Arjantin’de Feminizm: Faşist Aday Milei’ye Karşı ve Milei’nin Ötesinde – Sara Curfé

Başkanlık yarışı sona erdiğinde bir tarafı seçmek ise her zamankinden daha kritik hale gelecek çünkü kişisel olanın siyasal olduğunu biliyoruz. Daha geniş anlamda siyasal olansa, seçim oyunuyla sınırlı olmayan iktidar ilişkilerini işaret ediyor. Dolayısıyla feminist bir hareket olarak sadece gelgitleri tersine çevirmekten daha fazlasını yapabilir; her şeyi sorgulayan ve devrimcileştiren dalganın kendisi olabiliriz.

Arjantin’de Feminizm: Faşist Aday Milei’ye Karşı ve Milei’nin Ötesinde – Sara Curfé

Arjantin’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 22 Ekim’de yapılan birinci turu, ön seçimler sonrasında en popüler aday olarak gösterilen aşırı sağcı Javier Milei’nin sürpriz biçimde ikinci sıraya düşmesiyle birlikte 19 Kasım’a kaldı. Arjantin feminist hareketi, Milei’nin mevcut merkez sol hükümetin ekonomi bakanı Massa karşısındaki ikinciliğinin arkasındaki en önemli güçlerden biri olarak değerlendiriliyor. Arjantin feminist hareketi seçim sürecinde faşist bir başkan adayı karşısında bir yandan bağımsızlığını koruyarak bir yandan sandığı da gören bir kampanyayı nasıl yürüttü? Arjantinli feminist siyasal bilimci Sara Curfé’nin kaleminden.

Feminist hareket, yerel toplantılardan kitlesel Encuentro’ya ve diğer örgütlenme biçimlerine kadar, Arjantin’deki seçimlerin ilk turunda dengelerin değişmesinde belirleyici olmuş görünüyor. Ancak seçim oyunu iktidar mücadelesi alanlarından sadece biri. Feminizmler (kendi çeşitliliğimizi yansıtmak için çoğul biçimde kullanıyoruz) Milei’ye karşı ve Milei’nin ötesinde ne istiyor?

Arjantin başkanlık seçimleri, görünüşte tahmin edilemez nitelikte bir kırılma yarattı. Önseçimlerde en büyük oyu alan aşırı sağcı aday Javier Milei, ilk turda Sergio Massa’nın gerisinde kaldı; seçimlerin ikinci turunun 19 Kasım’da yapılması planlanıyor. Feminist hareket bu şaşırtıcı kırılmayı ne ölçüde etkiledi? Feminist hareket, yerel toplantılardan kitlesel Encuentro’ya ve diğer örgütlenme biçimlerine kadar dengenin bozulmasında belirleyici olmuş gibi görünüyor. Ancak seçim oyunu iktidar mücadelesi alanlarından sadece bir tanesi. Feminizmler (kendi çeşitliliğimizi yansıtmak için çoğul biçimde kullanıyoruz) Milei’ye karşı ve Milei’nin ötesinde ne istiyor?

Seçim senaryosu: Sürprizler ve sorular 

Ön seçimlerin sonuçları şaşırtıcıydı ve sağa kaymanın nasıl izah edilebileceği ve bu kaymanın hangi biçimde gelişebileceği konusunda çeşitli soruları gündeme getirdi. Faşizmin yeni bir biçimiyle mi karşı karşıyayız? Bolsonaro’nun yerli bir versiyonu mu? Hükümet karşısında yükseltilen protesto oyları mı? Eşi görülmemiş bir gerici hareketin yükselişine mi tanık oluyoruz?

