Annem için, kendisinin olamadığı insan olmam gerekiyordu. Böylelikle bir nebze de olsa rahatlayacaktı, kendisi yapmış gibi olacaktı
Yakın akrabanın düğünü, nişanı; kendi mezuniyet törenin ya da ailenle katılacağın herhangi bir davet organizasyonu… Annemle en çok kavgayı, bu etkinlikler için ne giyeceğimi karar verme sürecinde yaşıyoruz. Çünkü giyeceğim kıyafeti hem kendim beğenmeliyim hem de annemi ikna etmeliyim. Ve bu karar süreci çok basitmiş gibi gelse de her defasında gereksizce bizi yoran ve yıpratan bir hal alıyor.
Bir etkinliğe gittiğimiz anda insanlara bizimle ilgili ilk fikri, işte o kıyafetler ve kıyafetlerin kapladığı bedenimiz veriyor. Giydiğimiz kıyafet kadar, oturup kalkmamız, yemek yememiz, yolda yürüme şeklimiz gibi basit gündelik hareketler bile bizi hiç tanımayan bir insanın bizim hakkımızda bir fikir edinmesinin aracı olabiliyor. Yollu, namuslu, zevkli, zengin, fakir, eğitimli, eğitimsiz falan filan…
Bu tahminler de elbette ki ilahi bir güçle, içimize doğmuyor. Hangi yaşta hangi kıyafeti giymen gerekiyor? Armut tipi fiziğin varsa ne giymen gerekiyor? Çocuk doğurduktan sonra ne giymen gerekiyor? Hatta hangi müziği dinlediğine göre bile ne giymen gerekiyor hepsi bizlere toplum tarafından bir bir öğretiliyor. İşte bu yüzden, toplumun çizdiği kalıplar içerisinde yaşamayı reddeden bir avuç kadından biri olarak her defasında annemle bunun çatışmasını yeniden yeniden yaşıyoruz.
“Ben hep senin çıtı pıtı bir kız olmanı hayal ediyorum.”
“Ben hep senin çiçekli böcekli elbiseler giyinmeni hayal ediyorum”
“Ben hep senin…. Hayal ediyorum” daki boşlukları kendi deneyimlerinizle de doldurabilirsiniz.
Peki, annelerimizin hayal ettiği her zaman biz miyiz? Bence hayır. En azından kendi annemde bulduğum gerekçelere dayanarak bunu söylüyorum. Bazen “ne giymen gerekiyor” da ki hayal ettiği ve “gerçekliği” arasındaki fark; bazen ekonomik ezilmişliğinin intikamını almak, bazen başka bir şey…
Birçoklarına göre daha şanslıyım çünkü ne annemin ne de babamın düğünlere gitme alışkanlığı yok. Birinci dereceden akrabaları olmadıkça düğüne gitmezler. Ama annemin yeğeni olan kuzenimin düğününe gitmek zorundaydık. Düğün için salaş, gündelik hayatta da giyebileceğim bir elbise beğendim. Tabii ki annem kabul etmedi ve 1 ay boyunca whatsapp’tan bana bin bir türlü ağır abiye modelleri attı, defalarca reddettim. Çünkü annem o düğünde abiye giymek istiyordu. Ama annelere ayrılan reyondaki abiyeler onun için fazla demodeydi. Diğer beğendiği modeller ise 46 yaşındaki bir ANNE için fazla hoppa kaçacaktı, giyemezdi. Bu yüzden annem tam bir ay boyunca kendi giymek istediği ama giyinemediği modelleri giymem için baskı yaptı. Tıpkı, tişörtünü pantolonun içine sokup kemer takmayı göbeği olduğu için “yapamadığında”; benim en “metalciyim ben yaa” dönemlerimde giydiğim siyah 3 beden büyük metalci tişörtlerimi giydiğim zamanda yaptığı baskı gibi. Annem için, kendisinin “olamadığı” insan olmam gerekiyordu. Böylelikle bir nebze de olsa rahatlayacaktı, kendisi yapmış gibi olacaktı.
Bazen de, kendisi, kendisi gibi giyindiğinde bu sorun devam edebiliyordu. Çünkü etkinliğe gittiğimizde, “Siz beni hor gördünüz, yoksul olduğum için dışladınız ama bakın ben nasıl bir kız yetiştirdim” demesi gerekiyordu benim giydiğim kıyafetten, duruşuma kadar, her şey… Çünkü hayatta kendisine tanınmış tek ispat alanı olarak ben vardım. Ve ben annemle bir organizasyona katıldığımda, üniversite mezunu, fit vücutlu, giydiği kıyafetle başları döndüren Blendax şampuanı reklamı gibi olmalıydım.
Kıyafet alma derdine sürüklendiğim her etkinlik öncesi yakınımda bulunan kadınları da bu derde sürükledim, benimle dayanışmaları için. Bütün bu dayanışmalı alışverişlerde durumdan şikayet ettikçe keşfetmeye başladım annemle bu sorunu her defasında neden yaşadığımı. Sorunu her deştikçe, çözümü de mücadelesini verdiğim feminizme geldi dayandı. Çünkü yeniden fark ettim. Bu annemin çıkardığı bir sorun değildi ve ben aslında annemin de omuzlarına binmiş bu derdi ancak onunla kuracağım sahici bir feminist dayanışmayla, onunla çözebilirdim.
Not: Annem artık tişörtünü pantolonunun içerisine sokup, kemer takıyor.
Yorumlar