Bu iktidarın üzerine kurulu olduğu saç ayaklarından biri kadın düşmanlığı. Şimdi kadınların hayatına dair çok önemli bir konu bir kez daha Erdoğan sarayında kalsın diye seçim pazarlıklarına feda ediliyor. Şaşırdık mı? Hayır. Çünkü yıllardır kadınlara yapılan düşmanlığı an be an yaşıyoruz ve tetikteyiz. Biliyoruz ki bu kadınlara açılan bir savaştır.
19 Mart gece yarısı WhatsApp gruplarına İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının resmi gazetede yayınlanacağı haberi düşmeye başladı. Kadın grupları teyakkuza geçti. Kimse de “Yok canım olmaz öyle şey” demedi. “Bunlara güven olmaz tetikte olalım” dedi bütün kadınlar ve hazırlıklar başladı. İki saat içinde resmi gazetenin sitesine nihayet ulaşıldı. Ve ülke çapında eylemler örgütlenmeye başlandı.
Kadınların yıllardır uygulanması için mücadele ettiği sözleşmenin fesih kararı şu cümleden ibaret; “Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.” Unutmayalım diye aynen ekledim.
9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde Tayyip Erdoğan hiçbir izaha gerek duymadan kadınların hayatına kast eden bir karar buyurmuş. Pandemiyle beraber giderek daha ağırlaşan yaşam koşullarımızı iyice zorlaştırmayı kendine görev edinmiş. Oysa daha 7-8 ay önce İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsın tartışmaları kadınların mücadelesiyle askıya alınmıştı. O zaman Erdoğan bu konunun daha sessiz halledilmesini buyurmuştu. Ama belli ki bu işi de tek başına yapması gerekmiş. Kendi partisinin üyesi kadınlara bile anlatamadığı bu kararı bir gece yarısı baskın bir şekilde dayatmış.
Açıkki son bir haftadır alınan bütün kararlar, atılan bütün adımlar; HDP’nin kapatılma davasından Gezi Parkı’nın mülkiyet değişikliğine, iktidar için başka bir faza geçildiğinin kanıtı. Erdoğan iktidarda kalmak için bir strateji izliyor. Bu strateji baskı ve zora dayanıyor. 2023’de olağan bir seçimle, güllük gülistanlık iktidar değişimleri bekleyenlere, restorasyon hayali kuranlara; mahkemeyle, meclisle, AB ile sorunları çözeceğini düşünenlere bizden söylemesi: Demokrasicilik oynamayın. Hemen şimdi ne yapılacaksa yapalım. Biz kadınlar öyle yapıyoruz.
Bu iktidarın üzerine kurulu olduğu saç ayaklarından biri kadın düşmanlığı. Şimdi kadınların hayatına dair çok önemli bir konu bir kez daha Erdoğan sarayında kalsın diye seçim pazarlıklarına feda ediliyor. Şaşırdık mı? Hayır. Çünkü yıllardır kadınlara yapılan düşmanlığı an be an yaşıyoruz ve tetikteyiz. Biliyoruz ki bu kadınlara açılan bir savaştır. Ya “aileyi kuran dişi kuş” olursunuz ya da bu ülkede size yaşam şansı yok demektir. Bu kararın ardından gelebilecekleri biliyoruz. 6284 sayılı kanuna saldırılar, nafakanın, boşanmanın engellenmesinin yeniden gündem olması, TCK 103 değişikliği ile çocuğa cinsel istismarda bulunanların salıverilmesi… Bu tehditleri, tehlikeleri görüyoruz. Ama karamsar değiliz çünkü kadın hareketine, kadınlara, kendimize güveniyoruz. Ve direniyoruz. En çaresiz hissedeninden en cüretkarına bütün kadınlara ulaşıyoruz. Birbirimizden öğreniyoruz, birbirimizden güç alıyoruz, birbirimizi savunuyoruz.
Şimdi bu iktidar kadınlara savaş açmış öyle mi? O zaman bundan sonrası kadınlarda.
Hiçbir kadına bu kararı anlatamazsınız! İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı gayrı meşrudur.
Gayrı meşrudur çünkü bu sözleşme kadına yönelik erkek şiddetini önlemede, kadınları korumada, cezasızlık politikalarına son vermede bugüne kadar oluşturulmuş en kapsamlı bağlayıcı hukuk metinlerinden biridir ve kadınların mücadelesiyle kazanılmıştır.
Bu kararla Erdoğan ve bir grup tarikat lideri gerici yobaz, kadınların canına kastetmiştir. Bütün kadınlar bu bilgiyi eninde sonunda öğrenecektir.
Bu sözleşmenin feshedilmesinin nedeni İletişim Başkanlığı’nın ve İslamcıların propaganda ettiği gibi eşcinselliği teşvik etmesi değildir. Nefret söylemlerinizle bu kararı meşrulaştıramazsınız. Hiç kimseyi geride bırakmadan kadınlar ve LGBTİ+’lar birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
6284’e, nafaka hakkımıza dokunmayı aklınızdan bile geçirmeyiz. İzin vermeyiz.
Ankara sözleşmesi, mankara sözleşmesi yalanlarına karnımız tok. Boşuna kadınlara yalan vaatler pazarlamayın.
Bilin ki o sözleşmenin her maddesi kadınlar tarafından uygulatılacak. Bu nedenle aldığınız karar gayrı meşrudur. Hükümsüzdür!
Yorumlar