğum bu programdaki kadın düşmanlığı ve gerici erkek ittifakı da şaşırtmadı.
O şaşalı “özgürlük” lafları içinde, tüm derdiniz, tüm niyetiniz, cinsel taciz suçunu ve tacizciyi aklamak olursa bunun adı kadın düşmanlığıdır. Tacizci ile kurduğunuz ittifak “gerici erkek ittifakıdır.”
Sizi korkutan bu iki kelime; bir hakaret değil, politik ve ideolojik bir eleştiridir.
Zafer Yılmaz, Hasan Ali Toptaş’a yönelik ifşa üzerine yazılmış söz konusu yazımda* Muzaffer Oruçoğlu’nun bir ayrıntı olduğunu fark etmemiş olacak ki, “şaşırmadım” diye yazdığım için delil istiyor.
Her ikisi de “delil”i fazlasıyla verdiler erkek erkeğe yaptıkları kahvehane muhabbetinde. Bana söyleyecek bir şey bırakmadılar.
Muzaffer Oruçoğlu şöyle diyor: “Taciz insandan insana değişir… Bayanlardan birisi geliyor. Ben kitap imzalarken, kulağıma ‘Senden çok hoşlanıyorum. Sen çekici bir adamsın. Bu gece seni evime davet ediyorum. Seni yaşamak istiyorum’ dedi. Kulağıma söyledi, ya fena halde hoşuma gitti bu benim. İltifat gibi geldi bana. Gülümsedim ve kendisine teşekkür ettim. Şimdi ben bir mahallede cinsel ahlak kültürü ile yaşasam, bir namus murtazası olarak yaşasam, bütün mahallenin parmakları da beni namus timsali olarak gösterse… Kadın o masada otursa, bir erkek gelse, sizi bu gece evime davet ediyorum ve sizi yaşamak istiyorum dese. Bana teklif gelen şey, bu kadına, bu namus timsaline ne gelir? Neden tecavüz gelir? Çünkü yetiştirildiği, biçimlendirildiği kültür…”
Bu cümle, cinsel bir suç olan tacizi tastamam hafifleten bir sözdür. Bu cümleye göre, tüm tacizci erkekler kadınlara “iltifat etmiş birer beyefendi” oluyorlar. Tacizci erkekleri ifşa eden kadınlar da yetiştirildikleri gerici koşullar nedeniyle bu “iltifatı” görmüyor. Yazıklar olsun size!
Failleri cezasız kaldığı için boynumuzda ağır bir yük olarak bindirilen cinsel suçları bu şekilde aklayamazsınız. Bu suçu hafifletmek için bizim politik aklımızla, cins bilincimizle dalga geçemezsiniz. Haddinizi bilin!
Bu pervasızlığı gayet iyi tanıyoruz. Muzaffer Oruçoğlu, Hasan Ali Toptaş’ın yaptıklarının taciz olmadığına, programı izleyenleri ikna etmeye çalışıyor. Söz konusu programda da “Hasan Ali Toptaş dürüst bir insandır, bir çoğumuzdan dürüsttür, samimidir” diye konuşuyor. Ardından da “Dürüst ve samimi insan taciz yapamaz mı yapar, tecavüz de yapar” diye de ekliyor. Hasan Ali Toptaş için kullandığı “dürüst”, “samimi” ifadeleri ile O’na referans oluyor.
Muzaffer Oruçoğlu devam ediyor. Avusturalya’da parka gidermiş, bir kadına “sizden etkilendim, tanışmak istiyorum” dermiş, saçına da izin almadan dokunurmuş. Kadın da teşekkür edermiş…
Hem toplamda kadın özgürlük mücadelesinin hem de bu mücadelenin tek tek özneleri olarak biz kadınlar, siz erkeklerden gelen söz ve davranışların hangisinin taciz, hangisinin taciz olmadığını anlayacak kadar çok deneyimi biriktirdik. Bu deneyimimizle, aklımızla dalga geçtiğiniz için de şaşırtmıyorsunuz bizi.
Sonra diyor ki Muaffer Oruçoğlu; “Bu tecavüz zorla olmuyor, karşı tarafın hayırhah tavrıyla… Ya istemiyorum ama yine de olsun, tavrıyla oluyor. Bu bana da oluyor.”
Sadece taciz suçunu değil, tecavüzü de hafifletiyor. Tam da eleştirdiğini sandığı erkek egemen akılla konuşuyor. Bütün burjuva mahkemeler, tecavüzcüleri aklamak için, kadının rızasının olduğunu iddia eder. Aynı akılla konuşuyor Muzaffer Oruçoğlu da. Bu cümlenin bir adım ötesinin, “Aslında kadınlar tecavüze uğrarken haz alıyor?” değil mi?
Kadın düşmanlığınızla olduğu gibi düzeyiniz ile de şaşırtmıyorsunuz. Bir cinsel şiddet eylemini tek bir kadının bile olmadığı kamusal bir alanda erkek erkeğe konuşmamanız gerektiğini bile kavrayacak düzeyiniz yok. Sonra Rahime Karvar’ın gönderdiği eleştiriye bile tahammül edemiyorsunuz. Programcının verdiği yanıt, tahammülsüzlüğün göstergesi. Neymiş, isterse Rahime orada bir programa katılırmış. Lütfetmiş.
Tüm bu anlatımlar, cinsel taciz ve de tecavüz suçunu aklamak için söylenmiştir. Öyle “cinsel özgürlük” lafları ile ambalajladığınız kadın düşmanlığınızı herkes gördü. Fena halde yakalandınız! Geçmiş kişisel mücadele tarihiniz de sizi kurtarmaz artık.
Muzaffer Oruçoğlu kadınlara akıl veriyor; kadın hareketi kendini de sorgulamalıymış.
Aklınıza ihtiyacımız yok.
Kadın özgürlük mücadelesi sorgulamakla kalmayacak, yıkacak da! Sadece erkek devleti değil, devrimci hareket içindeki erkek iktidarları da yıkacak.
Komünist olmanın kıstası, kadın özgürlükçü çizgide olmaktır, ağdalı laflar edip, kadın düşmanlığı yapmak değil.
Kadın özgürlük mücadelesi, sosyalist kadınların mücadelesi, size ve tüm erkeklere bunu da kavratacak.
Bu kadar yeter….
Şimdi o programda adı geçen, “Öperim” diye taciz edilen bir kadın olarak, beklentimi yazacağım. Elbette kadın özgürlük mücadelesi bu iki erkeği de hak ettiği yere gönderecek. Buna güvenim sonsuz.
Ben ise, öncelikle böyle bir programın yayınlanmasına vesile olan Komün TV’nin benden ve tüm kadınlardan özür dilemesini ve söz konusu programı yayından kaldırmasını bekliyorum.
İkincisi, programcı Zafer Yılmaz da tüm kadınlara bir özür borçlu.
Üçüncüsü, Muzaffer Oruçoğlu’nun benim ile ilgili söylediği sözlerin bir taciz olduğunu kabul etmesini bekliyorum.
Şimdilik son sözüm; kaleler bir bir yıkılıyor. Daha da yıkacağız. Uykularınız kaçsın!
*Bu yazı etha.com sitesinden derlenmiştir.
Yorumlar