Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zerrin Altınöz ile söyleşi – Hatay Kadın Medya Atölyesi

Hatay’da deprem sonrası kadınların ve kadın avukatların sorunlarını Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zerrin Altınöz ile konuştuk. Bu söyleşide depremin yıktığı kentte kendileri de depremzede olduğu halde kadın örgütleriyle beraber kadınlar için çalışan hukukçuların mücadelesini ve kadınların Hatay’da şiddet karşısında ulaşabileceği hakları bulacaksınız. İyi okumalar.

Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zerrin Altınöz ile söyleşi – Hatay Kadın Medya Atölyesi

 

  • Öncelikle Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu’nu tanıyalım. Neler yapıyorsunuz, Deprem sonrası nasıl bir süreç geçirdiniz?

Öncelikle yaptığımız çalışmaların ve kadınların yasal haklarına dair bilgilerin yayılmasını çok önemli buluyorum. Birçok kadın haklarının ne olduğunu ve neye nasıl ulaşacağını bilmediği için de şiddet dolu ilişkilerden uzaklaşamıyor. Biz Kadın Hakları Komisyonu olarak kadınlara hukuki sorunlarında danışmanlık ve adli yardım hizmeti sunuyoruz. Örneğin şiddet mağduru bir kadın bize ulaştığında biz ona tedbir kararı alınana kadar yardımcı oluyoruz. Ben bunu hep hastanede önce uzmana değil acile gitmeye benzetirim. Acil kısmında yardımcı oluyoruz kadınlara. Sonraki aşamada davasını takip edecek bir avukata ihtiyacı oluyor. Bu aşamada da adli yardıma yönlendiriyoruz. Durumuna göre avukat atanıyor. Ama ceza davalarında çoğu davayı biz komisyon olarak takip ediyoruz. Müdahale talebinde bulunuyoruz. Maalesef genelde kabul edilmiyor. Dolayısıyla bizim vekalet almamız gerekiyor. Bunu da ücretsiz yapıyoruz ve ceza dosyasını sonuna kadar takip ediyoruz. Baroya takip ettiğimiz dosyaları bildiriyoruz ve baro destek oluyor. Zaman zaman bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Son aylarda Hatay ili genelinde ““Kadınların Deprem Sonrası Hukuk Okuryazarlığının Geliştirilmesi” projesi kapsamında mahallelerde ve konteynır kentlerde kadınlarla toplantılar düzenliyoruz.

Çalışmalarımıza depremden hemen sonra başlayamadık. Biz de depremzedeydik çünkü. Komisyonumuzdan kaybettiğimiz arkadaşlarımız oldu, yaralanan avukat arkadaşlarımız oldu. Çocuğuna bakmak zorunda olanlar oldu. Kalacak yer olmadığı için Antakya’dan ayrılmak zorunda kalanlar oldu. O süre içinde kadınlara online olarak destek olmaya çalıştık. Kadın Hakları komisyonunun 7 – 24 açık olan bir telefonu var. O telefona gelen çağrılarla ilgilenmeye çalıştık. Mesela ben de 3 ay sonra dönebildim. Gelir gelmez de STK’larla, kadın örgütleriyle iletişim kurmaya çalıştım. Çünkü onlar ilk günden beri buradaydı. Birlikte ne yapabiliriz diye konuştuk. Burada sizlerin harcadığı emek paha biçilmez. Bu bağlantıları kurduktan sonra ihtiyaca yönelik çalışmak daha kolaylaştı. Yeri geldi hukuki destek, yeri geldi ayni yardım götürme; akut dönemde her tür desteği, yardımı sağlamaya çalıştık.

  • Hem bir kadın avukat hem de bir kadın depremzede olarak kadına yönelik şiddet konusunda deprem sonrasına dair gözlemleriniz neler?