Kimileri, Milei gibi bir adayın başkanlık yarışına girmesinde ideolojik öğelerin ve sosyal medyanın oynadığı rolü vurguladı. Kimileri ise ekonomik krize ve ekonomide belli ki durdurulamaz bir nitelik kazanan enflasyonist eğilimine odaklandı ve bunun sisteme karşı verilen oyları tetiklediğini söyledi. Nüfusun yüzde 40,1’inin yoksul olduğu ve işçilerin yüzde 36,8’inin kayıt dışı sektörde çalıştığı bir ülkede (Ulusal İstatistik Enstitüsü, INDEC, 2023) ekonomik durum azalan maaşlar nedeniyle oldukça kritik ve kuşkusuz bu durum göz ardı edilemez. Günah keçisi arayan açıklamalar da ortaya çıktı. Kimi analizlerde “gençlik” – sanki gençlik tekil ve yekpare bir toplumsal özneymiş gibi – durumdan sorumlu ilan edildi ve hatta bazı örneklerde cahil ve mantıksız bir kitle olarak şeytanlaştırıldı. Aynı biçimde, yoksullar da hedef gösterildi ​​ve sonuçta kendilerini korkunç biçimlerde etkileyecek olan bir alternatifi seçmeye hazır, cahil bir insan grubu olarak küçümsendiler.

Bu bağlamda, seçmenleri, halihazırda Arjantin ekonomi bakanı olan Massa’nın başkanlığa seçilmesinin insanların yaşamlarını iyileştireceğine ikna etmesi pek mümkün görünmüyordu. Ancak 22 Ekim’de kırılma gerçekleşti. Massa (Union por la Patria koalisyonundan girdiği seçimde) oyların neredeyse yüzde 37’sini alarak üçüncü sıradan birinci sıraya yükseldi ve (aşırı sağ parti La Libertad Avanza’nın lideri) Milei, yüzde 30 ile ikinci sıraya düştü. Sağcı aday Patricia Bullrich (Juntos por el Cambio) yüzde 24’ün altında bir oy oranıyla yarıştan çekildi. Aynısı yaklaşık yüzde 6 oy alan Peronist Juan Schiaretti (Hacemos por Nuestro País) ve oyların neredeyse yüzde 6’sını alan tek sol aday Miryam Bregman (Frente de Izquierda y de los Trabajadores Unidad) için de geçerli oldu (La Nación, 2023).

Peki ne değişti? Bunun basit bir yanıtı yok. En sevdiğimiz joker kartını oynamaktan başka çare yok: “Durum göründüğünden daha karmaşık” kartını. Sonuç ancak çeşitli faktörlerin bileşimi ile açıklanabilir. Bu faktörler arasında valilerin, yerel parti yapılarının ve kampanya yürüten sendikaların rolü var: Unión por la Patria, toplam 24 ilden 13’ünde ön seçim sonuçlarını tersine çevirdi (El DiarioAr). Artan enflasyonun etkilerini hafifletmeyi amaçlayan, kamu çalışanlarına ikramiye ve asgari emeklilik ücretlerindeki artışlar gibi bir dizi ekonomik önlemin etkilerini de dikkate almalıyız. Ancak ön seçimlerden sonra Arjantin pezosunda yapılan yüzde 20’lik devalüasyon, Eylül ayında yüzde 12,7’lik bir enflasyon oranına yol açtı; bu oran yıllık bazda yüzde 138,3 (Ulusal İstatistik Enstitüsü, INDEC, 2023). Bu çerçevede, başkanlık seçimi kampanyası sırasında bile ekonomik fırtınayı atlatmak zorunda kalan bir aday olan Massa’nın oy kazanması imkansız bir ihtimal gibi görünüyordu. Belki de bu yüzden bazıları Milei’nin kendi iç çelişkileri ve nefret dolu konuşmalarıyla oyların mevcut ekonomi bakanına akışına katkıda bulunduğunu düşünüyor. Bu anlamda, başkanlık seçimlerine ilişkin kamuoyu tartışması, Milei’nin önerilerinin temsil ettiği, sosyal haklara ve demokratik sisteme yönelik tehlikenin maskesinin düşürülmesine yardımcı oldu. Milei’nin çeşitli konuşmaları, en azından, son askeri diktatörlüğün (1976-83) devlet şiddeti ve insan hakları ihlalleri konusundaki uzun süreli toplumsal konsensüsü dağıtmak anlamına geliyordu.

