Öz bakım atölyesinde genç kadınlarla birlikte öz bakımın ne olduğunu, nelerin bize kendimizi iyi hissettirdiğini konuştuk. Öz bakımın yalnız kalıp ağlayabilmek, her akşam cilt bakımı yapmak ve İngilizce öğrenip kendini geliştirmek gibi kişiye göre tanımının değiştiği üzerine sohbet ettik. Öz bakımın, kendisine zarar veren insanlarla iletişimi kesmek olduğunu söyleyen genç kadınlar da vardı. Atölyenin sonuna doğru okullarımızda yaşadığımız eşitsizlikler üzerine uzun uzun dertleştik. Konu konuyu açtı cinsel sağlık ve deprem koşullarında kadın sağlığı ile ilgili yaşadığımız sorunları paylaştık.
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta kalmaya devam etti. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz
ÖNCEKİ GÜNLERİ OKUMAK İÇİN: Yazdıklarımız
Gün 49 (2 Nisan):
Gece boyunca uykumuza eşlik eden yağmur kimimizi uyutmasa da kimimiz onu dahi duymadan en derin uykusuna daldı.
Sabah yine ayağımıza yapışan çamurlarla hızlı hızlı hareket edip ısınmaya çalışırken bir yandan da çadırlarımızı yağmura karşı güçlendirdik.
Gece boyunca nöbet tutan arkadaşımız uyumaya giderken Kolektiften arkadaşlarımızla kahvaltı yapmaya başladık.
Biriken ve içinden çıkılması gereken bir sürü iş bizi beklerken havanın yağışlı olmasından dolayı ne kadar yorgun düştüğümüzü konuştuk.
Kahvaltı ardından hızlıca günümüzü planladık ve işe koyulduk. Dün planladığımız işbölümü yoğunluğumuz sebebiyle yalan oldu ama her birimiz ışık hızıyla hareket ederek bir sürü işi tamamladık.
Depoların karışıklığını gidermek için düzenlemeye devam ederken çocuklar için gönderilen kitapları kategorize ettik. Güncelerden takip edenler bilir ki neredeyse her güncede depo düzenleme faslı vardır. Bu bizi beceriksiz göstermesin, depo her zaman düzenlenen bir yer, geldiğinizde göreceksiniz. Paketlemeyi kolaylaştırmak için bir süre kafa yorduktan sonra daha kolay bir yolunu bularak hızlıca Aşağı okçular Mahallesi’ni tamamladık!
Fakat o da ne?! Üzerinde branda olan iki koli paket bize bakıyor. Yüreğimize çöken hüzünle beraber onları da gece düzenlemek üzere dayanışma ile alınan ve kamp alanımıza gelen malzemelerle birlikte indirmeye başladık.
Almanya’dan bir grup insanın toplayıp Türkiye’deki arkadaşlarına gönderdikleri para ile alınan terlikler alanımıza geldi. Bu sıralar iç çamaşırı ve hijyen malzemesi kadar çok istenen terlikleri görmek hepimizi çok mutlu etti. Terlikleri getiren arkadaşlarımızla ayak üstü sohbet edip onları uğurladıktan sonra paketleme ve dağıtıma devam ettik.
Derken… Bir sürü kadın bizi arayıp dayanışma noktamıza geldi ve terlik krizi baş göstermeye başladı:) Hatay kapalı ve açık terlik istiyor arkadaşlar, gelen terliklerin çoğu bitti desek yeridir:)
İki kez daha yine dayanışma ile alınan eşyaları getiren arkadaşlarımız kadınlarla kurmaya çalıştığımız dayanışmanın onlara ne kadar iyi hissettirdiğini tekrar tekrar dile getirdiler. Depo işlerinden dolayı planladığımız ziyaretleri gerçekleştiremesek bile kadınlar bizi ziyarete geldi.
