Antakya Kadın Dayanışma Çadırı Güncesi (Gün 74): Kadın Savunma Ağı’ndan Kadınlara- Kadın Savunma Ağı

Önceki günlükleri okuyanlar bilir, bir mektup yazmıştık. İşte oradaki çağrımız; bezli süpürgeli kadınlar olarak bir saat de olsa onları kullanmayı bırakmak. Hatta çocukları babaya bırakmak. Hatta o akşam yemek yapmamak... Mektupları zarflara koyuyoruz. Zarfların arkasına “Kadın Savunma Ağı’ndan Kadınlara” yazarak mektubumuzu tamamlıyoruz.

Antakya Kadın Dayanışma Çadırı Güncesi (Gün 74): Kadın Savunma Ağı’ndan Kadınlara- Kadın Savunma Ağı

Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta, sonrasında da Defne Aşağıokçular Mahallesi’nde “bir bahçede” kalmaya devam etti, ediyor. Hatay’ı mahalle mahalle dolaşıyor, kadınlarla buluşmaya, dayanışmaya devam ediyoruz. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.

 

Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz

ÖNCEKİ GÜNLERİ OKUMAK İÇİN: Yazdıklarımız

Gün 74 (27 Nisan):

Sevgili Günlük

Bu sabah pek çoğumuz 1 Mayıs için buradan tanıdığımız kadınları aramaya başladık. Onları bu 1 Mayıs’ta görünmez emeğimizin eşlikçisi olan süpürgelerimizle ve sarı bezlerimizle beraber görünür olmak için Necla Duran Parkı’ndan Sevgi Parkı’na yürümeye çağırıyoruz. Kimi kadın çağrımızı duyunca çok sevindi. Mutlaka geleceğini söyledi. Kimisi biraz çekimserdi. Yorgunluktan, çocukların yükünden bahsettiler. Her şeye rağmen yine de gelebildiğince tüm kadınların gelmesini, bir arada olmayı diliyoruz. Yürüyüşten sonra ise bir başka planımız daha var! Önceki günlükleri okuyanlar bilir, bir mektup yazmıştık. İşte oradaki çağrımız; bezli süpürgeli kadınlar olarak bir saat de olsa onları kullanmayı bırakmak. Hatta çocukları babaya bırakmak. Hatta o akşam yemek yapmamak… Mektupları zarflara koyuyoruz. Zarfların arkasına “Kadın Savunma Ağı’ndan Kadınlara” yazarak mektubumuzu tamamlıyoruz. Bu mektupların bir kısmını Yeşilpınar’a dağıtım yaparken yanımızda götürüp hijyen ve giysi poşetleriyle beraber dağıttık bile!

Öğleden sonra Zelal’le Zeynep hiç görmedikleri ve hiç göremeyecekleri Eski Antakya’dan geriye kalanı görmeye gittiler. Zelal yarın buradan ayrılacağı için gitmeden orayı mutlaka görmek istiyordu. Bu yıkımı, olup biteni görmeden anlamak mümkün değil. Oraya kadar gidince ancak işlerin ne kadar ciddi olduğu anlaşılıyor. O yüzden baretlerini, maskelerini ve gözlüklerini takıp yola çıktılar.

Bu akşam Ekinci’de film gösterimimiz var. Birkaç yerde daha bu gösterimler devam edecek. Ama bu akşamki mahalleye daha önce ne dağıtım için ne de tanışmaya gitmiştik. Daha önce hiç gitmediğimiz bir mahallede sinema etkinliği yapmak – o insanları hiç tanımıyorken – riskli bir işti. Esma ile Bensu erkenden Ekinci’ye gidip kapı kapı dolaşarak kadınları akşamki filme davet etti. Kadınlar bu davete çok sevindiler. Pek çok kahve daveti aldılar. Bizse onları iade-i kahveye çağırdık. Akşamki filmden sonra beraberce içmek için… Bazı kadınlar çekimserdi. Çocukları olduğu için. Bizse yine kadınlarla çocukları kısa süreliğine de olsa ayıracağımızı, çocuklar oynarken kadınların filmin keyfine varacağını söyledik. Fakat ne yazık ki akşam bazı aksaklıklar bizi bekliyordu.

Rukiye öğleden sonra aramızdan ayrıldı. Burada geçirdiği zamanın iyi geçmiş olmasını umuyoruz

Esma ile Bensu Ziyaret’in oraya gittiler. Açık havada yapacağımız sinema için hazırlıklara giriştiler. Fakat elektrik kesikmiş. Tıpkı geçen gün olduğu gibi aksilikler peşimizi bırakmıyordu. Elektriği alabilmek için uğraştık. Köyde seferberlik ilan edip uzatma için ara kablo aradık. Kadınlarla beraber her yana sorduk. Fakat bir türlü başaramadık. Ses sisteminde de problemler yaşanınca ne yazık ki filmi izleyemeyeceğimizi anladık. Yine de daha önce hiç görüşmediğimiz bir mahallenin kadınlarıyla bir aradaydık. Hazır durum buyken küçük renkli kağıtlar dağıttık. Ve kadınların dertlerini yazmalarını istedik. Pek çok kadın korkuyla ilgili şeyler yazmış.
“Yeniden enkaz altında kalmaktan korkmak”
“Asbest tozundan korkmak”
Bazı kadınlar da yoksulluktan bahsettiler. Ve daha önce hiç buraya dağıtım yapmadığımızdan kadınların sütyen, ped gibi ihtiyaçları bizi üzdü. Temel ihtiyaçları karşılanmadan film izlemek, atölye yapmak gibi etkinliklerin uygun olmadığına karar verdik. Bizden su istediler. İçme suyunu hiç bulamadıklarını söylediler. Ekinci köyünün suya ihtiyacı olduğunu buradan bildiriyoruz. Biz de bu sıkıntılara duyarsız kalamadık. Her ne kadar 5-10 kişiyle pek çok mahalleye dağıtım yapmaya çalışıyor olsak da ihtiyaç listeleri oluşturmaya karar verdik. Kadınların ihtiyaçları için isimlerini aldıktan sonra vedalaşıp tekrar görüşmek üzere ayrıldık.

Zelal ile Ceren’in son gecesi olduğundan gece beraber bira içmeye çıktık. Beraberce son gecemizi geçirdik.