Burası Türkiye demek, tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini meşrulaştıramaz. Burası Türkiye demek, kadınların bedenini, özgürlüğünü, cinselliğini denetlemek ve kontrol altına almak için ezberlenmiş bir refleks haline gelemez. Kadın bedeni üzerindeki ahlakçı ve ataerkil yargıları, normları ve kısıtlamaları kabul etmiyoruz.
Son zamanlarda iktidarın faşist yüzünü Sezen Aksu’nın şarkı sözlerine, Gülşen’in kıyafetine ve Sedef Kabaş’ın cumhurbaşkanına hakaret suçuyla ters kelepçeyle gözaltına alınmasına kadar birçok yerde tekrar tekrar görüyoruz. Burada bahsi geçen insanların hepsinin kadın olması da haliyle tesadüf değil. Bir ortak noktaları daha var ki, bu kadınlara gelen tepkiler hep “burası Türkiye” bahanesiyle başlıyor.
“Burası Türkiye burada böyle şarkı sözleri yazamazsın!”
“Burası Türkiye, burada böyle giyinemezsin!”
“Burası Türkiye, burada böyle konuşamazsın!”
Yine adalet aramak isteyen ve Osman Kavala için ses çıkaranlara da Cumhurbaşkanı’nın söylediği söz aynı; “Siz burayı neresi zannediyorsunuz ya? Burası Türkiye, Türkiye. Burası bir kabile devleti değil!”
Peki “Burası Türkiye” ne demek? Bu gerekçelendirmeyi bir de şöyle okumayı deneyelim;
Burası Türkiye, burada son bir senede 311 kadın katledildi.(1)
Burası Türkiye, burada İpek Er’e tecavüz edip onu intihara sürükleyen Musa Orhan “iyi hal” indirimi alarak tutuksuz yargılandı.
Burası Türkiye, burada Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı, delillere rağmen 2020’den bu yana hala cezalandırılmış değil.
Burası Türkiye, burada cinsel istismara maruz bırakılan ve katledilen 4 yaşındaki Leyla Aldemir’in failleri beraat ettirildi.
Burası Türkiye, burada kendisine şiddet uygulayan ve fuhuşa zorlayan, evli olduğu Hasan Karabulut’u özsavunmasını kullanarak öldüren Çilem Doğan’a 15 yıl hapis cezası verildi.
Burası Türkiye, burada Sürmi İnce’yi katleden uzman çavuş Ali Dalgıran’a “taksirle öldürme” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
Burası Türkiye, burada kadınları ve LGBTI+’ları koruyan İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
Burası Türkiye, burada iki senedir kayıp olan Gülistan Doku hala bulunamadı, baş şüpheli Zaynal Abarakov tutuklanmadı.
Burası Türkiye, burada gıdaya, doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlar nedeniyle kadınlar her geçen gün daha da yoksullaşıyor.
Burası Türkiye, burada hijyen ürünlerine %18 KDV uygulanıyor. Ped, tampon ve bebek bezi temel ihtiyaç olmaktan çok uzak fiyatlarda.
Burası Türkiye, burada kadınların nafaka hakkı gasp ediliyor.
Burası Türkiye, burada her 100 kadından sadece 17’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer bulabiliyor.2
Bu örnekler buraya yazmakla bitmeyecek kadar çok. Burada kadınların devlet güvencesi yok. Temel ihtiyaçlara erişim lüks haline getirildi. Ekonomik kriz ve pandemi en çok kadınları etkiledi. Kadınlar bu ülkede faşizme, zamlara, işsizliğe, yoksulluğa ve krize karşı mücadele ederek hayatta kalmaya çalışıyor. Bu koşullar altında kadın bedeninin ve emeğinin sömürüsü gün geçtikçe kat be kat artıyor. Burası Türkiye bahaneleri ile kadına yönelik taciz, tecavüz ve cinayet haberlerinde “onun evine gitmeseymiş”, “ o eteği giymeseymiş”, “o saatte orada ne işi varmış” gibi ataerkil ve cinsiyetçi yargılar da meşru kılınmaya çalışılıyor.
Burası Türkiye demek, tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini meşrulaştıramaz. Burası Türkiye demek, kadınların bedenini, özgürlüğünü, cinselliğini denetlemek ve kontrol altına almak için ezberlenmiş bir refleks haline gelemez. Kadın bedeni üzerindeki ahlakçı ve ataerkil yargıları, normları ve kısıtlamaları kabul etmiyoruz. Bu yüzden, kadınlar olarak “Burası Türkiye” bahanesiyle bize getirilen kısıtlamalara, kontrollere ve emeğimizin sömürüsüne feminist isyanımızla karşılık veriyoruz. Burası Türkiye, siz bizi faşizminizle ve patriyarkanızla yıldıramazsınız, susturamazsınız.
Burası Türkiye ve biz burada size rağmen bir kişi daha eksilmeyeceğiz.
Kaynaklar:
Yorumlar