Afiş asmak için bulamadığımız duvarlar, içi ev mi enkaz mı bilemediğimiz kapılar bize şehrin öncesini tanımasak da yıkımın gerçekliğini gösterdi. Hayatın durduğunu düşündüren sokaklarda bize sıcak gülümsemeleri ve kahve davetleriyle Defne’nin kadınları eşlik etti.
Depremin ilk gününden itibaren diğer birçok kadın örgütü ve feminist ağ gibi biz de örgütlü olduğumuz illerde ve Mor Mekanlarda yoğun bir dayanışma çalışmasına giriştik; birçok arkadaşımız bölgedeki arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Antakya-Defne bölgesindeki Sevgi Parkı’nda kurduğumuz Kadın Dayanışma Çadırı parkın tamamen boşaltıldığı 2 Mart gece yarısına kadar parkta, sonrasında da Defne Aşağıokçular Mahallesi’nde “bir bahçede” kalmaya devam etti, ediyor. Hatay’ı mahalle mahalle dolaşıyor, kadınlarla buluşmaya, dayanışmaya devam ediyoruz. Gönüllü kayıt formumuzu hala doldurmadıysanız doldurmayı unutmayın.
Antakya Kadın Dayanışma Çadırından yazıyoruz
ÖNCEKİ GÜNLERİ OKUMAK İÇİN: Yazdıklarımız
Gün 75 (28 Nisan):
28 Nisan sabahına 1 Mayıs heyecanımız ve Yeşilpınar’dan Ayfer arkadaşımızın bize ziyaretiyle uyandık. Ayfer’le muhteşem sunumlu Antakya kahvaltısı, oğluyla da tatlı bir sohbet ettik. Kahvaltı öncesi ve sonrasında 1 Mayıs mektuplarımızı zarfladık ki akşam film gösterimimizden önce kadınlarla paylaşabilelim. Kocaman neşeleriyle, sarmalarıyla, börekleriyle Cemre ve Açelya kamp alanımıza geldiler. Tam o esnada kadınlar da çadır alanımıza gelmeye isim yazdırmaya başladılar. Hatta Nevin, Cemre ve Açelya alana gelirken dakikalarca kapının orada onlarca kadının ismini deftere yazmıştı bile. Kamp alanında 1 Mayıs’a çağrı, film gösterimine davet ve tedarikçilerle yoğun bir telefon trafiği vardı. Nursel, Nar Kolektif ile organize ettiği Deprem Dayanışma konserinden gelen gelirler ile yerel bir tedarikçiden malzeme temin etmeye çalışıyordu, bu elbette hiç kolay bir iş değildi. Nar Kolektif’e emekleri için çok teşekkür ederiz. Bugün aynı zamanda ayrılık zamanıydı. Zelal ve Ceren’i hüzünlenerek uğurladık.
Sonrasında 1 Mayıs afişlerimizi Defne sokaklarına asmak ve 1 Mayıs mektuplarımızı kadınlara dağıtmak için ekiplere ayrıldık. Küçük bir kostik hazırlama beceriksizliğiyle Cemre ve Açelya ilk günden iş kazasına maruz kalmış oldu. (Siz siz olun, ev yapımı kostiklerinize olması gerekenden fazla lavabo açıcı koymayın.) Yağmur kokusu eşliğinde Defne sokaklarını Zelal’in harika kaleminden çıkan afişlerimizle renklendirdik. Defnelilerin kornaları, hal hatır sormaları ve yardımları bizi çok mutlu etti. Afiş asmak için bulamadığımız duvarlar, içi ev mi enkaz mı bilemediğimiz kapılar bize şehrin öncesini tanımasak da yıkımın gerçekliğini gösterdi. Hayatın durduğunu düşündüren sokaklarda bize sıcak gülümsemeleri ve kahve davetleriyle Defne’nin kadınları eşlik etti.
Bu sırada mektup dağıtan arkadaşlarımız da aynı deneyimleri yaşamışlar. Nevin ve Nursel görmüşler ki mektup dağıtımını temel ihtiyaç dağıtımı takip eder diye umuyormuş tüm kadınlar ve çocuklar. İhtiyaç dağıtımlarımızı bayram öncesi tamamladığımız ve depolarımızı erittiğimiz için bir süre dağıtım yapamayacağımızı açıklarken Defneli kadınların yardımların azalmadığına dair derdine ortak olduk. Afişlememiz ve mektup dağıtımımız bitince aşevi sırasına girip akşam yemeklerimizi aldık. İlk aşevinde sıra bize gelmeden yemek bitince ikinci aşevinden yemeklerimizi aldık ve kamp alanımızda hızlıca yedik. Şalvar Davası film gösterimimiz için heyecan ve telaşla Değirmen Cafe’ye geçtik ve kurulumumuzu yaptık. Film gösterimine beklediğimizden çok kadın geldi. Birçoğu da çocuklarını bırakamadıkları için çocuklarıyla geldiler. Gösterim sonrasında film hakkındaki sohbetimizle başlayan duygu yüklü bir atölye gerçekleştirdik. Kadınlar bir kutuya ortak dertlerini, bir kutuya kişisel dertlerini yazdılar ve bunları sesli okuyup hangi dertlerde buluştuğumuzu konuştuk.
Aşağıokçular mahallesinin kadınları politik söylemleri ve filme dair derin okumaları ile bize onlardan öğrenebileceğimiz bir alan açtılar. Tekrar buluşmak ve kadınların dayanışabileceği alanları büyütmek sözüyle etkinliğimizi bitirdik. Kamp alanımıza dönünce gün değerlendirmemizi ve özeleştirilerimizi paylaştık. Nöbet tutacak arkadaşlarımızın gece yemeği pişerken geri kalanımız çadırımıza yerleştik. Oldukça yağmurlu bir gece olacağa benziyor ve günümüz burada bitiyor.