21 Haziran günü İstanbul’da Yoğurtçu Parkı’nda feminist direnişimizin neşesiyle Feminist Şenlik’te buluştuk💜🎉
21 Haziran günü İstanbul’da Yoğurtçu Parkı’nda feminist direnişimizin neşesiyle Feminist Şenlik’te buluştuk💜🎉
Feminist Şenlik’te bir araya gelen kadın ve lubunyalar saat 14.00’den itibaren hem eğlendi hem üretti hem konuştu hem dinlendi.
Dünyadaki, ülkedeki gelişmelere, patriyarkaya, siyasi iklime rağmen feminist mücadele sayesinde neşe ve isyanla bir arada duracak ve direnecek gücü bulan kadınlar bu defa da şenlikte bir araya geldi.
Feminist Şenliği 19 Mart’ta tek adam rejimine, demokrasinin çöküşüne karşı sokaklarda olan, demokrasiye, halk iradesine, geleceğine sahip çıkan, gözaltında cinsel şiddete karşı mücadele eden İstanbul’dan feministler olarak düzenledik. 1987’de, feministlerin ilk defa kalabalık olarak sokaklarda yürüyüp vardığı o parkta, Yoğurtçu Parkı’nda bir araya geldik.
Feminist Şenlik’te neler vardı?
Gün boyu Takas Masası’nda kapitalist tüketime karşı kıyafetlerimizi, küçük eşyalarımızı paylaştık.
Kolaj Atölyesi’nde feminizmin bize hissettirdikleri ve mücadelemizden karelerle kolektif bir kolaj ürettik.
Stencil-Baskı Atölyesi’nde feminist direnişin simgeleriyle dolu çantalar, tişörtler, cüzdanlar boyandık.Halay ve Dabke Atölyesi’nde farklı direniş kültürlerinden danslarla el ele verdik.
Güvenli Cinsellik Atölyesi’nde cinsel sağlık haklarını, güvenli cinsellik yaşamak için neler gerektiğini konuştuk.
Barışı, süreci, bölgesel savaşı, otoriterleşmeyi ve demokrasiyi konuştuğumuz “Barış hayatımızda neyi değiştirir? Forumu’nda Sebahat Tuncel mevcut sürece dair bilgi verdi. Forumda barışın Kürt halkı için olduğu kadar Türkiye’deki ve bölgedeki diğer halklar için de ne kadar önemli olduğu ve barışın demokrasi ve eşitlik temelinde olabilmesi için kadınların neler yapabileceği üzerine konuşuldu. Kadınlar hayatlarında ayrımcılığı, savaşı nasıl deneyimlediklerini anlattı, kadınlar arası dayanışmasın barışı inşa ederken ne kadar önemli olduğu açığa çıktı. Aynı zamanda bölgedeki emperyalist saldırganlığa karşı da kadınların sözünün olması gerektiği üzerine duruldu.
Dayağa Karşı Yürüyüş’ten Bugüne Feminist Hareketin Sokakta Olma Halleri Forumu; 1987’deki Dayağa Karşı Dayanışma Kampanya Yürüyüşü’nden bugüne feminist hareketin yaptıklarını, eylem geleneğini, feminist ilke, yol ve yöntemleri, eylemlerimizde birbirimizi nasıl gözettiğimizi, yıllar içinde kalabalıklaşarak sokaklarda oluşumuzu konuştuk. Forumda özellikle üniversiteli kadınlar feminizmin üniversitede, genç kadınların hayatında nasıl güçlendirici olduğunu anlattı. Dayağa karşı yürüyüşten bu yana mücadele içinde olan feminist kadınlar söz aldı. Kuşaktan kuşağa feminist mücadelenin bağları bir kez daha kuruldu.
Atölye ve forumların ardından sıra müziğe geldi. Merhabalarımız ve “Kadınlar Vardır” şarkısını hep beraber söylemenin gücü coşkumuzu katladı. Sahnemizde sırasıyla Selût, Deniz Tekin, Od Band, Pop N’ MOre müzikleriyle şenliğe güç verdi.
