“Bois soyunma odası” ve kadınları nesnelleştiren ve aşağılayan diğer benzer WhatsApp gruplarıyla ilgili sorun, bu grupların, ataerkil toplumumuzun erkeklere verdiği hak sahipliğinin bir uzantısı olması. Erkekler, cinselliklerimizin sahibi ve bu yüzden bu konuda yorum yapma hakkına sahipler.
“Fatness, Womanhood and The Bois Locker Rooms”, Feminist India sitesindeki orijinalinden Zeynep Türkü Saraç tarafından Kadın Savunma Ağı için çevrildi.
“Bois soyunma odası”* Instagram grupları ve bu konu hakkındaki tartışmaları okurken, çevremdeki ne kadar çok kadının, cinselliğin ne kadar sapkın ve sorunlu bir hale geldiğini gösteren erken belirtiler olarak okullarda slut-shaming** ve nesneleştirmeyle karşılaştıklarını fark ettim. Kendilerine “sürtük”, “fahişe” gibi lakaplar takıldığını duyduklarını; sınıflara beden parçalarının karikatürize edildiği resimlerinin çizildiğini hatırlıyorlar. Öğretmenleri tarafından bir erkek arkadaşları olduğu, romantik ilişkiler kurdukları, “hanımhanımcık olmayan şekilde” davrandıkları için hedef haline getirildiklerini hatırlıyorlar (bu da en çok içimdeki öğretmenimi incitiyor).
Kadınların cinsiyet politikaları hakkında yazdıkları hikâyelerin neredeyse her zaman aşağılayıcı kişisel anekdotlar içermesi gerçeği beni her zaman fazlasıyla etkiliyor. Utançlarını herkesin okuyabileceği biçimde ortaya koyabilen tüm kadınlara hayranım, bu sayede başka birileri de bu hikâyeleri okuyor ve anlaşıldığını hissediyor. Sanırım bu, kendi deneyimlerimize yeniden sahip çıkmanın da bir yolu: iyi, kötü ya da çirkin ve bu da övgüye değer bir şey. Tüm bu hikâyeleri okudum ve bunların hiçbirinin benim başıma gelmediğini fark ettim. Gözlerimi kapatıp öğrenci olduğum günleri hatırladığımda duyduğum hakaretler tamamen farklı nitelikteydi.
Ben şişmanım, bu yüzden sapkın cinsellik ve ergen arzularının tam göbeğindeki bu sohbete girmekte tereddüt ediyorum. Bana okulda ve üniversitede yapılanlar, belki de bu hikâyelerin çoğunun temsil ettiği şeyin tam tersiydi. Hiç kimse vücudumu hiper-cinsel biçimlerini karikatürize etmedi, hiç kimse beni veya davranışlarımı cinsel biçimlerde tarif etmedi. Ben şişmanım, bu yüzden cinsel-olmayandım.
Kadınların bedenleri genç yaşlarından itibaren açık cinsel tacizin mekânı ise, benim şişman bedenim açık cinsellik-dışılaştırmanın mekânıydı. 13 yaşımda, bir sınıf toplantısında otururken, bazı öğrenciler üzerime yapraklar ve dallar attılar ve fillerin muhtemelen yaprak ve dal yedikleri için yeşil yeşil kaka yaptıklarını söyleyerek gülüştüler. Bu ne pek zekice bir dalga geçme biçimiydi, ne de belki çoğu genç kadının yaşadığı şeylerle kıyaslanabilirdi, ama yine de, bu bedenime yönelik bir tacizdi ve ben kadın olduğum için buna maruz bırakıldım.