Genel seçimin ertesi günü Massa, yabancı medya muhabirlerine yönelik ilk basın toplantısını gerçekleştirdi. El País’ten gazeteci Mar Centenera, İspanyol aşırı sağ siyasi partisi Vox’a karşı kampanya yürüten feministlere değinerek, Massa’ya Arjantin feminist hareketinin ilk tur sonuçları ve yaklaşan ikinci tur seçimleri üzerindeki etkisine ilişkin fikrini sordu. Aday, aldığı toplam oyların yüzde 37’si kadınlardan ve yüzde 30’u erkeklerden geldiği için oy bileşiminin İspanya’dakine benzer olduğunu söyledi. Massa’ya göre bu durum, kadınların “organ satışının veya silah taşıma serbestliğinin değerler sisteminin bir parçası olduğu bir toplumda yaşamak istememeleri” ile açıklanabilir. Bu yüzyılın kadınların yüzyılı olduğunu söyledi ve Arjantin’in dünya çapında bir referans noktası haline geldiği küresel bir devrime tanık olduğumuzu savundu. Devamında hala yapılacak çok şey olduğunu ekledi ve fazla ayrıntı vermeden iki projeden bahsetti: biri cinsiyetler arası ücret eşitsizliğini azaltmaya yönelik, diğeri ise ulusal bir bakım sistemi oluşturmaya yönelik iki proje (Televisión Pública)..

Kadınları annelerle eşitleyen bu anneci yaklaşım, kadınların inanç, ideoloji ve/veya politik eylemcilikten ziyade, çocuklarının başına gelebileceklerden korktukları için oy verdiklerini varsayıyor. Bu görüş, modası geçmiş ve ataerkil olmasının yanı sıra, feminist hareket içinde trans, travesti, lezbiyen, interseks ve ikili cinsiyet sistemi dışındaki kişiler gibi diğer kimliklerin varlığını da inkar ediyor.

Arjantin’de var olan feminizmlerin çeşitliliğini sınırlı biçimde takdir etmesine rağmen Massa’nın açıklaması, feministlerin siyasi aktörler olarak oynadığı rolün kısmen de olsa kabul edildiğini gösteriyor. Ayrıca, resmi kaynaklara göre (Ekonomi Bakanlığı, 2023) 2022’de yüzde 27,7 olan ücret farkının azaltılmasına yönelik bütünsel bir kamusal bakım sistemi ve etkili politikalara yönelik talebe yanıt vermeyi de amaçlıyor. Bu da yeni bir soruyu gündeme getiriyor: Massa seçilir ve ulusal birlik hükümeti projesi harekete geçirilirse feminist kamusal politikalara ne ölçüde alan kalacak? Uluslararası Para Fonu’nun dayattığı kemer sıkma planları dikkate alındığında gelecek pek parlak görünmüyor. Ancak iyimser olmak için aklımızda tutmamız gereken bir neden var: 2018’de, herhangi bir yeni sosyal hak elde etmenin imkansız gibi göründüğü bir dönemde, yani Mauricio Macri başkanlığı döneminde, yasal kürtaj tarihte ilk kez Parlamentoda tartışma konusu haline getirilmişti. Her ne kadar o dönemde bu tartışma kısmen kaybedilmiş olsa da (yasa Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi, ancak Senato’da kabul edilmedi), feminist hareket, iktidar partisi ve parlamentonun bileşimi değişir değişmez, yasa yapıcıları Aralık 2020’de tasarıyı desteklemeye zorlayan gerekli toplumsal konsensüsü inşa etmeyi başardı.

Feminist hareket: Bizim gündemimiz 

Feminizmler, feminist taleplere vurgu yapmanın oy kaybına yol açacağı veya başka bir deyişle ılımlı, merkezci bir stratejinin kampanyayı radikalleştirmekten daha akılıca olacağı fikrine karşı sessiz kalmadı. Ağustos’taki ön seçimlerden Ekim’deki genel seçimlere kadar geçen iki ay boyunca, Ni Una Menos Kolektifi tarafından 22 Ağustos’ta açık çağrılı bir feminist toplantı yapıldı, 28 Eylül’de,  Uluslararası Güvenli Kürtaj Günü’nde ülke çapında eylemler ve gösteriler düzenlendi ve son olarak 14-16 Ekim tarihleri ​​arasında Bariloche-Furilofche’de gerçekleştirilen, sahiden tarihsel öneme sahip devasa bir feminist etkinlik olan 36. Encuentro gerçekleştirildi (resmi web sitesi: 36 Encuentro de Mujeres y Disidencias).

