25 Kasım’da kadınlar haykırdı: ”Eşitlikten, özgürlükten, hayatlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz!”

Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sokaktaydı

25 Kasım’da kadınlar haykırdı: ”Eşitlikten, özgürlükten, hayatlarımızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz!”

Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sokaktaydı

Birçok yerde yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında fiziksel mesafeye dikkat edilirken kadınlar, 6284 sayılı Şiddeti Önleme Yasası ve İstanbul Sözleşmesi acil uygulanmasına dikkat çekti. Pandemiyi fırsata çeviren iktidarın sermayeyi gözeten salgın tedbirlerinin yoksulluğu arttırdığını söyleyan kadınlar, “Eşitlikten, özgürlükten, geleceğimizden, mücadelemizden ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyerek caddeleri, meydanları doldurdu.

Ankara

Ankara Kadın Platformu’nun 25 Kasım eylemi polis tarafından engellendi. Polis, eylem için Çankaya Belediyesi önüne yürüyen kadınları İnkılap Sokak’ta durdurdu. Belediye önünde eyleme izin vermeyen polis, kadınları Sakarya Caddesi’ne yönlendirdi. Bunun üzerine kadınlar sloganlarla barikata yüklendi. Engele rağmen kadınlar iki ayrı noktada açıklamalarını yaptı.

Ne kadar engellerseniz engelleyin sokaklardan, meydanlarda vazgeçmeyeceğiz. Bugün burada yürüyüşümüz engellediniz ama bulunduğumuz her yeri eylem alanına çevirmeyi bildik ve basın açıklamamızı burada okuduk. Diğer tarafta arkadaşlarımız da sözümüzü haykırdılar” diyen kadınlar, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganıyla 25 Kasım eylemini sonlandırdı.

Adana

Adana Kadın Platformu’nun çağrısı ile Heykelli parktan Atatürk Parkı’na yürüyüş yapmak isteyen kadınlara polis izin vermedi. Heykelli Park’ta basın açıklamasını okuyan kadınlar şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını talep etti. Alkışlarla ses çıkarma eylemi yapan kadınlar, “6284 uygulansın”, “İstanbul Sözleşmesi uygulansın” diye haykırdı. Mirabel Kızkardeşlerin anıldığı eylemde Gülistan Doku’dan Duygu Delen’e kadar hayatını kaybeden kadınların akıbetleri soruldu. Atatürk Parkı’na yürüyüş yapmak isteyen kadınlar pandemi gerekçe gösterilerek izin verilmemesine ve kadına yönelik şiddeti, cinayetleri arttıran politikalara tepki gösterdi.

Platformu adına konuşan Sevil Aracı, her yer açıkken, hiç bir önlem alınmazken, COVİD-19 tedbirleri hiç bir yerde uygulanmazken yürüyüşlerinin engellenmesine tepki gösterdi.

Antalya

Antalya Kadın Platformu Attalos Meydanı’nda açıklama yaptı. “Yasaları uygulamadığınız için öldürülüyoruz” pankartının tutulduğu açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün uygulanması çağrısı yapıldı. Kadınlar, salgının fırsata çevrilerek kazanımlarının ellerinden alınmaya çalışıldığına dikkat çekildi.

Türkçe ve Kürtçe olarak yapılan açıklamada, ‘‘Sokaklardayız çünkü; pandemi fırsatçılığıyla kazanımlarımız yok edilmek isteniyor, sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiç bir önlem alınmıyor’’ denildi.

Artvin/Hopa

Hopa Parkı’nda bir araya gelen kadınlar, “Hayatlarımız ve Haklarımızdan vazgeçmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi uygulansın!” yazılı pankart açtı ve “Kadınlar birlikte güçlü”, “Kadın cinayetleri politiktir” sloganlarıyla Hopa Meydanı’na yürüdü.

