Olayın yaşandığı gün karakol süreci bitince oturup bir değerlendirme yaptık. Olay anında hepimiz az ya da çok korkmuştuk. Ama korkuyu reflekslerimizi güçlendiren bir özsavunma aracına dönüştürebilmekti asıl önemli olan. Doğru nefes alarak ve sakin kalarak korkuyu kendimizi savunma aracına dönüştürebilmiştik.
Feminist özsavunma en genel tanımı ile şiddetin kaynağına ulaşılması, ona son verilmesi için gerekli araçlar, tepkiler ve yaklaşımların tümüdür. Feminist özsavunma atölyeleri de feminist özsavunma düşüncesinden yola çıkarak yıllardır üstüne koyarak geliştirdiğimiz zihinsel ve bedensel çalışmaları içeren 5 oturumdan oluşur. Atölye hayatımızı denetim altına almaya çalışan erkek şiddetine karşı feminist öz-bilinç, öz-saygı ve özerklik bilincimizi ve yeteneklerimizi öz-deneyimlerimizden yola çıkarak geliştirmeyi, kolektif bir özsavunma bilinci yaratmayı hedefler.
Şiddet evde, sokakta, işyerinde, her yerde. Her an her yerde erkek şiddetinin bir biçimi ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Hatta feminist özsavunma atölyesi yaptığımız anda. Evet evet bir hafta önce şiddeti, şiddet mitlerini, bir saldırı anında kullanılabilecek silah, çıkış ve kalkanları konuştuğumuz ofiste atölyenin 3. oturumunu yaparken saldırıya uğradık. Bu noktada deneyimlerimizi ortaklaştırmak önemlidir. Tam da bundan kaynaklı bir özsavunma deneyiminin yazılması ihtiyacını duyuyorum.
Atölye katılımcısı arkadaşlarımızdan birinin ofisinde atölyenin 3. oturumunu yapıyoruz. Öz-saygı çalışması kapsamında tatlı tatlı böbürlenirken ofisin zili çalıyor. Aylin* odadan çıkıp kapıya gidiyor. Çok kısa bir süre sonra dışardan tartışma sesleri daha çok sözlü şiddet uygulayan bir erkek sesi geliyor. Çok tanıdık olduğum bu sese doğru, biraz merak, biraz endişe biraz da öfke ile hızla ilerliyorum. Sonradan Aylin’in anlattığına göre bir süredir yok ‘yanlış yere zilime basıldı’ yok ‘kapı sert kapatıldı’ diye kapısına dayanan ev sahibi erkek şimdi de ‘hemen dairemden çıkacaksın’ diyerek Aylin’e bağırıyordu. Aylin kendinden emin duruşu ve ses tonu ile derhal gitmesini söyleyince çok muhterem “erkek “ kişinin erkekliği incinmiş olacak ki şiddetin dozunu artırarak küfürler savurmaya başladı. Aylin aynı cesaretiyle karşılık vermeye faili uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ancak atölyelerimizde de üstünde durduğumuz gibi biz ne kadar kararlı olursak olalım fail durmayabilir ve özsavunmada önemli olan şiddetin en kısa şekilde sonlandırılmasıdır. Bazen kapıyı kapatmak, bazen kaçmak, bazen yardım istemek, gerektiğinde fiziksel özsavunmaya başvurmak. Kendimizi kimseye ispatlamak zorunda değiliz. Fail fiziksel sınırımızı ihlal ederek daha tehditkar olmaya başlayınca ben de Aylin’e kapıyı kapatmasını söyledim. Yöntemlerimiz ne kadar etkili olursa olsun karşımızdaki “dur”dan anlamayabilir nitekim de öyle oldu. Failin ayak seslerinden anladığımız kadarıyla hızla yandaki kendi dairesine girip çıktı. Sert bir cisimle kapıya vurmaya başladı. Artık yardım isteme, gerekirse fiziksel öz savunma için hazırlık yapma zamanı gelmişti. Neyse ki geçen haftaki oturumda çıkış, kalkan, silah oyunu ile ortamda bir saldırıya uğradığımızda kalkan olarak, özsavunma aracı olarak neleri kullanabileceğimizi ve çıkışları tespit etmiştik. 2. katta olan ofisin dışarı açılan bir başka çıkışı yoktu. Ancak biliyorduk ki bazen de içerisi çıkış olabilirdi. Ofisin bütün kapıları camdı tek kapı hariç. En son odanın tahta ve kilidi olan bir kapısı vardı. Elimize kendimizi savunabileceğimiz bir takım eşyalar alarak o odaya kendimizi kapattık. Bir kişi güvenliği ararken bir kişi polisi aradı. Fiziksel özsavunma teknikleri ile tabii saldırganı etkisiz hale getirebilirdik ancak özsavunmada amaç dövüşmek değil (sadece araç olabilir) şiddeti en az risk alarak sonlandırmak. Saldırganın elinde ateşli silah olma ihtimaline karşı riske girmedik.
Bir 15 dk kadar sonra polis geldi, fail kapıyı kıramamıştı. Uzun süre küfürleri ve kapıyı zorlaması devam etmişti. Kapıyı açtığımızda polis aynı polis… Zaten nasıl olduğumuzu sormazlar, saldırıya uğradığımızı ısrarla söylememize rağmen “tartışma” demeye devam ederek, bize kavgaya karışan taraf olarak davranmaya devam etti. Sonra “şikayetçi misiniz” diye sordu. Yanıtımız “tabii ki” oldu.
Olayın yaşandığı gün karakol süreci bitince oturup bir değerlendirme yaptık. Olay anında hepimiz az ya da çok korkmuştuk. Ama korkuyu reflekslerimizi güçlendiren bir özsavunma aracına dönüştürebilmekti asıl önemli olan. Doğru nefes alarak ve sakin kalarak korkuyu kendimizi savunma aracına dönüştürebilmiştik.
Aylin faile maddi manevi tazminat gibi çeşitli davalar da açtı. Ona kararlı mısın davaları sürdürmekte diye sorduğumda, “Tabii çünkü, bunlar her türlü şiddeti kendilerine hak görüp, karşılıksız kalacağını düşünerek rahatça davranıyorlar. Sessiz kalacağımızı, sineceğimizi sanıyorlar. Görsünler susmuyoruz” diyerek yanıtladı. O kadar kolay olmadığını görsünler. Susmuyoruz.
Evet şiddet her yerde. Evde, işte, sokakta, hatta feminist özsavunma atölyesi yaptığımız anda. Öyleyse daha çok yan yana gelmeli, bilincimizi ve yeteneklerimizi geliştirmeliyiz. Güçlü-zayıf, cesur-kırılgan, genç-yaşlı demeden deneyimlerimizi ortaklaştırabilir, kolektif bir feminist özsavunma bilinci yaratabiliriz. Erkek şiddeti karşısında savunmasız değiliz.
*Güvenlik ve mahremiyet sebebiyle isim anonimleştirilmiştir.
Yorumlar