Kadınların mücadele ederek yasallaştırdıkları kazanımlar bir bir geri alınmaya çalışılıyor. Biz kadınlarsa yıllardır kurduğumuz dayanışmalarla, sokaklara taşan mücadelemizle, hayatın her alanına yayılan isyanımızla birbirimizden güç alarak yaşıyoruz. Ve o güce güvenerek bir kez daha söylüyoruz. Nafaka haktır.
Nafakayla ilgili basına sızan haberlere bir yenisi daha eklendi. Bekir Bozdağ Adalet Bakanlığı görevine gelir gelmez ilk iş olarak kendine kadınların kazanılmış haklarını gasp etmeyi tercih etmiş olacak ki Hürriyet gazetesinde “Adalet Bakanı Bozdağ’ın incelemeye aldığı nafaka düzenlemesinin detayları belli oldu” manşetli haber çıktı. Erkek adalet, kadın katillerini cezasızlıkla ödüllendirdiği yetmiyormuş gibi şimdi de nafaka hakkını kısıtlamaya dönük düzenlemeler yapıyor. Söz konusu habere göre AKP kurmaylarının nafaka ile ilgili yaptıkları toplantıda Türkiye’de nafakaların %66’sının ödenmediği bilgisini konuşmuş olmalarıysa gerçekten trajikomik. Kadın örgütlerinin ve kadın hareketinin basına sızan kulis haberleri dışında bilgi alamadığı “nafaka düzenlemesi”ne çok net bir yanıtımız var. Nafaka haktır. Kısıtlanamaz.
Nafaka Medeni Kanun’da tanımlanmış bir haktır. Boşanma aşamasında yoksulluğa düşecek eşe ödenen tedbir nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek eşe ödenen yoksulluk nafakası ve çocuklara ödenen iştirak nafakası olarak düzenlenmiştir. İktidar 6.yargı paketi ile birlikte yapılacağı söylenen düzenlemede yoksulluk nafakasına süre sınırı ve Aile Hukuku’na arabuluculuk uygulamasını getirmeyi planlıyor. Kendilerine “mağdur babalar” diyen bir avuç erkeğin yarattığı trol gündemlerle 2016 yılında çıkarılan “Meclis Boşanmayı Önleme Komisyonu” raporundaki adımlar bir bir hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Kadınlar erkeklerden alacaklıdır! Nafaka haktır.
Kadınların erkeklerden nafaka alarak zenginleştiklerini, erkeklerin mağdur olduğunu iddia ediyor bu adamlar. İnanabiliyor musunuz? Yapılan araştırmalarda kadınların yüzde 82,9’u şiddet gördükleri için boşanma davası açtıklarını söylüyor ama yine erkekler mağdur. Çeşitli baroların ve kurumların yaptığı araştırmalara göre ülkemizde ortalama nafaka miktarı 250 ila 400 lira arası. Kadınların çoğu boşanırken yoksulluk nafakası istemiyor. Ama erkekler çocukları için vermek zorunda oldukları iştirak nafakasını bile ödemiyor. Daha da kötüsü birçok kadın ekonomik açıdan nasıl hayatta kalacağını düşünüp boşanmaktan vazgeçiyor, şiddet dolu evliliklerin içine hapsoluyor.
Elbette ki kanunda nafaka sadece kadınlara verilir demiyor. Ama boşanma sonucunda yoksulluğa düşen kadınlardır. Evlilikte eve dair olan bütün işler kadının üzerine bırakılır, çoğu zaman kadının ücretli bir işte çalışması mümkün değildir. Bazen de evlenince “gönüllü” olarak ya da zorla iş bıraktırılır. Boşanmaya neden olan olayların büyük çoğunluğu kadınlara yönelik erkek şiddeti sonucu meydana gelmektedir. Ayrıca boşanma sonrası müşterek çocukların velayetini erkekler değil kadınlar talep etmektedir. Çocuk bakımı yine kadınların işi olmaktadır. Boşanma davalarında kadınların yüzde 45’i herhangi bir gelire sahip değildir. İşte bu nedenlerle nafaka ekonomik durumu ne olursa olsun kadınların istemedikleri evlilikleri sonlandırmasını sağlayan bir haktır. Evlilik içinde kadınların el konulan emeği kadınları güçsüzleştirip yoksullaştırırken erkekleri güçlendirmektedir. Nafaka kadınların erkeklerden alacaklı olduğunun itirafıdır.
Ağır ekonomik kriz koşullarından geçiyoruz. Ülkemizde her 4 kadından yalnızca 1’i çalışabiliyor. Geniş tanımlı kadın işsizliği oranı pandemi sonrası ekonomik krizle birlikte yüzde 40’lara ulaştı. Kadın istihdamı oranı yüzde 26’ya geriledi. Türkiye’de aynı işte çalışmalarına rağmen kadınlar erkeklerden %12 daha az kazanıyor! Tüm bu eşitsizlikler kadınları şiddete açık hale getiriyor, istemedikleri evliliklerde kalmaya zorluyor. Bu koşullarda nafakaya evlilik süresine bağlı olarak sınır koymak erkekleri güçlendirmek, kadınları o evliliklere mecbur etmek demektir. İktidar kadın düşmanlığının dozunu sürekli arttırmaktadır. Nafakanın süreyle sınırlandırılması süre bitince de devletin vereceği bir sosyal yardıma dönüştürülmesi kabul edilemez. Biz kadınlar eşit ve özgür yaşamak istiyoruz.
Boşanma davalarında arabuluculuk olmaz!
Bütün bu eşitsizlikler ve hak kayıpları ortadayken Aile Hukukuna ilişkin meselelerde “Aile Arabuluculuğu”nun getirilmesi kabul edilemez. Arabuluculuk eşitler arası gerçekleştirilmesi gereken bir sistemdir. Tarafları çoğu zaman aynı masada buluşturur. Boşanma kararını bile zorlukla alan bir kadına arabuluculuk sistemi önermek boşanmanın giderek zorlaşması kadınların güvensiz ortamlara mecbur bırakılması anlamına gelecektir. Arabuluculuk erkek şiddetini yok sayan bir düzenlemedir. Asla kabul etmiyoruz.
Maalesef aynı filmi 10 yıldır yaşıyoruz. Kadınların mücadele ederek yasallaştırdıkları kazanımlar bir bir geri alınmaya çalışılıyor. Biz kadınlarsa yıllardır kurduğumuz dayanışmalarla, sokaklara taşan mücadelemizle, hayatın her alanına yayılan isyanımızla birbirimizden güç alarak yaşıyoruz. Ve o güce güvenerek bir kez daha söylüyoruz. Nafaka haktır. Kısıtlamayı, süre sınırı getirmeyi, gasp etmeyi aklınızdan geçirmeyin. Eğer bir şey yapacaksanız boşanmalarda insanca yaşamaya yetecek nafaka bağlanmasını ve nafakaların ödenmesini sağlayın.
Yorumlar