Encuentro’yu hiç duymamış olanlar için şunu söyleyelim. Encuentro atölyelerin, gösterilerin ve çeşitli siyasi, kültürel ve sanatsal etkinliklerin gerçekleştiği üç günlük feminist bir etkinlik. Arjantin’de feminist gündemin nereye doğru gittiğini anlamak için Encuentro’nun açılış oturumu belgesine, gösterilerde en çok yankılanan şarkılara ve sloganlara, en popüler atölyelere ve tüm etkinliğin örgütlenmesine ilişkin gerilimlere dikkat çekmek hayati önem taşıyor. 

Önceden Encuentro Nacional de Mujeres (Ulusal Kadın Konferansı) adı verilen Encuentro’nun geçmişi 1986 yılına dayanıyor, pandemi haricinde (2020 ve 2021) ülke çapında farklı şehirlerde düzenli olarak toplanıyor. Şiddetli çekişmelerin yaşandığı bir sürecin ardından 2022’de Encuentro, Plurinacionales de Mujeres, Lesbianas, Travestis, Trans, Bisexuales, Intersexuales y No Binaries (Kadınlar, Lezbiyenler, Travestiler ve Trans, Biseksüel, İnterseks ve İkili Cinsiyete Dahil Olmayanlar Çokuluslu Toplantısı) olarak yeniden adlandırıldı. Bu değişim, feminist hareket içinde birden fazla ulusun varlığını kabul eden ve bunu yaparken de Arjantin devletinin üstüne kurulduğu sömürgeci geçmişi ve yerli halklara yönelik soykırımı ön plana çıkaran derin bir dönüşümü yansıtıyor. Bu değişim aynı zamanda beyaz Arjantin mitini besleyen ve sürdüren,  bazı feminizmlerin hâlâ kabul etmesi ve eleştirmesi gereken bir şey olan yapısal ırkçılığın da kınanması anlamına geliyor. İkinci olarak, başka kimliklerin eklenmesi salt onları görünür kılmaktan ibaret değil; bu durum, cinsiyet asilerinin feminist hareketin inşasında daima sahip oldukları tarihsel rolü teyit edip hakkını vermek anlamına geliyor.

Bazı rakamlar, Bariloche-Furilofche’deki etkinliğin büyüklüğünü ve ölçeğini göstermeye yetebilir:kimilerinin adını vermek gerekirse, cinsel kimlik ve toplumsal cinsiyet kimliklerinden toprak haklarına, aktivizme, mücadele biçimleri, çalışma, eğitim, aileler ve ilişkiler, spor ve kültür ile şiddet gibi 14 alt başlığa bölünmüş 112 atölye çalışmasına 70.000’den fazla insan katıldı. Biri Cumartesi ve ikisi Pazar günü yapılan üç oturumluk tartışmalardan sonra, her atölye ya fikir birliği üzerinde mutabakata varılan ya da duruma göre farklı pozisyonları ifade eden sonuçlarını sundu. Daha sonra moderatör yazılı kayıtları topladı ve örgütlenme komitesi her atölyeden elde edilen tüm sonuçları toplayıp bunları tek bir belgeye dönüştürdü. Bu şekilde, tarihsel tecrübemizi anlatan eşsiz bir tanıklığa sahip olduk.

Şu anda yürürlükte olan birçok feminist ağ ve hukuk reformu projesi, birbirini takip eden Encuentrolar içinde hayal edildi, tartışıldı ve ortaya çıktı: örneğin Ücretsiz, Güvenli ve Yasal Kürtaj Hakkı Ulusal Kampanyası ve kampanya tarafından desteklenen, 2020’de yasallaşan yasa tasarısı. Daha yakın tarihli bir örnek vermek gerekirse, Diana Sacayan-Lohana Berkins Travesti ve Trans İş Kotası Yasası’ndan söz edilebilir (2021). Diğer örnekler arasında tüm kamu çalışanları ve kamu görevlileri için toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet konusunda zorunlu eğitim yasası (Ley Micaela, 2019) ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet yüzünden ölen bakım verenlerin çocuklarına ekonomik tazminat ödenmesine ilişkin yasa (Ley Brisa, 2018) sayılabilir.

