Soruşturma açmanız boşuna! İranlı kadınlarla dayanışmaya ve bu topraklarda özgürlük için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Ne İranlı kadınlarla dayanışmak, ne Türkiye’de benzer baskılar altında yaşadığımızı söylemek, ne de özgürlük istemek suçtur. Son olarak başta kadınlar olmak üzere bütün herkesi İran’da molla rejimine karşı başlayan ayaklanmayla dayanışmaya ve eşitlik için, özgürlük için, laiklik için her yerde diktatörlere karşı direnmeye çağırıyoruz.

Soruşturma açmanız boşuna!  İranlı kadınlarla dayanışmaya ve bu topraklarda özgürlük için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Mahsa Amini İran’da 22 yaşında ahlak polisi de denilen İrşad devriyeleri tarafından darp edildikten sonra hastaneye kaldırılıp hayatını kaybetti. Mahsa Amini’n ölümünün ardından örtünme yasağına ve rejime tepkiler sürerken Türkiye’de de destek eylemleri devam ediyor.

22 Eylül günü Eskişehir’de Ulus Anıtı önünde “Geceyi aydınlatıyoruz” diyerek bir araya geldik. Eylemde, Mahsa Amini için molla rejimine karşı feminist laiklik vurgusuyla özgürlük için siyah bez yakarak saçlarımızı kesip ateşe attık. Eylemin ardından kadınlar polis tarafından aranarak “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu”ndan ifadeye çağrıldı.

Eskişehir Emniyeti’nin dayanışma eylemimize dair başlatmış olduğu soruşturmayı kabul etmiyoruz. “Ne İranlı kadınlarla dayanışmak, ne Türkiye’de de benzer baskılar altında yaşadığımızı söylemek, ne de özgürlük istemek suçtur.” direnmeye, dayanışmaya devam edeceğiz.

Açıklamamızın tamamı:

Soruşturma açmanız boşuna!

İranlı kadınlarla dayanışmaya ve bu topraklarda özgürlük için mücadele etmeye devam edeceğiz.

İranlı kadınlarla dayanışma eylemimiz Eskişehir Emniyeti ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından suç sayıldı! Bu bir şaka değil, hem de TCK 216/3 suçlamasıyla yani “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu” kapsamında. Gerçek durum şu ki; bu ülkede siyasi iktidar, kolluk ve yargı uzun süredir kadınlara karşı suç işliyor, suçluları koruyor. Eskişehir’de bu suçlara bir yenisi daha eklenmiş oldu. 22 Eylül Perşembe akşamı 19.30’da yaptığımız açıklama için Pazartesi 13.00’de 2 arkadaşımız ifadeye çağrıldı. Bu ne hız, bu ne görevini bilmezlik! Yargı ve kolluk mekanizmalarını bu kadar hızlı kadın katillerine, erkek şiddetine karşı kullansanız belki bugün birçok kadın aramızda, yaşıyor olacaktı.

Bugün arkadaşlarımız ifadelerini verdiler. Mahsa Amini’yi anmak için İranlı kadınlarla dayanışmak için, feminist laiklik için yapılan eylemin suç oluşturmadığını yinelediler. Günlerdir söylüyoruz. İran’daki faşizm bize hiç uzak değil diye. Maalesef bir örneğini de İranlı kadınlarla dayanışma eylemimize açılan soruşturmayla görmüş olduk. Ama merak etmeyin hesap sormak için beklemeyeceğiz. Kadın düşmanı bu rejime cevabımızı İranlı kadınların yaptığı gibi sokaklarda kadınların özgürlük için isyanıyla vereceğiz.

Bildiğiniz gibi İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ahlak polisi de denilen İrşad devriyeleri tarafından darp edildikten sonra hayatını kaybetmesi bütün ülkeye yayılan sokak isyanlarına neden oldu. İran’da “azadi” sloganlarıyla halk sokakta. Ve maalesef her gün yeni ölüm haberleri alıyoruz. Dinci – faşist İran rejiminin dayatmalarına karşı kadınların açtığı bayrak bütün toplumun elinde artık. Halk şeriat dayatmalarına boyun eğmiyor sokaklarda diktatörün yıkılması için mücadele ediyor.

