Ben bir adamım. Şimdi toplumsal cinsiyetimle ilgili aptalca bir hata yaptığımı veya belki de sizi kandırmaya çalıştığımı düşünmüş olabilirsiniz, çünkü ilk ismim a harfiyle bitiyor, üç adet sutyenim var ve beş kez gebe kaldım ve tabii fark etmiş olabileceğiniz diğer şeyler, küçük detaylar. Fakat detayların önemi yok… Ben kadınların icat edilmesinden on yıllarca öncesine aidim.
22 Ocak 2018’de yitirdiğimiz Ursula K. Le Guin’i özlerken, yazarın ilk kez 1980’lerde kaleme aldığı ve 2004 tarihli Zihinde Bir Dalga Yazar, Okur ve Hayal Gücü Üzerine (Metis Yayınları) isimli derlemede “Kendimi Takdim Ederim” başlıklı giriş bölümünü, Maria Popova tarafından kaleme alınan Ursula K. Le Guin on Being a Man, A journey to where the semicolon meets the soul başlıklı makaleden kendi çevirimizle yayımlıyoruz.
Ben bir adamım. Şimdi toplumsal cinsiyetimle ilgili aptalca bir hata yaptığımı veya belki de sizi kandırmaya çalıştığımı düşünmüş olabilirsiniz, çünkü ilk ismim a harfiyle bitiyor, üç adet sutyenim var ve beş kez gebe kaldım ve tabii fark etmiş olabileceğiniz diğer şeyler, küçük detaylar. Fakat detayların önemi yok… Ben kadınların icat edilmesinden on yıllarca öncesine aidim. Yani, tabii bilgiççe bir doğrulukta ısrar edecek olursanız, kadınlar oldukça farklı bölgelerde çeşitli defalar icat edildiler, fakat mucitler bu ürünü nasıl satacaklarını bilmiyorlardı. Kullandıkları dağıtım teknikleri ilkeldi ve pazar araştırmaları sıfırdı ve elbette kavram başarılı olamadı. Arkasında bir deha bulunsa bile bir icadın kendi piyasasını bulması gerekir ve kadın fikri de uzun süreler boyunca herhangi bir sonuca ulaşmamış gibi görünüyor. Austen ve Brontë gibi modeller fazla karmaşıktı; insanlar Süfrajetlere gülüyorlardı ve Woolf da zamanının fazla ilerisindeydi.
Ben işte buyum. Ben genelleyici “he” zamiriyim, tıpkı “kürtaja ihtiyacı olan “he” kişisi başka bir eyalete gitmek zorunda”da veya “Yazar (he) kişisi işin içinden nasıl sıyrılacağını bilir” cümlelerinde olduğu gibi. Bu benim, yazar-him kişisi, ben bir adamım. Belki birinci sınıf bir adam değilim. Aslında, bir tür ikinci sınıf veya imitasyon adam, bir Adammış-gibi-Yapan olduğumu kesinlikle kabul etmeye hazırım. Bir “him” kişisi olarak, sahici bir adama göre ızgarada pişmiş Somon’un yanında mikrodalgada pişmiş balık kroket neyse, ben de işte oyum.
Kabul ediyorum, ben aslında çok kötü bir imitasyon veya ikame adamım, bunu da mermi cebi olan ordu fazlası son moda giysileri üstüme giymeye çalışıp, üstüne yastık kılıfı geçirmiş tavuk gibi göründüğümde görebilirsiniz. Ben yanlış biçimlendirilmişim. İnsanların yağsız olması gerekir. Fazla zayıf olamazsınız, herkes böyle söylüyor, özellikle de anoreksikler. İnsanların yağsız ve gergin olması gerekir, çünkü genelde adamlar böyledir, yağsız ve gergindirler veya birçok adam da en azından bir biçimde hayata böyle başlar ve hatta bazıları bu biçimde kalmaya bile devam eder. Adamlar insan, insanlar adamdır, bu da çok bilinen bir şeydir ve insanlar, gerçek insanlar, doğru türden insanlar, gergin olurlar. Ama ben insan olmak konusunda gerçekten berbat biriyim, çünkü hiç de gergin olmadığım gibi, gerçekten yağlı yerleri olan, bodurun tekiyim. Gergin değilim.
Bir silahım yok ve bir karım bile yok ve cümlelerim, içlerindeki bütün bu sözdizimleriyle birlikte uzama, uzama, uzama eğilimindeler. Ernest Hemingway sözdizimi yapmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Ya o noktalı virgüller. Ben bir sürü yarım-yamalak noktalı virgül kullanırım; işte şimdi bir tanesini kullandım; bu da noktalı virgülden sonraki noktalı virgül; işte “şimdi”den sonra bir tane daha.
