HSK'nın 6284 Sayılı Kanunu etkisizleştirmeye neden olacak kararının ardından Kadın Savunma Ağı olarak yaptığımız açıklama
HSK Genel Kurulu 30 Mart 2020 tarihinde, “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin korona virüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine” karar verdi. Alınan bu ucu açık karar, “evde kal” çağrılarının yapıldığı karantina günlerinde, şiddet uygulayanla aynı evi paylaşmak zorunda kalan kadınları şiddete mahkum etmek demektir.
Bu karar, şiddet uygulayanlara yönelik uzaklaştırma tedbirinin uygulanmamasına, yani kadınların şiddet uygulayanla aynı ev içinde, şiddet ortamında yaşamaya mahkum olmasına neden olacaktır.
Bu karar, alınan tedbir kararlarının şiddet uygulayanlar tarafından ihlal edilmesi durumunda, zorlama hapsinin uygulanmamasına, yani erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına neden olacaktır.
Bu karar, ucunun açık olması itibariyle sığınağa yerleştirilmek isteyen kadınların sığınak taleplerinin “salgın bahanesiyle” alınmamasına, yani kadınların şiddetten kurtulmak için gidebileceği bir yeri olmayacağı için şiddete mahkum olmasına neden olacaktır.
Uygulamanın bu sonuçları yaratacağını öngörmemesi mümkün olmayan HSK, şiddet uygulayanların salgından korunmasını gözetirken, kadınların şiddet uygulayan erkeklerden korunmasını gözetme sorumluluğunu kime bırakmıştır?
Korona virüs salgını sebebiyle karantina uygulanan tüm ülkelerde ev işi şiddetin arttığı verilerle ortaya konmuştur. Tüm dünyada kadına yönelik şiddete ilişkin veriler gösteriyor ki kadınlar için en tehlikeli yer “evleri”. Türkiye’de geçtiğimiz yıl öldürülen kadınların %95’inin eş, partner ya da yakın akrabası tarafından, %73’ünün ev içlerinde öldürüldüğü Süleyman Soylu tarafından da açıklanmıştı. Karantinada geçen günler boyunca, basına yansıdığı kadarıyla, Türkiye’de 12 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
HSK’nın bu kararının, korona virüs salgını süresince iktidarın izlediği genel politikanın uzantısı olduğu çok açık.AKP-Erdoğan rejimi, salgının önlenmesi için halka “evde kal” derken nasıl geçineceğimiz, kiraların nasıl ödeneceği, iş güvencemizin nasıl korunacağı, sağlık çalışanlarının koruyucu ekipman olmadan işlerini nasıl yapacağı konularında devletin alması gereken kamusal sorumlulukları ve yükümlülükleri yerine getirmiyor. Benzer biçimde, kadınlara “evde kal” derken de, kadınları erkek şiddetine terk ediyor. Süleyman Soylu’ya göre sosyal devlet olan bu devlet, kadınlara sosyal “mesafeli” bir devlet.
İstanbul Sözleşmesi gereğince devletin, salgın hastalık süreçlerinde dahi, erkek şiddetine karşı önleyici ve kadınları koruyucu yükümlülüğünden kurtulma imkanı yoktur. HSK’nın bu kararı acilen geri çekilmeli ve salgın boyunca erkek şiddetine karşı 6284 sayılı kanun etkin biçimde uygulanmalı; iktidar başta kadınlar olmak üzere tüm halka yönelik kamusal sorumluluklarını acilen yerine getirmelidir.
Yorumlar