Bu yılki toplantının temel konularından biri farklı bölgelerde yaşanan ekolojik çatışmalar ve hafriyatçılık politikalarına ve sürmekte olan projelere karşı direnişti. Bu yıl, Encuentro, yerli kadınlar ve diğer isyancılar tarafından yürütülen toprak mücadelelerinin merkez üslerinden biri olan Bariloche’de gerçekleşti. Bir sonraki ise, yerli toprak hakları mücadelesinin bir başka merkezi olan ve şu anda, yol kesme eylemlerini açıkça yasaklayarak protesto hakkını kısıtlayan ve aynı zamanda yerli topluluklarla itilaf içindeki mevcut toprak kullanımı biçimini hızlandıracak mekanizmalara izin veren eyalet anayasasında gündeme gelen son reforma karşı direnen Jujuy’da olacak. 

Toprağı yok eden, suları kirleten ve yaşamlarımızı etkileyen hafriyatçı yapıyı sorgulama ihtiyacı, hareketimizin temel taleplerinden biri haline geliyor. Dünyanın farklı bölgelerinde olduğu gibi, kadınlaştırılmış isyancı bedenler hafriyatçılık ve sömürünün olduğu gibi örgütlenmenin ve direnişin de ön saflarında yer alıyor. Mevcut çok sayıdaki ağ ve meclis arasında, diğer konuların yanı sıra tarımsal toksinler ve tarım ilaçları, madencilik, denizaşırı petrol arama, ormansızlaşma, su yataklarındaki kesintiler ve atık yönetimi gibi farklı somut sorunlara odaklanan  bağlantılar kurmayı amaçlayan, çevresel çatışmalarla ilgili atölyelerden birinde, çok uluslu bir hafriyatçılık karşıtı toplantı yapılması yönünde sesler yükseldi. 

Tüm atölyelerde, sloganlarda, şarkılarda, taleplerde seçim kampanyası her an akıllardaydı. Encuentro, genel seçimlerden sadece bir hafta önce gerçekleşti ve karşı karşı olduğumuz tehlikeler açıktı. Aşırı sağcı adayın soyadı (Milei) üzerinden telaffuz benzerliğine dayalı olarak yapılan kelime oyunu ile üretilen No es Milei sloganı, kolektif mücadele ile kazandığımız hakların tehlikede olduğunu vurgulamayı amaçlıyordu. (No es Milei, no es mi ley: Milei’ye hayır, benim hukukum değil). Milei kampanya sırasında, kazanması durumunda kürtaj yasasını halk oylamasına sunacağını ve tüm eğitim düzeylerinde zorunlu olan Bütünsel Cinsel Eğitimi (ESI) iptal edeceğini duyurmuştu. Bu tür fikirlerin uygulanmasının önündeki yasal engellere rağmen, Milei’nin toplumsal cinsiyet karşıtı politikası, toplumsal, insani haklarla çalışma hakkının aktif biçimde savunulmasını Milei karşıtı kampanyanın odak noktası haline getirdi.