Bir şey daha. Ernest Hemingway yaşlanmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Bunu yaptı da. Kendini vurdu. Kısa bir cümle. Hiçbir biçimde uzun bir cümle, bir ömür boyu ceza [cümlesi] değil. Ölüm cezaları [cümleleri] ise çok kısa ve çok, çok erkekçe olurlar. Ömür boyu cezaları [cümleleri] öyle değildir. Onlar, sözdizimleri ve tanımlayıcı tümcelerle ve kafa karıştırıcı atıflarla dolu ve yaşlanarak sürüp giderler. Bu da, adam olmakla neden olduğum karışıklığın gerçek kanıtını ortaya çıkartıyor: Ben genç bile değilim. Nihayet kadınları icat etmeye başladıklarında ben yaşlanmaya başladım. Bunu da iyi becerdim. Arsızca. Yaşlanmak için kendi kendime izin verdim ve bu konuda tek bir şey bile yapmadım, ne silahla ne de başka bir şeyle.
Seks, seyirlik bir spor olarak, diğer tüm seyirlik sporlardan, beysboldan bile daha sıkıcıdır. Eğer bir sporu yapmaktansa izlemem gerekirse, engel atlama sporunu tercih ederdim. Atlar gerçekten güzeldir. Onlara binen kişiler genelde şu nazi tipli kimselerdir, ama bütün naziler gibi onlar da sadece üstüne binmekte oldukları at kadar güçlü ve başarılıdırlar ve sonuçta engelden atlamaya veya engelin tam önünde durup naziyi tepesinin üstüne düşürmeye karar verecek olan da attır. Sadece genelde atlar böyle bir seçenekleri olduğunu hatırlamazlar. Atlar müthiş parlak değillerdir. Ama her ne olursa olsun, engel atlamayla seksin oldukça fazla ortak noktası var, gerçi engel atlamayı bir Amerikan televizyonunda ancak bir Kanada kanalını açarak izleyebilirsiniz ki bu seks için geçerli değildir. Bu seçeneği veri alırsak, her ne kadar genelde bir seçeneğim olduğunu unutuyor olsam da, ben elbette engel atlamayı seyredip seksi yapardım. Asla tersini değil. Fakat engel atlama için fazla yaşlıyım; seks içinse, kim bilir? Ben bilirim; siz bilmezsiniz.
İşte ben buyum, yaşlıyım, bunu yazdığımda altmış yaşımdaydım, Yeats’in dediği gibi, “altmış yaşında gülümseyen bir halk adamı”, ama o zamanlar, o adamdı. Bense şimdi yetmişi aştım. Bu tamamen benim kendi suçum. Onlar kadınları icat etmeden önce doğdum ve bütün bu on yıllar boyunca iyi bir adam olmak için öyle sıkı çalıştım ki genç kalmak konusunu tamamıyla unuttum ve bu yüzden genç kalmadım. Çekim kiplerim birbirine karıştı. Tam şu anda gencim ve sonra birden bire altmış oluvermişim ve belki de seksen, ya sonra?
Çok da bir şey yok.
Gerçek bir adamın bu konuda yapabileceği bir şeyler olması gerektiğini düşünüp duruyorum. Silahlar dışında, ama Olay Yağı’ndan daha etkili bir şey. Ama başaramadım. Hiçbir şey yapmadım. Genç kalmak konusunda kesinlikle başarısız oldum. Sonra geri dönüp bütün o yoğun çabalarıma bakıyorum, çünkü gerçekten çaba gösterdim, adam olmak için, iyi bir adam olmak için çok çaba gösterdim ve bu konuda nasıl başarısız olduğumu görüyorum. Ben en iyi ifadeyle kötü bir adamım. On kıllı sakalı ve noktalı virgülleriyle taklitçi bir sahtekâr ikinci sınıf him kişisi.
Bunun ne faydası oldu diye merak ediyorum. Bazen her şeyden öylece vazgeçebileceğimi düşünüyorum. Bazen seçeneğimi kullanabileceğimi, beş engelli kapının tam önünde durabileceğimi ve naziyi tepesinin üstüne düşürebileceğimi düşünüyorum. Adammışım gibi yapmak konusunda hiç iyi değilsem ve genç kalmak konusunda hiç iyi değilsem, yaşlı bir kadınmışım gibi davranmaya başlayabilirim. Henüz kimsenin yaşlı kadınları icat edip etmediğinden emin değilim; ama bu denemeye değer bir şey olabilir.
the marginalian sitesindeki orijinalinden Çiğdem Çidamlı tarafından Kadın Savunma Ağı sitesi için çevrilmiştir.
Yorumlar