Okulda en büyük haksızlık olarak gördüğüm şeylerden biri, benim gibi şişman oğlanların benim uğradığım tipte tacizlerle karşılaşmak zorunda kalmamalarıydı. Şüphesiz, onlar da kolay zamanlardan geçmiyorlardı. Eminim ki birçoğu alaylar ve taklitler yüzünden travma yaşıyordu. Fakat benim karşılaştığım yorumlar neredeyse tamamen, bir kadının asıl amacının cinsel açıdan çekici olmak olduğunu açıkça ortaya koyacak şekilde cinsel çekicilik eksikliğimi hedef alıyordu ve ben cinsel anlamda çekici olmayarak yaşamsal bir alanda başarısız olmuş oluyordum.
Okula yıllarımda erkekler bana da lakaplar taktılar, ama bu hakaretler “sürtük”ten çok, “koca götlü” biçimindeydi ve 15 yaşındakiler bunu da kasten yapıyorlardı.
“Bois soyunma odası” ve kadınları nesnelleştiren ve aşağılayan diğer benzer WhatsApp gruplarıyla ilgili sorun, bu grupların, ataerkil toplumumuzun erkeklere verdiği hak sahipliğinin bir uzantısı olması. Erkekler, cinselliklerimizin sahibi ve bu yüzden bu konuda yorum yapma hakkına sahipler. Genç bir kadın cinselliğini ifade etmeyi seçerse, ona “sürtük” denir. Cinselliğini gizlemeyi seçerse, “aşırı namuslu” olarak etiketlenir.
Her ikisi de aynı hak sahipliğinden– erkeklerin kadın cinselliğinin onların zevkleri için ve onların denetimi altında var olmasını talep etme hakkına sahip olduklarını düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bunun gibi grupların var olmasının nedeni çoğunlukla erkeklerin kadın cinselliğinin sadece onların zevkleri için ve onların zevklerine amade biçimde olduğu bir alan istemeleri. Kadınları istedikleri gibi soymak istiyorlar ve fotoğraflarımızı paylaşıp bu grupların mahremiyetinde bedenlerimiz hakkında yorumlar yapan erkekler tam da bunu yapıyorlar.
Okuldaki deneyimlerimi düşündüğümde, bunların aynı madalyonun iki yüzü olduğunu biliyorum. Erkekler kimin cinsel anlamda çekici, kiminse çekici olmadığını belirleme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlardı ve benim bedenim kesinlikle çekici değildi. 15 yıl sonra yorumlarıyla hala travma yaşadığım gerçeği, bunun işe yaradığının kanıtı. Tıpkı geçmişi atlatan ancak bu yorumların yarattığı travmaları, bu tacizi unutamayan diğer bütün kadınlar gibi, ben de her ikisini de unutmadım.
Bir seferinde de, bir seks kasetim olduğu söylentilerini duymuştum. Bana bunu söyleyen kişi (aslında beni uyaran kişi), aslında bu söylentilere inanılmadığını da söyledi, ama bir seks kasetim olsaydı ne kadar iğrenç görüneceğini düşünmek oğlanlara oldukça komik gelmişti. Şişmanlığım bir kez daha kadınlığımı gölgede bırakıyordu.
Hatırlayabildiğim kadarıyla bedenim cinsellik-dışılaştırılmanın mekânı olmuştu. Fakat bu cinsellik-dışılaştırma bile bana milyonlarca başka kadına ne öğrettiyse onu öğretti: bedenlerimizin patriyarka içinde erkeklerin kendi arzularını dayatabileceği nesneler olarak var olduğunu. Erkekler diğer kadınları cinselleştirip onlara “sürtük” derken, beni cinsellik-dışılaştırıp tiksinç diye nitelerken, aynı hak sahibi olma duygusuna dayanıyorlar. Hangi bedenlerin arzu edilir olduğuna karar verme hakkına sahip olduklarına inanıyorlar. Kadınların bu arzu edilir veya edilmez bedenlerle ne yapmaları gerektiğine karar verme hakkına sahip olduklarına inanıyorlar.