Hopalı kadınlar adında açıklamayı okuyan Melike Arduç, şunları kaydetti:

İktidarın salgın ortamında kadınları, işçileri, çocukları, yaşlıları koruyacak önlemler almamasının ağır sonuçlarını yaşıyoruz. Kadınlarla erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyüdü. İlk işten çıkarılanlar Kadınlar oldu. Evden çalışanlarımız bitmeyen bir mesainin içine girdi. Çocuğu olanlarımız hem öğretmen, hem anne, hem bakıcı olmak zorunda kaldı. Artık her geçen günden daha fazla mücadelenin içinde olmalıyız.”

Melike, “Haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmayı, birlikte öğrenmeyi, birlikte güçlenmeyi istemeli, bunun yol ve yöntemlerini hep birlikte geliştirebilmeyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bursa

Bursa Kadın Platformu Formara Meydanı‘nda bir araya geldi. Platform adına yapılan onuşmada, “Tüm dünya 2020’de virüs nedeniyle zor zamanlar geçirdi, geçirmeye devam ediyor. Kadınlar için ise pandemi dönemi daha zor ve yıpratıcı oldu. Var olan eşitsizlikler daha da derinleşti. Ücretli bir işte çalışsın çalışmasın evdeki bakım emeği yükü kadınların omuzlarına yıkıldı.” denildi.

Bu yıl 353 kadının erkekler tarafından katledildiğini ifade edilirken, evde kal çağrılarının yapıldığı 11 Mart’tan itibaren 20 günde 21 kadın öldürüldüğünü ve evlerin kadınlar için güvenli bir yer olmadığını söyledi.

İstanbul Sözleşmesi’nin, AKP-MHP ittifakı, tarikat ve cemaatler tarafından hedef alındığını belirtilen açıklamada, “Emeğimizi, hayatımız ve geleceğimiz için bütün haklarımızı kazanana kadar, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” denildi.

Çanakkale

Çanakkale Kadın Platformu tarafından Mümtaz Pirinççiler Meydanı’na yapılan çağrının ardından kadınlar, iskeleye yürümek istedi. Polisin engellemesi üzerine kadınlar eylemini Mümtaz Pirinççiler Meydanı’nda yaptı. Pankartlar ve flamalarla alanda olan kadınlar eşit ve özgür bir yaşam için ses çıkardı. Yapılan basın açıklamasında; “Bir kişi daha eksilmemek için buradayız! Eşit ve özgür bir yaşam için haykırıyoruz” denildi.

Platform adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Yaşadığımız coğrafyada tarih boyunca etrafımızı kuşatan erkek şiddeti, AKP iktidarının kadın düşmanı politikaları pandemi sürecinde de artarak devam etti. Hiçbir koruma ve önlem planı yapılmadan evlerde şiddetle baş başa bırakıldık. Hem ücretli işi hem ev işlerini hem de çocuk bakımını üstümüze yıkıp makine gibi çalışmamızı istediler. Üniversiteleri kapatıp zaten niteliksiz olan eğitimi de özgürleşme alanımızı da elimizden aldılar. Bizler canımızın derdindeyken her boşlukta ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları çocuk istismarı yasasını yeniden gündem ettiler.

Cezasızlık politikalarıyla şiddet faillerine cesaret verilirken, salgın bahanesiyle geçirilen infaz yasasıyla failller salıverilerek ödüllendirilirken, mücadelemizin kazanımlarından olan İstanbul Sözleşmesine yönelik tüm saldırılara ve kadınları aile kurumunun içine hapsetmeye çalışan yasalara rağmen biz kadınlar direnmeye devam ediyoruz ve mücadelemizle sesimizi çoğaltıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından Rojava’ya, Arjantin’den İran’a, Hindistan’dan Polonya’ya, Suudi Arabistana kadar kadınlar; emekleri, bedenleri ve yaşamları için mücadele veriyor. Seslerimiz birbirine karışıp yükseliyor. İsyandayız!