İlk aylarda akut dönem olduğu için esas mesele barınma, yiyecek, hijyen gibi ihtiyaçlardı. Zaten Hatay Barosu da önce buraya yöneldi. Kadınların ilk sorunları hijyen, barınma ve güvenlik oldu. Ve tabi ekonomik sorunlar ağırdı. Mesela aile yardımları yapıldı deprem sonrası ama bunlar erkeklerin hesabına yattı. Oysa bu parayı kadınlara yatıracağız demişlerdi. Ancak öyle olmadı. Mesela düzenli nafaka alan kadınların nafakaları yatmamaya başladı. Bunu doğrudan kendi müvekkillerimden de biliyorum. Kadınlar ekonomik olarak daha zor durumda kaldı. Belirli bir süre sonra aileler çadırlara yerleştirilmeye başlandıktan sonra aile içi şiddet vakaları, taciz olayları artmaya başladı. Böyle başvurular çok gelmeye başladı. Tabi biz nasıl ki depremzedeydik, devlet kurumları da öyleydi. Adliye ağır hasar aldı. Aile Mahkemesi’nden tedbir kararı alabilmek için karakola ulaşmanız gerekiyor. Ama karakola ulaşmak çok zor. Karakollar sürekli yer değiştiriyordu. Aile mahkemesine ulaşmak sorun. Aile mahkemesinin çalışacağı bir yer yok. Bu uzun süre böyle devam etti. Sonrada adliye bahçesinde konteynırlar kuruldu. Mahkeme kalemleri orda işlem yapmaya başladı. Bundan sonra biraz daha kamu kurumları çalışmaya başladı. Deprem sonrası Baro’ya kadınların başvuruları arttı. En fazla başvuru boşanma davalarıyla ilgili. Ekim ayı itibariyle 315 kadın boşanma davası için adli yardım başvurusunda bulunmuştu. Şu an Hatay’da 3 aile mahkemesi var. Ama her adliyede tedbir kararlarına 1 numaralı aile mahkemesi bakıyor. Bu mahkemelerde yargılamalar haziran ayı itibariyle başladı.

Deprem sonrası Antakya’da kadına yönelik şiddet konusunda hala yeterli başvuru mekanizmalarının olduğunu söyleyemeyiz. Kaldı ki en ciddi sorun buralara ulaşabilmek. Kadınların adalete erişmesi başlı başına bir sorun. Telefonla başvuru yapsa bile özel aracı yoksa adliyeye karakola ulaşmak çok zor. Toplu taşıma yok. Depremle boşanma arifesinde olan kadınlar aynı çadırlarda barınmak zorunda kaldı. Kadınlar yalnız yaşadıkları için ya da cinsiyet kimlikleri veya cinsel yönelimleri nedeniyle deprem sonrası büyük zorluklar yaşadı. Başta barınma sorunu yaşadılar. Bazı konteynır kentlerde memurların ben konteynır kente yalnız kadın almam dediğini duydum.

  • Şu an Hatay’da, kadınlar boşanma ya da şiddet durumunda nerelere başvurabiliyor?

Kadınlar boşanma süreçleri için eğer ihtiyaç duyuyorsa Baro’ya giderek adli yardım talebinde bulunabiliyor. Avukat atanması için muhtarlıktan fakirlik belgesi isteniyor. Evraklar tamamlanınca avukat atanıyor ve süreç başlıyor. Depremden sonra başlatılan bir proje var. TBB ve UNICEF iş birliği ile 2023 Eylül’de başlayan “Depremden Etkilenen Çocuklar ve Aileleri İçin Hukuki Güçlendirme Programı” (LEAP PROJESİ). Bu projenin kapsadığı davalarda noter masraflarına kadar her şey karşılanıyor. Aslında adli yardım hep vardı. Ama ödenek Barolar Birliği’nden geliyor. Onlar da devletten alıyor ve ödenek çok kısıtlı. Bu nedenle Hatay Barosu bir sınırlama yapmak zorunda kaldı; boşanma, velayet ve nafaka davalarında adli yardım veriliyor ve sadece kadınlar faydalanıyor. Hatay Barosu adli yardım birimi Hatay Adliyesi’nin hemen girişinde. İlçe adliyelerinde de adli yardım şefliği var. Kadınlar buralara ulaşabilirler. Baro odasına gidip adli yardımdan faydalanmak istiyorum dediklerinde de oradaki çalışanlar yönlendirme yapıyor.

