Öfkem çok büyük, Pınar için, tüm kadınlar için ses verme zamanı:İstanbul Sözleşmesi’ne dokunma! – Sezen Özkan

Her gün İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü uygulayın ısrarımız sürüyorken, sözleşmenin kaldırılmaya çalışılmasını tabi ki kabul etmiyoruz.  İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışılanlar elbette öldürülen her kadından sorumludur!Pınar Gültekin’in öldürülmesinden sorumludur.

Öfkem çok büyük, Pınar için, tüm kadınlar için ses verme zamanı:İstanbul Sözleşmesi’ne dokunma! – Sezen Özkan

21.07.2020. Bir haberle başladım güne:” 5 gündür haber alınamayan Pınar Gültekin’in cansız bedeni ormanlık alanda bulundu. “ Yatağımda bir anda doğruldum, gözlüklerimi taktım ve tekrar tekrar okudum. Pınar Gültekin’in cansız bedeni ormanlık alanda bulundu! Evet, haber doğruydu. Nefesim kesildi sanki bir ah yükseldi içimden. Her gün bir haber var mı diye baktığım sayfalarda Pınar’ın ölüm haberini alacağımı düşünmek istememiştim.  Bu sefer farklı olur belki cümlesine inanmak istedim. Ama olmadı! Pınar Gültekin ayrıldığı erkek Cemal Metin Avcı tarafından öldürüldü. Haberler, tweetler, zincirler, gönderiler bir anda sel oldu aktı.

Öfkem ve acım kavga etmeye başladı. Bir tarafta acım baskın; bir tarafta öfkem. Acım susmadı, hayır ağlamayacaksın dediğim kendimi ikna edemedim, bıraktım gözyaşlarımı. Sonra öfkem hareketlendi.  Yavaş yavaş görüntüler gelmeye başladı. Çok değil bir hafta öncesinde bir güruh erkeğin yaptıkları görüşme geldi aklıma. Karıncalı bir televizyon gibi düşünmüştüm İstanbul Sözleşmesi için söylediklerini. Düşünsenize bir güruh var, mekân belli, AKP MYK toplantısı. Konu ne peki kadınlar tarafından yazılan, kadınlar için yaşamsal olan İstanbul Sözleşmesi fesih tartışmaları. Öfkem yine baskın, başka görüntüleri çıkarıyor karşıma. 2020 Mart ayı itibariyle etkilerini gördüğümüz Covid-19 pandemisi ve pandemi sürecinde artan kadına yönelik şiddet. Pandemi sürecinde artan, üzerimize yıkılan bakım emeği, ev işleri, eksik aldığımız ücretler, alamadığımız ücretler, kıdem tazminatımıza el koyma girişimleri…

Öfkem durmuyor. Durmuyor.Durmuyor.Durmuyor… Nasıl dursun, görüntüler birbiri ardına geliyor. Her gün uyandığımızda okuduğumuz, tanık olduğumuz kadın cinayetleri, çocuk istismarı haberleri, evde, iş yerinde, sokakta, seyahat ederken maruz bırakıldığımız tacizler. Aile içinde yaşadığımız, susturulduğumuz, biz kadınların değil ailelerin öncelendiği süreçler. … Bu liste uzar gider. Daha 1 yıl olmadı. Emine Bulut’un yaşamak istiyorum çığlığı. Şule Çet, NadiraKadirova, Aleyna Çakır… İntihar denilerek üstü kapatılmaya çalışılan kadın cinayetlerini unutmadık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile bir güruh İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak istiyor ve ekliyor “İstanbul Sözleşmesi aileyi bölüyor”.  Oysa çok açıktır ki İstanbul Sözleşmesi şiddeti önleme, şiddete karşı kadınları koruma, şiddeti kovuşturma ve politika üretme konusunda Türkiye gibi taraf devletlere bağlayıcı yükümlülükler getiriyor.

Pekiyi İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak ne demek oluyor? Örneğin bu Pınar Gültekin’i değil ona işkence eden Cemal Metin Avcı’yı korumak demek oluyor.  İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak hayır hayır demektir’in önüne geçmek demek oluyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak kadınların kendi yaşamlarına kendi karar verme hakkını elinden almaya çalışmak demek oluyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak kadınlara yaşamayın demek oluyor.

Her gün İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü uygulayın ısrarımız sürüyorken, sözleşmenin kaldırılmaya çalışılmasını tabi ki kabul etmiyoruz.  İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışılanlar elbette öldürülen her kadından sorumludur!Pınar Gültekin’in öldürülmesinden sorumludur.

Öfkem ve acım tartışıyor demiştim başlarken, acım içimde, öfkem önümde yoluma devam edeceğim. Pınar için, öldürülen tüm kadınlar için mücadelemiz devam edecek. Şu an için bir güruh tarafından fesih tartışmaları yapılan İstanbul Sözleşmesi için olacak mücadelemiz. Çünkü biliyoruz ki yaşam güvencelerimizden biri İstanbul Sözleşmesi. Öfkem çok büyük, öfkemiz çok büyük.

Yaşamak istiyoruz.Yaşamak istiyoruz. YAŞAMAK İSTİYORUZ!

Yorumlar