Bu yasa iptal edilene ve sokak hayvanlarının güvenli yaşam hakkı sağlanana kadar herkesi eylemlere ve forumlara katılmaya, mahallelerinde örgütlenmeye, bulundukları yerlerde hayvanların toplatılması ve öldürülmesini durdurmak için tanık oldukları uygulamalara müdahale etmeye çağırıyoruz.
30 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamayla Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi adı altında sokak hayvanlarının itlaf edilmesinin önünü açan katliam yasası kabul edildi. Tamamı AKP’li ve MHP’li vekillerin kullandığı 273 evet oyuyla kabul edilen yasa 2 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasa yürürlüğe girer girmez de toplu mezar ve katliam haberleri gelmeye başladı.
Bu yasa derhal iptal edilmelidir.
Yaşamı Savunan Bir Yasa İstiyoruz
Hayvan hakları savunucuları yıllardır hayvanların mal değil can olarak görüldüğü, ciddi caydırıcı yaptırımların olduğu bir yasa için mücadele ediyor. 20 yıldır yürürlükte olan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ise yetersiz olmasını bırakın uygulanmıyor bile. Kısırlaştırma ve aşılama yapılmayarak yasa ihlal ediliyor. Barınaklar; hayvanların bakım gördüğü, rehabilite edildiği ve geçici olarak bulundukları yerler olması gerekirken sokakları hayvansızlaştırmak için tecrit mekanları olarak kullanılıyor. Barınak koşulları iyileştirilmiyor, bakımın aksine hayvanlar bu barınaklarda şiddet görüyor ve ihmal edilerek ölümü bekliyor. Sokakta yaşayan hayvanlara karşı şiddet ve işkence failleri cezasız bırakılıyor. Üstüne üstlük “sahipli” hayvanlar bile ev içinde şiddet ve ihmale maruz kalabiliyor ve mal statüsünde görüldükleri için bu suç bile sayılmıyor.
Yasaklı/tehlikeli ırk listelerindeki köpeklerin saldırgan olduğu iddiası ve sokakta yaşayan hayvanların sayısındaki artış, katliam yasası için bahane gösteriliyor. Oysa bunlar hayvanların iyi bakılmadığının, kötü muameleye maruz kaldığının göstergeleridir. Bunların sebebi ticari amaçlarla yapılan ve hayvanları travmatize eden hayvan dövüşlerinin, hayvan üretimi ve satışının yasal olmasıdır. Birçok köpeğin ölümüne sebep olacak yasanın çıkarılmasının ardında ise yine AKP’lilerin kar ve rant hırsı yatıyor. Yasanın uygulanması için kullanılacak zehri satacağı iddia edilen şirketin ortağı eski bakan Vahit Kirişci, CEO’su eski bakan Ali Rıza Alaboyun, yöneticileri ise AKP’li eski vekiller Nevzat Pakdil ve Mehmet Erdoğan.
Suçlu Sömürü Düzeni
İnsanların, hayvanların ve birlikte yaşadığımız alanların zarar görmesinin sorumlusu hayvanlar değil, doğanın ve üretme kapasitelerimizin sınırsız bir kaynak gibi sömürüldüğü ekonomik düzendir. Kasıtlı olarak çıkarılan ya da söndürülmeyen orman yangınları sonrası imara açılan alanlar, işçilerin katledildiği maden ocakları, deprem öncesi ve sonrasındaki rant odaklı yaklaşımlarla yerle bir olan ve bir buçuk sene sonra bile yaşanılır olmayan şehirler… İnsan/hayvan canının şirketlerin karından değersiz görüldüğü bu neoliberal kapitalist düzende çevremiz ve bedenlerimiz birer işgal alanına dönüştürülüyor. Hayvan bedenleri kar uğruna endüstriyel deney laboratuvarlarında, tüketim ürünlerinin üretildiği fabrikalarda sömürülüyor. “Kar getiren” hayvanlar ölünceye dek işkenceyle sömürülürken “kar getirmeyenler” ise yine yok edilebilir yaşamlara dönüşüyor.