Biz Türkiye’den, yaşadığımız topraklardan İranlı kadınların öfkesini ve acısını derinden hissediyoruz. Onların isyanını kendi isyanımız olarak görüyoruz. İran’da, Türkiye’de ve dünyanın her yerinde hakları için, özgürlüğü için, hayatları için direnen milyonlarca kadın benzer kadın düşmanlığı ve benzer rejimler karşısında direniyoruz. Bir kadın daha eksilmemek için mücadele ederken molla rejiminin saçının teli görünüyor diye kadınları katletmesine elbette sessiz kalmayacağız. Tıpkı Türkiye’de yaşamlarımıza yapılan gerici dayatmalara sessiz kalmadığımız gibi. Ve elbette İranlı kadınların kullandığı simgeleri eylemlerimizde kullanacağız. Çünkü o simgeler bugün İran’da ve dünyanın her yerinde özgürlük için yakılan ateşlerdir.

İranlı kadınlar 4 yıl önce zorla örtünmeye karşı beyaz bezleri bir bayrak gibi meydanlarda sallandırıyordu. Biz de “beyaz çarşambalar” adı verilen bu eylemleri Türkiye’nin dört bir yanına yaymış ve dayanışmamızı feminist laiklik sloganıyla kendi sokaklarımızdan kurmuştuk. Bugün İranlı kadınlar hayatlarına ve ülkenin üstüne örtülmeye çalışılan kara örtüleri ateşe veriyor. Siyah örtülerle kapatılamayacak gerçekler bütün İran’da yanan ateşlerle aydınlığa kavuşuyor. Kadın Savunma Ağı olarak İranlı kadınların siyah bezleri ateşe verme simgesel eylemini hem onlarla dayanışmak hem de Türkiye’de yaşadığımız gerici baskılara dikkat çekmek için #GeceyiAydınlatıyoruz sözüyle ülkenin dört bir yanına taşıdık. İran’da, Türkiye’de ve her yerde özgürlük için ateşler yakmaya devam edeceğiz.

Buraya kadar gördüğünüz gibi “halkı kin ve düşmanlığa sevk eden” herhangi bir şey yok. Dayanışma var, hayatlarımıza zorla dayatılanlara, haklarımızın gasp edilmesine, kadınların erkek şiddeti ya da erkek devlet şiddetiyle aramızdan alınmasına karşı mücadele var.

Bugün arkadaşlarımız ifadelerinde biz İran polisinin kurşun sıktığı kadınların tarafındayız dediler. Tüm bu baskılara rağmen İranlı kadınlarla dayanışmayı sürdüreceğiz dediler. Bizim tarafımız belli özgürlükleri için mücadele eden İranlı kadınlar. Peki, Eskişehir Emniyeti kimin yanında, molla rejiminin mi?

Gerçek durum şu ki; ülkemizde AKP-MHP iktidarının temsilcileri, tarikatlar, ırkçı ve kadın düşmanı oluşumlardan oluşan bir grup, toplumun belli kesimlerine karşı devlet olanaklarıyla, polis ve yargı koruması altında açıktan kin, nefret, hedef gösterme, hatta fiili saldırıya varan bir düşmanlığı örgütlemektedir. Bu ülke toprakları kadınlar ve LGBTİ+’lar için giderek daha güvensiz hale getirilmektedir. Siyasal iktidar kazanılmış haklarımızı gasp ederek, mahkemeleri suçlular için koruma kalkanına, hakkını arayanlar için bir sopaya çevirerek bu ortamı güçlendirmektedir. Bir suçlu arayacaklarsa kendilerine bakmalarını tavsiye ederiz.

Ne İranlı kadınlarla dayanışmak, ne Türkiye’de benzer baskılar altında yaşadığımızı söylemek, ne de özgürlük istemek suçtur. Kadınları erkek şiddetiyle, devlet şiddetiyle, diktatörlükle yönetmenin bir sınırı var. O sınırları İranlı kadınlar da bizler de uzun süredir zorluyoruz. Son olarak başta kadınlar olmak üzere bütün herkesi İran’da molla rejimine karşı başlayan ayaklanmayla dayanışmaya ve eşitlik için, özgürlük için, laiklik için her yerde diktatörlere karşı direnmeye çağırıyoruz.

Kadın Savunma Ağı

Yorumlar