 

Koruma ve tedbir kararları için karakol ve aile mahkemelerine başvurulması gerekiyor. Karakollar henüz tam yerlerine yerleşmedi. Sürekli yerleri değişiyor. Şiddete maruz kalan bir kadın hukuki desteğe ihtiyaç duyduğunda bu sağlanıyor. 6284 sayılı kanun bize bu hakkı veriyor. Bu destek barodan olabildiği gibi diyelim ki karakola gittiniz şiddet başvurusunda bulundunuz ve avukat istiyorum dediniz, o zaman size CMK gereğince hemen bir avukat yönlendirilmek zorundalar. Hatay’da ŞÖNİM ve Sosyal Hizmetler de var. İlk günden beri çalışıyorlar. Ancak yerleri değişti. Sığınma evinin zarar gördüğünü biliyorum. Aslında her ilçede olması lazım.

  • Bu zorlu koşullarda kadın avukatlar mesleklerini yaparken nelerle karşılaştı? Kadın avukatların yaşadıklarından da biraz bahsedebilir misiniz?

Ben kendimden örnek vererek başlayayım. Çoğu insan gibi 5.gün Antakya’dan ayrılmak zorunda kaldım çünkü barınma imkanı yoktu, çadır gelmemişti. Özellikle küçük çocuğu olan kadın avukatlar çocukları için ayrılmak zorunda kaldı. Uzun süre barınma sorunu devam etti. Bu nedenle kadın avukatların çoğu uzunca bir süre geri dönemedi. Hatta bunu komisyona da yazmıştım. Meydan erkek avukatlara kaldı. Kadın avukatlar önce ailelerinin sorumluluklarını üstlenmek zorunda kaldı. Bu dönem kadın avukatların çalışma hakları da engellenmiş oldu. Bunu hem baroya hem kamu kurumlarına anlattık. Kadın avukatların gelip çalışabilmesi için barınma sorunlarının çözülmesi gerekiyor diye. Karşılık bulamadı maalesef. En son bir kadın STK’sından dönüş alabildik. Ama henüz netleşmedi. Umarım olacak. Komisyonumuz 22 üyeden oluşuyor. Ben mayıs ayının başından beri devamlı buradaydım ama birçok arkadaşımız gidip gelmek zorunda kaldı. Çünkü kalacak yer yok. Güvenli ve sağlıklı bir barınma ihtiyacı biz kadın avukatlar için de hala öncelikli mesele. Bir diğer sorun da ulaşım. Özel aracınız yoksa adliyeye yakın oturmanız gerekiyor. Toplu taşıma yok. Bizim insanlara yardımcı olabilmemiz için sağlıklı yaşam koşullarına sahip olabilmemiz lazım.

Kadınlara ulaşabilmemiz de kolay olmuyor. Yakın zamanda bir konteynır kentte bir kadın boşanma arifesinde olduğu bir erkek tartından silahlı saldırıya uğradı. Bu konteynır kentlere biz avukatlar bile kolay kolay giremezken o adam silahıyla girebilmiş. Biz konteynır kentlerde kadınlarla çalışmalar yapabilmek için AFAD’dan, valilikten izin almak zorunda kalıyoruz. Bunların hepsi çalışma yapmamızı zorlaştırıcı süreçler.

  • Son olarak bu röportajı okuyanlara mesajınız ne olur?

Burada hiçbir şey normale dönmedi. Antakya’da hayatın normale dönmesi çok uzun zaman alacak. Ve her felakette, her afette, her savaşta, her krizde olduğu gibi burada da en büyük sıkıntıyı çocuklar ve kadınlar yaşıyor. Bu nedenle kimseni Hatay’ı unutmamalı ve el vermeli. Antakya insanı kötü günde yanında olanları asla unutmaz.