Kentlerde kamusal alanlar hayvansızlaştırılıyor, sokak hayvanları kent çeperlerine itiliyor. Kadınların şehirde özgürce dolaşmasına, giyimine, kahkahasına laf edenler, “Bekar ve yalnız yaşayan kadınları sahiplendireceğiz” diyenler; aynı şekilde hayvanların da şehrin bir sakini olduğunu reddederek “Sokak hayvanı diye bir şey yok, hayvanların bir sahibinin olması lazım” sözleriyle sahipsiz/başıboş hayvan söylemine sarılıyor.
Erdoğan “Ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler başta olmak üzere tüm hayvanseverlerden başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza destek bekliyoruz” diyor. Devlet, her vatandaşına olduğu gibi hayvanlara karşı da üstlenmesi gereken sorumluluklarını üstünden atmak için hayvanların bakımını da “özel alana” taşıyarak vatandaşa yüklemek istiyor. Tıpkı toplumsal bakım yükünü kadınlara yüklediği gibi. Kadın boşanmak istediğinde, yemek yapmadığında, erkeğe hizmet etmediğinde, yani görünmeyen ücretsiz emeğiyle toplumsal yeniden üretim yükünün tamamını üstlenmeyi reddettiğinde itaati sağlayıp düzeni devam ettirmeleri için erkeklere kadınları öldürme hakkı veriyor. Bununla birlikte, boyun eğdiremediği kadınlar gibi sömüremediği sokak köpeklerini de erkeklere öldürtüyor. Değersiz ya da kullanıp atılabilir olduğuna hükmedilen bütün bedenler, “öldürme hakkı”nı dağıtan devlet ve onu uygulayan erkekler tarafından katlediliyor.
Asıl şiddetin kaynağı olan sömürü düzeninin sorumluları; yoksullaştırılan ve baskılarla kısıtlanan halkın öfkesini kendilerinden uzaklaştırarak kadınlar, LGBTİ+lar, Kürtler, mülteci/göçmenler ya da hayvanlar gibi hedef gösterilen gruplara yönlendiriyor. “Yerli ve milli değerler”e, “genel ahlak”a ters düştüğü söylenen, ekonomik krizin sorumlusu olarak görülen düşmanlar yaratmaya çalışıyor. Kadın cinayetleri, trans cinayetleri, mültecilere yönelik saldırılarda olduğu gibi; sokak hayvanlarına baktığı için erkekler tarafından saldırıya uğrayan kadınlar, dövülerek ve zehirlenerek katledilen kedi ve köpekler de bize, kışkırtılmış ve hedefi saptırılmış hıncın nasıl devlet eliyle şiddete dönüştürüldüğünü gösteriyor. Bu yasayla da bilinçli olarak şiddet normalleştiriliyor ve sıradanlaştırılıyor.
Her Şeyi Değiştireceğiz!
Şimdi bu kadın, LGBTİ+, doğa, göçmen, emek düşmanı politikaların karşısında bir kez daha yan yana gelme zamanı. Erkek egemenliğin değerleriyle örülü neoliberal ekonomik düzenin ne bedenlerimizi ne de yaşamlarımızı sömürü ve işgal alanına çevirmesine izin vermeyeceğiz. Yaşam alanlarımızda diğer canlılarla birlikte mülkiyet ve sömürü ilişkileri değil, dostluk ilişkileri kurarak yaşamak istiyoruz. Kentin sokaklarında hep birlikte güvenle dolaşmak istiyoruz.
Ne tasarruf tedbirlerinin ne sahipsiz/saldırgan köpek iddialarının hayvanları öldürmek için bahane edilmesini kabul etmiyoruz. Yasanın derhal iptal edilmesini, sokak hayvanlarının sağlıklı koşullarda yaşayabileceği kamusal hizmetlerin ücretsiz bir şekilde sağlanmasını ve hayvan hakları savunucularıyla yapılacak görüşmelere dayanan, hayvanları her türlü şiddet ve sömürüden koruyan yasal düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz.
Bu yasa iptal edilene ve sokak hayvanlarının güvenli yaşam hakkı sağlanana kadar herkesi eylemlere ve forumlara katılmaya, mahallelerinde örgütlenmeye, bulundukları yerlerde hayvanların toplatılması ve öldürülmesini durdurmak için tanık oldukları uygulamalara müdahale etmeye çağırıyoruz.
Kurtuluş yok tek başına, ya tüm türler ya hiçbirimiz!