Dünkü çarpıntılardan sonra bugün Antakya kahvesi içmedik:) bol bol çay içelim derken filtre kahve aşığı sevgili arkadaşımız Sevda bizi ziyarete geldi ve bilin ne oldu, yine kahve içtik:)
Sevda Samandağ’da yaptığı çalışmaları, oradaki konteyner kentlerde yaşayan insanların tanıdıkları aracılığıyla bu konteynerlerde oturduklarını anlattı. Tanıdığı olmayan insanlarınsa yol kenarlarına kendi imkânları ile kurdukları çadırlarda yaşamaya çalıştıklarını söyledi.
Gün boyu durmayan telefonlarımızdan çoğunun konusu bir önceki günkü güncede bahsettiğimiz ve adı doğalında “kedili kadın” olan kadındı:) Birçok insan “dünkü güncenizde bahsettiğiniz kadın için kedilere mama gönderebiliriz” dedi. Her gelen telefonla soğuk ve kapalı havaya rağmen içimiz sıcacık oldu.
Öğlen yemeği yemeyi unuttuğumuz için öğlen 3’te hızlıca yemek yedik ve tekrar depo, paketleme ve dağıtım işlerine devam ettik. Kıyafetlerimizi yıkayıp getiren Neslihan bize yardım etti. Babasını hastaneye başka bir ile götürdüğü için birkaç gündür görüşmediğimiz Mine bize sürpriz yaptı ve ona sarılmak tüm yorgunluğumuzu geçirdi.
Geçen hafta gönüllü olarak Hatay’a gelen arkadaşımızla yaptığımız sohbet ve planlama sonrası arkadaşımızın çalıştığı ajans aracılığıyla Hatay’da ve İstanbul’da dayanışma konserleri yapacağız. Beklemede kalınız efenim:)
Duş alma fırsatını asla kaçırmayan bir arkadaşımız bir gün önce duş almasına rağmen tekrar duşa gitti ve temiz sular altında ferahlarken diğer iki arkadaşımız kafalarını kaşıyarak paket yapmaya devam ettiler.
Duş alan arkadaşımız Kolektifin genç kızlarla yapacağı öz bakım atölyesine davet edildi. Gerçekten öz bakım atölyesine çağırmak için daha doğru bir seçim olamayacağında hemfikirdik çünkü bu arkadaşımızın tırnakların oje var! Hem de bozulmamış! Bu arkadaşımızın kim olduğuna dair tahminlerinizi bekliyoruz:)
Öz bakım atölyesinde genç kadınlarla birlikte öz bakımın ne olduğunu, nelerin bize kendimizi iyi hissettirdiğini konuştuk. Öz bakımın yalnız kalıp ağlayabilmek, her akşam cilt bakımı yapmak ve İngilizce öğrenip kendini geliştirmek gibi kişiye göre tanımının değiştiği üzerine sohbet ettik. Öz bakımın, kendisine zarar veren insanlarla iletişimi kesmek olduğunu söyleyen genç kadınlar da vardı. Atölyenin sonuna doğru okullarımızda yaşadığımız eşitsizlikler üzerine uzun uzun dertleştik. Konu konuyu açtı cinsel sağlık ve deprem koşullarında kadın sağlığı ile ilgili yaşadığımız sorunları paylaştık. Atölye bitiminde Ankara Mor Mekan’dan gelen hijyen kitlerini alan genç kadınlar şunları söylediler: “Buradaki ped ve hijyen ihtiyacımızı yalnızca kadınlar anlayabiliyor. Erkeklerdense kadınlardan ped almak daha kolay.”
Bu ve benzeri cümlelerden sonra patriarkaya lanet okuyup şarkılarla atölye sonlandırdık.
Her kadının umudunda, hayalinde, kendisi için her “hayır” deyişinde, istekleri için attığı her adımda, hayatta kalabildiği her günde patriarka derin darbeler alıyor. Bir gün neoliberal patriarkal kapitalizmin bizleri katletmesine yol açan enkaza, bizzat onun enkazına bakacağız.
Güneş gözlüklerinizi ve şezlonglarınızı yanınıza alın, patriarkanın yıkımına bakıp mehtaba karşı birer kadeh şarap içelim. Şaraplar bizden!