Ancak feministlerin çalışma hakkı ve sosyal haklara ilişkin konumları savunmacı bir tutuma indirgenemez. Bunun bir örneği, La Poderosa tarafından geliştirilen bir yasa teklifi biçimini alan, ücretsiz emeğin yerel topluluk düzeyinde tanınması talebi. Talep, devlet tarafından sağlanan gıda malzemeleriyle ülke çapında milyonlarca insanı besleyen halk mutfaklarında yemek pişiren aşçılara asgari ücret, sosyal güvenlik, sağlık sigortası, düzenli izin (tatil ve ebeveynlik) ve emeklilik sağlıyor. Bir diğer örnek ise toplumsal cinsiyet kimlikleri nedeniyle kurumsal şiddete maruz kalan 40 yaş üstü trans ve travestilere yönelik ulusal tazminat yasası. Bu, Arjantin devletinden, son diktatörlük döneminde ve 1983’teki demokratikleşme sonrasında trans ve travestileri kriminalize eden polis kararları yoluyla uygulanan sistematik zulüm, polis şiddeti, keyfi gözaltılar ve insan hakları ihlalleriyle ilgili ekonomik, sembolik ve tarihsel bir tazminat talebi. İlk kez 2014 yılında sunulan yasa teklifi, Lohana Berkins’in unutulmaz sözlerinden birini gerçeğe dönüştürmeyi amaçlıyor: “İntikamımız yaşlanmak olacak.” 

Kısacası Encuentro bir araya gelme ve örgütlenme momenti. Bu özel bağlamda, beden-topraklarımızın savunulmasının aynı zamanda mevcut ve gelecekteki ofensif mücadelelerimizin önünün açılması anlamına geldiği açıktı. Nüfusun yarısının sağcı bir seçeneği tercih ettiği düşünülürse bu hiç de kolay olmayacak. Böyle bir dönemde bugüne kadar elde ettiklerimizi kutlamak, direniş mirasımızla boş bir nostaljik ruh hali içinde değil, ilham verici bir şekilde bağlantı kurmak her zamankinden daha önemli. Öyleyse: Yaşasın Encuentro ve şimdiye kadar ördüğümüz araçları ve stratejileri güçlendirebileceğimiz tüm yeni alanlar!

Gelecek senaryo: hangi taraftasın?

Açılış sorusuna dönelim. Evet, feminist hareket, yalnızca Ağustos ve Ekim ayları arasında gerçekleştirilen eylemler nedeniyle değil, aynı zamanda 2015’ten bu yana kendisini toplumsal değişimleri yönlendirebilecek devasa bir hareket olarak konumlandırdığı için de seçimlerde önemli bir rol oynadı. O halde belki de feminist hareketin kısmi siyasal kırılma üstünde ne ölçüde etkide bulunduğu sorusundan daha önemli olan, gelecekte karşı karşıya kalacağımız durumda oynayacağımız roldür.

 

İkinci tura yaklaşırken feminist hareketlerin olası tüm alanları harekete geçirme ve siyasallaştırma kapasitesi de aynı derecede belirleyici olacak. Kendilerine verdikleri isimle Swifties isimli Taylor Swift hayranları da, insanları Milei’ye oy vermemeye çağıran ve kısa sürede manşetlere çıkan bir açıklama yaptılar bile. Taylor Swift’in ardından yaptıkları “tarihin doğru tarafında yer alma” (Miss Americana, 2020) çağrısı, bazı genç dinleyicilerin ilk kez şarkıcı Wos’un (Canguro, 2019) sesinden duyduğu ünlü, “Sigortanın hangi tarafında durduğunuza dikkat edin” (Arjantinli rock grubu Patricio Rey y Sus Redonditos de Ricota’nın 1991 tarihli şarkısı) sözlerini andırıyor. Ama sonuçta burada şaşırtıcı bir şey yok çünkü her şeyi siyasallaştırmak tam da feminizmin özünde yer alıyor.

 

 

Başkanlık yarışı sona erdiğinde bir tarafı seçmek ise her zamankinden daha kritik hale gelecek çünkü kişisel olanın siyasal olduğunu biliyoruz. Daha geniş anlamda siyasal olansa, seçim oyunuyla sınırlı olmayan iktidar ilişkilerini işaret ediyor. Dolayısıyla feminist bir hareket olarak sadece gelgitleri tersine çevirmekten daha fazlasını yapabilir; her şeyi sorgulayan ve devrimcileştiren dalganın kendisi olabiliriz.

 

Arjantinli feminist siyasal bilimci Sara Cufré tarafından kaleme alınan Feminisms Against Milei and Beyond isimli yazının irgac.org sitesindeki orijinali Kadın Savunması sitesi için çevrilmiştir.