Bu yorumlar ve lakaplar yüzünden yıllardır cinsellikleriyle boğuşan kadınların anlattıklarını okurken, başta bu deneyimi yaşamadığıma minnettardım. Ama konu hakkında düşünmeye devam ettikçe, benim de yıllarca cinselliğimle boğuştuğumu ve bu mücadelenin kökeninin bedenim hakkındaki o çok farklı yapıdaki yorumlar olduğunu fark ettim.
Erkeklerin onlarca yıldır kadın bedenleri hakkında yorum yapmaktan ve beklentilerine uymayan kadınları hedef almaktan rahatsız olmamaları, bence, altta yatan üç nedenden kaynaklanıyor,
Birincisi, aile yapımız erkekliği ayrıcalıklı kılıyor ve oğlanlarla onların hayatlarını kadınlara kıyasla daha üstün görüyor. İkincisi, sosyal medya, özellikle de üyelerinin kadınlar hakkında iletiler ve şakalar paylaştıkları gruplar, erkeklerin kadınlar hakkında ağızlarına geleni söyleyebileceklerine inanmalarına zemin hazırlıyor. Üçüncüsü ve son olarak, erkek arkadaşlar arasındaki “erkek kardeşliği” kuralları, kadınların erkek ilişkilerinin kutsallığını bozmasına izin verilmemesi gerektiği fikrine dayanıyor ve sadece erkeklere has alanlar olması gerektiği ve bu alanlarda kadınları dikkate almak gerekmediği fikrini sabitliyor.
Bu nedenlerden birincisi hakkında konuşmak gerekirse: erkek çocukların her zaman daha fazla olmaya cesaretlendirildiği fakat kız çocuklarının genellikle daha az (daha az gürültülü, daha az çatışmacı, daha az agresif) olmak zorunda bırakıldığı aile yapılarımızın bu hak iddiasına ve ‘bois soyunma odası’ gibi grupların oluşmasına nasıl yol açtığı hakkında çok şey yazıldı. Arkadaşlarımın ve aile üyelerimin bir kız çocuğundan ne kadar meşgul olursa olsun herhangi bir ev işini yapmasını istediklerini defalarca gördüm, ama oğlanlardan bunu yapmasını istemezler. Pek çok kez “erkekler mutfağa girmek zorunda kalmamalı / erkekler mutfağa girmemeli” denildiğini de duydum. Erkeklerin birçok kez “evde eşlerine yardım ettikleri” için göklere çıkartıldıklarını ve iltifat aldıklarını gördüm. Kadınlarsa çoğunlukla masadaki herkese hizmet etmesi ve en son kendisinin yemek yemesi gerektiğini içselleştirmiş durumdalar.
Bu aile yapısından, sosyal medyadaki aile gruplarımız doğuyor. Bu gruplar, oğlanlara ve kızlara, kadın eşlerin ne kadar kurnaz oldukları hakkında yapılan şakaların kabul edilebilir olduğunu öğretiyor (buraya bir şaka ekleyin). Bu da kadınlar hakkında (ve açıkçası kadınlarla) istedikleri şekilde konuşma hakkına sahip olduklarını düşünen genç erkekler için bir temel oluşturuyor. Şimdiye kadar karşılaştığım her aile WhatsApp grubunda bu türden sayısız şaka mevcuttu. Kendi ailemle de bu şakaların yarattığı atmosfer hakkında yüzlerce kez kavgaya tutuştum ama bana mizah duygusundan yoksun olduğum söylendi.
Bana ‘Hiç şaka kaldıramaz mısın?’ diye soruyorlar. Görünüşe göre kaldıramıyorum.
Son olarak, “erkek kardeşlik kurallarının” toksik bir yönü var; bu tip gruplarda erkeklerin diğerlerini söyledikleri şeyler hakkında sorumlu tutmaları duyulmuş bir şey değil. Bu “sadece oğlanlara has” WhatsApp gruplarında söylenebilecek şeylerin sınırı yok ve bu gruplardaki hiçbir oğlan, kendi kendilerine feminist diyenler de dâhil, bu tür sohbetlere bir son vermiyor. Bu tür grup sohbetlerinin pasif parçası olan erkekler, kendilerine feminist ya da feminist dostu demekten utanmıyor. Sohbete katılmamalarının, arkadaşlarının kadınları nesnelleştirmesini veya aşağılamasını engellemek için hiçbir şey yapmamalarını önemsiz kıldığını düşünüyorlar.