Feminist Şenlik devam etmeli
Bütün gün Yoğurtçu Parkı’nda hem etkinliklere katılarak hem çimlere uzanıp sohbet ederek geçti. Etkinlik boyunca herkes birbirine mutlaka tekrarı olmalı diyordu. Uzun süredir sokakta geri adım atmadan direnmeye devam eden feministler bu defa eğlenmek ve birbiriyle vakit geçirmek için bir araya geldi.
Feminist mücadelemizi ve dayanışmamızı her alanda büyütürken, neşemizi, umudumuzu ve isyanımızı bu kez şenlikte buluşturduk.
Evde, kampüste, işte, sokakta; yaşamın her alanında mücadele verirken başta Feminist Gece Yürüyüşü olmak üzere bir araya gelerek bu mücadelemizi kutluyoruz. Çünkü nasıl ki patriyarkanın kadınlara uyguladığı zulüm ve ayrımcılık hepimizi etkiliyorsa, feminist mücadelelerimiz de hepimizi güçlendiriyor. Patriyarkanın, kapitalizmin yaşamlarımızı değersizleştirmesine, deneyimlerimizi münferitleştirmesine inat ortaklıklarımızı görüyor ve dayanışma kuruyoruz. Değiştirme, direnme gücünü birbirimizden alıyoruz.
Feminist Şenliği “ne sokakları terk ederiz ne de eşit özgür yaşama hayalimizden vazgeçeriz” sözüyle bitirdik.
Feminist Şenlik “Merhaba” konuşması
Merhabalar herkese, hepimiz hoş geldik.
Dayağa Karşı Yürüyüşün 20. yılında yapılan şenliklerde merhabalar nasıl herkese ise, şimdi de öyle! Merhabalarımız sana, bana, hepimize!
Merhaba kadınlar, feministler, lubunyalar, marjinal gruplar, azgın azınlıklar, aileye sığmayanlar merhaba!
Çalıştırılmayanlar, ücretsiz çalışanlar, işsizler, yedek emek ordusu görülenler, eş değerde çalışıp eşit ücret alamayanlar, emeğine el koyulanlar merhaba!
Zilliler, cadılar, eksik etekler, evde oturmayıp sokağa taşanlar, kahkahasıyla sokağı inletenler merhaba!
Eve kilitlenenler, gün yüzü görmeyenler, sözü kesilenler merhaba!
Kimi seveceğine kendisi karar vermesin istenenler, zar sayılanlar, ar sayılanlar, yaşlandıkça yok sayılanlar, normlara sığmayanlar merhaba!
Doğuranlar, doğurmayanlar, nasıl doğuracağıma ben karar veririm diyenler,
İşçiler, emekçiler, göçmenler, geçinemeyen öğrenciler merhaba!
Her yaştan kadınlar, bedeniyle barışık olanlar, olmayanlar, görünürlüğü seçenler, görünmeden direnenler merhaba!
Kocaya, çocuğa, yaşlıya bakmakla yükümlü sayılanlar, emeğini görünür kılmak için gece gündüz uğraşanlar,
Yine de umudunu kesmeyenler, yeter diyenler, hayır diyenler, isyan edenler,
Savaşın gölgesinde barış diyenler, kayyumlara direnenler, birlikte üretmekten, birlikte direnmekten vazgeçmeyenler merhaba!
Kalbi Filistin’de, Suriye’de, İran’da siyonizme, işgale, savaşa, yıkıma direnenlerle atanlar merhaba!
Ağacına, toprağına sahip çıkanlar, katliamlara karşı sokak hayvanlarını savunanlar merhaba!
Haklarına, hayatlarına sahip çıkanlar, direnişi gündelik yaşamına katanlar merhaba!
