bianet.org'dan derlenmiş, Evrim Kepenek'in, Kadın Savunma Ağı avukatlarından Fulya Dağlı, Mor Çatı avukatlarından Ceren Akkaya ve Hatice Can ile röportajı.
Fotoğraf: Vecih Cüzdan
Kadın Savunma Ağı’ndan Fulya Dağlı ve Mor Çatı’dan Ceren Akkaya ve avukat Hatice Can, Meclis gündemine gelecek olan infaz paketini kadınlar açısından bianet’e değerlendirdi.
“Koronovirüs’ü bahane edip, cezaevindeki kadın katillerini, tecavüzcüleri, çocuk istismarcılarını tahliye etmek için uğraşanların, tecavüz mağduru kadınların ve çocukların, katledilen kadınların ahlarının, üzerlerine olmasını dileriz…”
“Bilmeyenler için; aftan yararlanacaklardan biri de Berfin Özek’e asitli saldırıda bulunan ve yüzünü bu halen getiren saldırgan olacak…”
“Kendine yapılanı affedebilirsin ancak. Başkasına yapılanı affedemezsin!…”
“Cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarını işleyen bütün suçlular tahliye edilecek!
Bu süreci çocuklar kendileri istismar eden babalarla, kadınlar kendisini şiddete maruz bırakan erkeklerle aynı evde geçirecek!”
Buraya aktardığım cümleler, dün akşam (6 Nisan 2020 Pazartesi) sosoyal medyadaki #İnfazTasarısınıGeriÇekin kampanyasından.
İnfaz Paketi ilk gündeme geldiğinde cinsel suç ve kadına yönelik şiddet faillerine “af” getiriyor diye kamuoyunun tepkisiyle karşılaşılan paketten ilgili maddenin çıkartıldığı haberlere yansımıştı.
Peki, ilgili madde paketten çıkartılmasına rağmen nası oluyorda cinsel saldırı failleri ve şiddet uygulayanların tahliyesi halen daha mümkün olabiliyor? .
Kadın Savunma Ağı avukatlarından Fulya Dağlı, Mor Çatı avukatlarından Ceren Akkaya ve deneyimli avukat Hatice Can yanıtladı.
Dağlı: “Eşitsiz düzenlemelerin bahanesi pandemi”
Avukat Fulya Dağlı Foto: Evrim Kepenek/bianet
“Kadına yönelik şiddet kapsam dışı denerek kamuoyunun olası tepkilerini engellemeye çalışıyorlar ve fakat TCK’da kadına yönelik şiddet diye bir suç tipi yok.
“İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ceza yasasında kadına yönelik şiddet ya da toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti suç olarak tanımlama yükümlülüğü olmasına rağmen yok. Düzenlemelerin içerisinde yaralama, tehdit, şantaj, hakaret, özel hayatın gizliliğinin ihlali vb. suçları üzerinden kadına yönelik şiddet kapsam içerisinde yer almış oluyor. Ayrıca geçici 9. maddeye eklenen 6. Fıkra ile cinsel dokunulmazlığa karşı suç failleri de yine ‘olumlu’ düzenlemelerden faydalanıyor ve serbest kalmalarının önü açılıyor.”
“Koşullu salıverilmeye ilişkin yapılan düzenlemede infaz süresi 2/3 iken ½ ye indirilmiş, yine koşullu salıverilmeye ilişkin özel suç faillerine özgü infaz rejimini düzenleyen maddede ¾ olan infaz süresi 2/3’e indirilmiş. Ancak bu düzenlemelerin olduğu her iki maddede de cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar indirimlerin kapsamı dışında bırakılıyor. Onlara ilişkin infaz oranları eskisi gibi korunuyor. Diğer suçlar bakımından özellikle tekrar suç işleyenler (mükerrirler) için infaz indirimi yapılıyor. Bu da kasten yaralama, tehdit, özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi kadına yönelik sıklıkla ve mükerrer olarak işlenen suçların cezalandırılmasında infaz indirimine gidilmesi anlamına geliyor.