Erkekler arası arkadaşlık, popüler kültür yoluyla kadınlar arası arkadaşlıktan ayrıcalıklı kılınıyor. Görünüşe göre, biz kadınlar orospu drama kraliçeleri olduğumuz için, erkekler kadar anlamlı arkadaşlık kurmayı bilmiyoruz. Erkekler gerçekten de derin dostluklar üzerinde tekele sahip olduklarına inanıyorlar. Bu sözde feministler veya feminist dostları bile erkek arkadaşlarının erkek kardeşlik kuralları ve özel gruplarının sözde dokunulmazlığı adına aşikâr ölçüde kadın düşmanı saçmalıklar söyleyebilmesine izin veriyor. Acaba bu ‘bois soyunma odası’nda herhangi bir fark yaratmasa bile olup bitene itiraz eden bir oğlan olsaydı ne olurdu diye merak ediyorum.
Benim tezim, tüm fat-shaminglerin*** cinsel taciz olmadığı. Aile üyeleri, arkadaşlar ve yoldan geçen yabancılar tarafından yapılan, cinsellikle herhangi bir bariz ilgisi olmayan çok sayıda fat-shaming biçimi var, ancak bunlar şişman insanların daha az onur ve ilgi görme hakkına sahip kişiler olarak görülmesinin temelini yaratıyor. Şişmanlığı kötü, tembel, uyuşuk, sağlıksız veya sadece istenmeyen gibi sıfatlarla ilişkilendirmemize izin verilen her konuşma, eninde sonunda şişman insanların daha az insan gibi muamele görmesine yol açan zincirin bir halkasını oluşturuyor.
Benim tezim, fat-shaming’in, birini dikkat çekmeden küçük düşürmek için elde kalan son “kabul edilebilir” yollardan biri olduğu. Çok geniş çapta kabul edilir olduğu için, sohbetlerde, kadın cinselliği bağlamında kadınları nasıl cinsellik dışılaştırarak taciz etmenin bir biçimi haline geldiği genellikle görünmez kalıyor. Şişman bir kadın “daha aşağıda” muamelesi görüyor ve bu muamele herkes tarafından kabul ediliyor.
Benim tezim, bunun daha az kadın muamelesi görmeyi de içerdiği, çünkü şişman bir beden kadınların yapması gerektiği varsayılan tek şeyi: erkekler için çekici olmayı başaramıyor. Dolayısıyla, “bois soyunma odası” ve cinselliği ele alma biçimlerimizde radikal değişiklikler hakkında konuşurken, şişman bir insanın karşılaştığı cinsellik dışılaştırma deneyimi de önemli olabilir.
*Bois soyunma odası: Hindistan’da 15-16 yaşındaki oğlan çocukları arasında kurulan ve kadınları aşağılayan bir Instagram grubu.
** Slut-shaming, bir kişinin cinsel açıdan öne çıkarıcı davranışlar sergilemesinin, cinselliği çağrıştıracak durumlarda veya isteklerde bulunmasının önüne geçilmeye çalışılması, bu kişilerin toplumda suçlu veya aşağı hissettirilmesi eylemi. Dini kurallara, geleneksel beklentilere aykırı olduğu gerekçesiyle özellikle kadınlara yaygın olarak uygulanan bir baskı türüdür. Kişinin kendini kötü hissetmesi, suçluluk duyması sağlanır.
***Fat – shaming, şişman olduğu için birisini eleştirme veya dikkat çekme, utanma veya utanç hissettirme eylemi.
Yorumlar