Kadınların yaşadıkları her türlü sorunun duyulması, kent-barınma/konut hakkı ve diğer temel haklarla yapısal şiddet-erkek şiddeti arasında bağlar kurulması; kadınların bu sorunlar karşısında dayanışma ilişkileri ile güçlenmesi için feminist bir toplum medyası çalışmasının adımlarını atıyoruz. Dünyada afet sonrası süreçlerde ve hak mücadelelerinde birçok örneğini gördüğümüz gibi, kadınların kendi yaşadıkları ağır sorunları ve taleplerini kendi elleriyle görünür kıldıkları; gündelik hayatlarının içine gömülü -görünmez kalan “haberi” ortaya çıkararak dayanışmalarını güçlendirdikleri bir kadın habercilik-dayanışması ağı oluşturmayı amaçlıyoruz. İktidarın öyküsüne karşı bizim öykümüz; iktidarın yandaş ana akımına karşı kadınların medyası!
Ekim ayında yine Hatay’dayız. 6 Şubat depremlerinin ardından Antakya-Defne’de kurduğumuz kadın dayanışma noktamızda çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlk günden beri söylediğimiz gibi, Hatay’dayız, burada olmaya devam edeceğiz.
Peki sizce Hatay’da, deprem bölgesinde yaşananlar, kadınların yaşadıkları neden artık ana akım medyanın gündemi değil? İktidar Hatay’ın dağ gibi yığılan sorunlarını kendi başarı öyküsünün altına gömmeye çalışırken, bizler bu kez, Hatay’ın öyküsü kadınların ağzından anlatılabilsin diye buradayız. Hataylı kadınların sesi, unutulmuşluğun ve terk edilmişliğin içinden yükselebilsin diye buradayız.
Hatay’ı soracak olursanız, iyi değil. Hatay’da bırakın uzak geleceği, hemen yarın ne olacağı bile belli değil, büyük bir muamma! Yıkılan, aslında yok olan şehir, akmayan suları, olmayan doktorları, hiçbir konuda hiçbir yanıt alınamayan soruları, yılların emeğiyle yapılan evlerin yerine nasıl ve ne konulacağı konusundaki muazzam belirsizlikle günlerini geçiriyor. Özellikle kadınlar, açılan okullar, kışa hazırlanması gereken çadır barınaklar, hastalar, hastalıklar, su basan hastaneler; salça, biber, turşu, zeytin, nar işleri; gerilen sinirler, tükenen tahammüller ve daha nice sorunu, tıpkı bir sünger gibi içlerine çeke çeke bu belirsizlik içinde hayatta kalma mücadelesini herkes adına sırtlıyorlar. Hatay artık bir şehir değil; özellikle başta kadınlar, artık burada yaşayanlar da “yurttaş” değil.
Bizler işte bu durumun görünmesini; görünmeyenin görünür, duyulmayanın duyulur kılınmasını; Hatay kentinin yaşadığı yıkım, terk edilmişlik ve unutulmuşluğun üstünün örtülmemesini sağlayabilecek bir çalışmanın temellerini atmak için buradayız. Kadınların yaşadıkları her türlü sorunun duyulması, kent-barınma/konut hakkı ve diğer temel haklarla yapısal şiddet-erkek şiddeti arasında bağlar kurulması; kadınların bu sorunlar karşısında dayanışma ilişkileri ile güçlenmesi için feminist bir toplum medyası çalışmasının adımlarını atıyoruz. Dünyada afet sonrası süreçlerde ve hak mücadelelerinde birçok örneğini gördüğümüz gibi, kadınların kendi yaşadıkları ağır sorunları ve taleplerini kendi elleriyle görünür kıldıkları; gündelik hayatlarının içine gömülü -görünmez kalan “haberi” ortaya çıkararak dayanışmalarını güçlendirdikleri bir kadın habercilik-dayanışması ağı oluşturmayı amaçlıyoruz. İktidarın öyküsüne karşı bizim öykümüz; iktidarın yandaş ana akımına karşı kadınların medyası!
Hataylı kadınlar, yerel kadın muhabirler, dayanışma örgütlenmelerinde yer alan kadınlar ve kadın gazetecilere uzanan böyle bir ağı oluşturmak için bir yandan atölyelerimize başlarken, bir yandan da bu ağın parçası olabilecek herkesle temas kurmaya çalışıyoruz.
Katkıda bulunabilecek herkesi el vermeye, güç vermeye çağırıyoruz.