‘Failler erken tahliye olabilecek’
“Denetimli serbestliği düzenleyen maddede yapılan değişiklik ile daha önce her türlü suç için 1 yıl olan denetimli serbestlik süresi koşullu salıverilme için gereken sürenin 4/5 ini tamamlamış olmakla denetimli serbestlikten yararlanacak ve tahliye olabilecek hale getiriliyor. Yani her türlü suç faili daha erken tahliye olabilecek.
“Kadınların kolluğun arabuluculuğunu, savcılığın takipsizlik kararlarını aşarak mahkemelere zar zor taşıdığı erkek şiddeti davalarına yönelik mahkemelerin iyi hal ve haksız tahrik indirimleriyle indirimler verip “kuşa çevirdiği cezalar bir de bu düzenlemelerle caydırıcılığını tamamen yitiriyor. Uygulamada kadına yönelik şiddetin ‘yatarı’ komik denecek şekilde azaltılıyor.
“Geçici madde 9’un 5. Fıkrasında korona salgını sebebiyle açık cezaevinde bulunan hükümlülerin veya denetimli serbestlikten faydalanan hükümlülerin 31.05.2020 tarihine kadar izinli sayılmalarına yönelik bir düzenleme getiriliyor. İki aylık izin süresinin en fazla 3 kez uzatılabileceği belirtiliyor. Tasarı kapsamında getirilen bir değişiklik ile “Salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik durumunda bu sebeplerden dolayı izinden dönemeyen veya geç dönen hükümlülere ceza verilmez” denerek uygulamada istismara açık bir fiili durum (geri dönmeme) yaratılıyor. Yani açık cezaevinde bulunan her türlü suç faili tam anlamıyla Korona bahanesiyle serbest bırakılıyor. Serbest bırakılanlar şiddet faillerinin kadınlara tekrar musallat olmayacağının, izin süresinin ardından cezaevine geri döneceğinin hiçbir garantisi yok.
“Son olarak tasarı Adalet Komisyonu’nda görüşülürken bir gece yarısı değişikliği ile geçici 9. Maddeye 6. Fıkra ekleniyor. Ne kadar da AKP tarzı bir yasa yapım süreci değil mi? Buna göre denetimli serbestlikten faydalanma koşulları kasten öldürme ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve diğer suçlar bakımından da genişletiliyor. Mevzuat uyarınca siyasi tutsaklar dışında açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 1 yıl ve daha az süre kalanların talepleri halinde açık ceza infaz kurumuna gönderilecekleri belirtiliyor. Maddenin metninden anlaşılan bu kişiler açık cezaevine geçer geçmez bir önceki maddede bahsedilen korona izninden faydalandırılarak salıverilecekler.
“Bu son düzenlemeyle de birlikte açıkça kadınlara şiddet uygulayanlar, cinsel istismar failleri, tecavüzcüler ve kadın katilleri Korona bahanesiyle serbest bırakılmış oluyor.
‘Geri çekilsin’
“Öncelikli olarak bu eşitsiz ve adaletsiz tasarının derhal geri çekilmesini istiyoruz ve buna karşılık Korona salgınına karşı cezaevlerinde acil olarak önlemlerin alınmasını istiyoruz. Zira salgın hastalıktan korunma hakkı siyasi ya da adli mahpuslar fark etmeksizin herkesin hakkıdır. Tali olması gerekirken başat hale gelmiş olan tutuklu yargılama sebebiyle sırf fikirleri nedeniyle haksız yere tutuklanan ve hüküm giyen binlerce insan var.
“Bunların derhal serbest bırakılması gerekiyor. Risk gruplarında olan hamile, çocuklu kadın ve çocuk tutuklular başta olma üzere tüm tutukluların serbest bırakılarak yargılamalarına devam olunması gerekiyor. Hükümlü olan risk gruplarının cezaevi dışında infazlarının gerçekleştirilmesine yönelik alternatif uygulamaların devreye sokulması gerekiyor. Aynı zamanda cezaevlerinde hijyen ve diğer eksiklerin derhal giderilmesi gerekiyor.
