Antakya’da Deprem Sonrası Kadın Dayanışması – Sevin Rey-Sahin

Birçok depremzede kadın bu dayanışmanın daha ne kadar süreceğini merak ediyor. ”Baharda hala burada olursanız size bahçemdeki çiçeklerden beş litre sarı kantaron yağı yapacağım” diye söz veriyor biri. Kadınların çoğu başka şehirlerdeki kamplara gitmek istemiyor. ”Bu kadınlar burada olduğu sürece biz de burada olacağız” diye söz veriyor Çiğdem Serin. ”Hayatı birlikte yeniden inşa edeceğiz.”

Antakya’da Deprem Sonrası Kadın Dayanışması – Sevin Rey-Sahin

Antakya Defne Kadın Dayanışma Çadırı üstüne Sevin Rey-Sahin tarafından Le Monde/Le Mag’de 22 Şubat’ta kaleme alınan izlenim yazısını gönüllü arkadaşımız Meltem Ünel, Fransızca aslından Türkçeye çevirdi. 

Fotoğraflar: Cerise Sudry 

Türkiye’de faaliyet yürüten Kadın Savunması isimli feminist ağ, şehirde kalan kadın depremzedelere hijyenik ped, iç çamaşırı ve paylaşım alanı sağlamak için örgütleniyor.

Antakya artık yok. Türkiye’nin güneyindeki, bir zamanlar Antioche adıyla anılan kentten geriye iş makinalarının gün boyunca kaldırdığı enkaz kırıntıları kaldı. İki moloz dağı arasında yalnızca cenaze araçları ve sadece en şanslıların kurtulduğu binaların enkazlarını yüklenmiş kamyonlar gidip geliyor. Türkiye’de ve Suriye’de 44.000’den fazla kişinin ölümüne neden olan, 20 Şubat’taki gibi artçıları devam eden 6 Şubat depreminin etkilediği bölgeden herkes kaçıyor. AFAD’a göre 1.4 milyon kadar insan çadırlarda, kalanlar arabalarda, parklarda uyuyor. Sevgi Parkı’nın yeşillendirilmiş yolu boyunca hayati ihtiyaçların dağıtıldığı bir düzine çadır/stand ile sivil toplum örgütlerinin mobil mutfakları uzanıyor. Çardağa asılı beyaz perdenin üzerinde ”Kadın Dayanışma Noktası” yazılı. Perdenin arkasında kartondan oturakları, içinde mandalina kabuklarının yandığı, üzerinde çaydanlığın kaynadığı sobası ile ”kadın kahvesi” var. Kimisi femina baskılı mor yeleği, kimisi başında örtüsü ayağında ev terliğiyle bir düzine kadın çay içiyor. Kadın Savunması’nca oluşturulmuş bu alan depremden etkilenen kadınları ağırlıyor.

”Ekstra büyük peçetelerden alabilir miyim?” diye soruyor Furuzan, başında morlu bejli eşarbıyla. Ellilerindeki bu kadın depremden bu yana eşiyle arabada yaşıyor. Binaları ayakta fakat girmeye korkuyor. ”İlk beş gün iç çamaşırımızı değiştiremedik” diyor huzursuz bir gülümsemeyle. ”Sivil toplum örgütlerine sormaya da cesaret edemiyorduk, anca bir kadın bir yerde ped ve iç çamaşırı dağıtıldığını söylediğinde kalkıp gidiyorduk. Başımız önümüzde, kimse duymasın diye fısıldayarak konuşuyorduk.” Amerikan firması Kotex’in 10 Şubat’ta bir milyon ped bağışlaması Twitter’da bir takım adamlar tarafından eleştirildi, keza regl bu ülkede bir tabu. İnternette bu ürünlerin kıtlığından bahseden kadınlar bir parça ahlaklı olmaları yönünde mesajlar alıyor. Günde 200 kadın başka yerden istemeye cesaret edemedikleri hijyenik ürünlere Kadın Dayanışma Noktası’nda ulaşıyor.

Gönüllüler karmaşadan kaçınmak için her kadının ihtiyaçlarını not alıp hazır olduğunda isimleriyle çağırıyor. Hijyenik ped ve iç çamaşırlarının depolandığı çadırda gönüllüler kadınlara yayılmakta olan vajinal enfeksiyonlardan bahsediyor. ”Burası yalnız bir dağıtım noktası değil, aynı zamanda bir paylaşım ve dayanışma noktası. Kadınlar bu felaketten erkeklerden daha çok etkileniyorlar çünkü temel ihtiyaç ve battaniyeleri temin etme ile çocuklarla ilgilenme görevi hep onların üzerinde” diye anlatıyor kırklarındaki Çiğdem Serin. Depremin hemen ertesi günü üç saat uzaklıktaki Mersin’den bölgeye gelmiş.

2017’de kurulan Kadın Savunma Ağı, farklı sol örgütlerde de örgütlü veya bağımsız feministlerin bir araya gelmesinden oluşuyor. ”Bağımsız feminist bir ağın eksikliğinin farkına vardık ve bu patriyarkal toplumdaki kadınların mücadelesini duyurmak için bir araya geldik” diye açıklıyor avukat Fulya Dağlı. Burada ne hiyerarşi ne yönetim var. Dileyen kadınlar bulundukları, istedikleri yerde gruplar oluşturarak ağa eklemlenebiliyor. Dokuz ilde faaliyet gösteren Kadın Savunması, bilgilendirme atölyeleri, tartışmalar, dans ve feminist öz savunma dersleri organize ediyor, yanı sıra birçok eylemde yer alıyor. Bunların arasında Erdoğan hükümetinin 2021’de çekilme kararı aldığı, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi güçlendirmeyi hedefleyen İstanbul Sözleşmesi eylemleri de var. Grup çekilme kararını her gün bir kadının öldürüldüğü bu ülkede şiddet faili erkeklere verilmiş bir açık çek olarak görüyor. Çiğdem Serin depremden bu yana kadına şiddetin arttığını belirtiyor. ”Kadınlar kocalarının kaldıkları arabalarda, çadırlarda kendilerine şiddet uyguladığını anlatıyor. Kaybettiklerinin acısını ifade etmekten aciz erkekler acısını kadınlardan çıkarıyor.”

Süreyya Muratoğlu ahşap bir bankın üzerinden kafa sallıyor. Eşi, çocuğu yok; anne babası birkaç ay önce ölmüş. ”Yalnızım” deyiveriyor, hemen gözleri yaşarıyor. Yaşadığı daire harabe vaziyetinde, bir haftadır çadırda yaşıyor. Çay içip birkaç bisküvi için gelip oturuyor. ”Şampuan istemeye gelip, önce deprem gecesini sonra da tüm hayatlarını anlatmaya başlıyorlar” diyor 29 yaşındaki İstanbuldan gelen mühendis Ceren Barış.

Birçok depremzede kadın bu dayanışmanın daha ne kadar süreceğini merak ediyor. ”Baharda hala burada olursanız size bahçemdeki çiçeklerden beş litre sarı kantaron yağı yapacağım” diye söz veriyor biri. Kadınların çoğu başka şehirlerdeki kamplara gitmek istemiyor. ”Bu kadınlar burada olduğu sürece biz de burada olacağız” diye söz veriyor Çiğdem Serin. ”Hayatı birlikte yeniden inşa edeceğiz.”