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyenler, nafakasına sahip çıkanlar, aile yılında aileye hapsolmayanlar,
Hakları için sokağa çıkanlar, çıkamayanlar, televizyondan izleyip gözü dolanlar merhaba!
Hayatına sahip çıkan kadınlar, Yasemin, Çilem, Nevin, Necibe, Serap, hepinize merhaba!
Merhaba ismini bilmediğimiz, sesi bastırılmaya çalışılan nice kadın merhaba!
Merhaba grevlerde patrona, sendikalarda, evlerde erkeklere direnenler; Flormar, Agrobay, Novamed, Queen Tarım işçileri merhaba!
Gözaltında, hapishanede çıplak aramaya, cinsel saldırıya, devlet şiddetine karşı mücadeleyi büyütenler merhaba!
Evde, sokakta, iş yerinde, kampüste erkek şiddetine direnenler merhaba!
Geceleri, sokakları, meydanları terk etmeyenler, her nerdesin aşkımda burdayım aşkım’ı duyanlar merhaba!
40 yıl önce Kadınlar Vardır diyenler, bugüne dek bu şarkıyı taşıyanlar merhaba!
Kurtuluşumuz ellerimizde, kurtuluşumuz bizde, kurtuluşumuz feminizmde diyenler;
Hayatı isyanı mücadeleyi feminizmde görenler merhaba!Bizler geçmişimizden, Dayağa Karşı Yürüyüş’ten, Bağır Herkes Duysun Kampanyasından, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşlerimizden, İstanbul Sözleşmesi eylemlerinden, 25 Kasımlarda erkek şiddetine karşı sokaklara dökülenlerden, 14 Şubatlarda “Eşitlik yoksa aşk da yok” diyenlerden, 4320’den 6284’e yasal haklarımız için mücadele edenlerden, kürtaj hakkımıza müdahaleyi geri çektirenlerden,
Gezi’de küfürle değil inatla direnenlerden, Saraçhane’de geceleri de meydanları da terk etmeyenlerden, sokaklardan, feminizmden aldığımız ilhamla, güçle, birikimle bugün burada Yoğurtçu Parkı’nda hep birlikte olmaktan büyük sevinç duyuyoruz. 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbenin ardından ilk kitlesel yürüyüşü, 17 Mayıs 1987’de “Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü”nü örgütleyen feminist kadınların öfkesi, cesareti ve umutları bugün bu zeminde, bu parkta yaşıyor.
Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz
O yürüyüş, hem erkeklerin hem devletin hem ailenin hem de erkek yargının gerçek yüzünü, kadınları nasıl tahakküm altına almak istediklerini görünür kıldı, kadınların sesini sokağa taşıdı, o gün bu parkta feministler haklı dayak yoktur demişlerdi, biz de yıllar sonra aynı yerden aynı şeyi söylüyoruz:
Bağır herkes duysun, erkek şiddeti son bulsun!
Dayağa Karşı Yürüyüşün üzerinden neredeyse 40 sene geçti, kadınların ne bu coğrafyada ne dünyanın hiçbir yerinde isyanı da mücadelesi de dinmedi. Bizler de on yıllardır sokaklarda olan feministler olarak mücadeleyi sürdürmeye devam ettik. 19 Mart süreciyle birlikte farklı alanlardan, farklı mücadelelerden birçok feminist olarak bir araya gelme ihtiyacı duyduk. Birlikte neler yapabileceğimizi konuştuk. Bugün feminist direnişimizin neşesiyle bu parkta buluştuk. Atölyeler yaptık, forumlarda tartıştık, birlikte ürettik, birlikte eğlendik. Şimdi de sahneyi kadın sanatçılara bırakacağız, konserlerde birlikte dans edeceğiz.
Hoş geldiniz feminist şenliğe!
Emeğimiz, bedenimiz, cinselliğimiz bizim!
Bugün bu park, bu söz, bu ses bizim!
Yaşasın feminist mücadelemiz!