“Tüm dünyada biliniyor ki karantina sürecinde kadına yönelik şiddet artıyor, yine Türkiye’de Mart ayı boyunca kadına yönelik şiddetin %38 arttığı açıklandı. Cezaevinden aldığı izin süresinde eski eşini öldüren erkekleri, yine aynı şekilde katledilen Ceren Özdemir’i hatırlayın. Biz kadınlar virüsten, erkek şiddetinden ve de bu tasarının sonuçlarından ölmek istemiyoruz. Bu nedenle tasarının geçmesine karşı çıkıyoruz ve karantinada olsak dahi hayatımızın bu şekilde riske atılmasına sessiz kalmıyoruz. Sosyal medya başta olmak üzere elimizdeki tüm araçlarla bu tasarının meclisten geçmesini engellemeye çalışıyoruz.”
Akkaya: “Uluslararası arası normlara aykırı”
Avukat Ceren Akkaya Foto: Murat Bayram
“Bu infaz tasarısının gündemi süresince bir kez daha gördük ki kadınların şiddetten korunması için devletin etkili ve bütüncül bir politikası olmadığı gibi, aksine hep kadınlar aleyhine düzenlemeler yapılmak isteniyor. Bu düzenlemlerin acele bir biçimde ve tabiri caizse kamuoyu yanıltarak yürütüldüğünü bir kez daha izledik.
“Kadına yönelik şiddet ve cinsel suç failleri kapsam dışı dense de kadına yönelik birçok şiddet failinin bu tasarı geçerse indirimden faydalanacağını anlıyoruz bu karmaşık metinden. Yasa yapım tekniği ve dilinden de o kadar uzak bir metin olarak duruyor ki, bu haliyle hem içerik hem yöntem olarak karşısında durmamak mümkün değil.
“Eğer bir ihtiyaç varsa bu başta kadın örgütleri, insan hakları örgütleri dahil edilerek, onların alandaki tecrübeleri ve talepleri göz önüne alınarak bir taslak hazırlanmalı. Bunun için geç hala değil.
“Bir kısım failin işine yarasın diye devlet şiddete maruz kalmış ve kalma riski altındaki kadın ve çocukları bu tehlikenin altına atamaz. Bu başta ilk imzacısı ve tarafı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası norma aykırı.
“Devletin en büyük yükümlülüğünün şiddet tehlikesi altında bulunan kadın ve çocukların şiddetten uzak bir yaşam kurmalarını temin etmesi ve bunun için gerekli tüm önlemleri alması olduğunu bir kez hatırlatırız. Tasarı bu haliyle kesinlikle kabul edilmemelidir, tüm milletvekillerine çağrı yapıyoruz.”
Can: Çözümsüz bırakıldı
“Önerilen ve çıkması beklenen yasa ayrımcı ölçüsüz suç ve cezaların yasallığı ilkesine aykırı olarak hazırlanmıştır.
DGM’lerde yargılanıp AİHM ve AYM kararları doğrultusunda haklarında yeniden yargılama kararı verilmesi gerekirken ayrımcılığa uğrayarak talepleri reddedilen hükümlülerin durumları ve hasta mahpusların durumu acil olarak değerlendirilmesi gerekirken siyasi iktidarın insan yaşamını ve uluslararası hukuki standartlara uymayan yaklaşımı nedeniyle çözümsüz bırakılmıştır
“Kadına yönelik şiddet suçları ve çocuk istismarının paket dışında bırakıldığı belirtilmesine rağmen Ceza Kanununda ‘kadına yönelik şiddet suçları’ şeklinde bir suç tipi olmadığından kadınlara ve çocuklara yönelik suçlamalarda ne yazık ki kapsam içinde kalmıştır. Kabul etmiyoruz”
Yorumlar