Kadın düşmanlığına, homofobiye, transfobiye, çocuk istismarına, savaşa, doğanın talanına, tacize, tecavüze, kadın- erkek eşitsizliğine, her türlü ayrımcılığa, emek sömürüsüne, erkek-devlet şiddetine karşı, Pınar için, Emine için, Aleyna için, Sezay için, Nadira için, Gülistan için, İpek Er için ve erkek şiddeti ile katledilen tüm kadınların öfkesiyle bir aradayız! Bir kişi daha eksilmemek için buradayız! Eşit ve özgür bir yaşam için haykırıyoruz, biliyoruz sesimiz dünyanın dört bir yanında yankılanıyor!

Edirne

Trakya Üniversitesi Kadın Kolektifi’nden kadınlar Tahmis Meydanı’nda bir araya geldi. Bildiri dağıtarak yürüyüşe başlayan kadınlar Saraçlar Caddesi’ndeki PTT önünde açıklama gerçekleştirdi. “Kadın Üniversiteleri” istemediklerini haykıran kadınlar “Eşit, özgür, feminist üniversite” taleplerini dile getirdi.

“Yaşamımızı, haklarımızı, bedenimizi, emeğimizi kuşatmaya çalışan erkek-devlete ve şiddetine karşı hayatlarına sahip çıkan kadınlardan güç alıyoruz” diyen kadınlar, devamla şunları kaydetti:

Biz üniversiteli kadınları kendi ideal kalıplarına sokmak için yeni projeleri olan Kadın Üniversitelerini reddediyoruz. Şimdi bizim olanı almak için Feminist Üniversite demenin tam vakti diyoruz. Kadın Üniversiteleri başlı başına kadın düşmanı kurumlarken iktidarını kadın düşmanlığı ile besleyen AKP’nin bu adımının da kadınları toplumdan izole etmeye, kadını “ikincilleştirmeye” kendi kadın kadrolarını oluşturmaya yönelik bir hamlesi olduğunun farkındayız. Kadın üniversiteleri istemiyoruz. Kadın üniversiteleri değil Feminist Üniversite istiyoruz. Feminist mücadelemizin örgütlü gücüyle hayatın her alanını mora boyamaya koyuluyoruz. Kampüslerden sokaklara feminist isyanımızı yükseltiyoruz.

Eskişehir

Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, Üniversite Caddesi’nde Espark önünde toplandıktan sonra burada basın açıklaması gerçekleştirdi. Kadın Savunma Ağı’ndan kadınlarında yer aldığı eylemde, “Virüsten de şiddetten de ölmek istemiyoruz, dayanışma yaşatır” denildi.

Kadınlar yıl içerisinde 269 kadının erkekler tarafından katledildiğini vurguladıktan sonra, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması çağrısında bulundu. Kitle adına açıklamayı okuyan Ebru Özkan, “Genç kadınlar şiddetten kurtulmaya çalışıyor. Tıpkı Melek Aslan gibi. Şiddetten korunmak için koruma kararları aldırırken, geride kitapları kalıyor. Tıpkı Pınar Aslan, Zeynep Şenpınar gibi. Hepsi kendi ayakları üzerinde durmak, kendi kararlarını almak, eşitçe yaşamak istiyordu. Biz ölmek değil yaşamak istiyoruz” dedi.

Açıklamanın ardından Adalar Migros’a doğru yürüyüşe geçen kadınlar, erkek şiddetine, tacize ve tecavüze karşı sloganlar attı.

İstanbul

İstanbul’da 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadın örgütleri Kadıköy’de bulunan Beşiktaş İskelesi önünde kitlesel buluşma için toplandı. Birçok noktadan Beşiktaş İskelesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Hemen her sokakta polis engeliyle karşılaşan kadınlar, barikatları aşarak eylem alanına yürüdü.

“Eşitlikten, özgürlükten, geleceğimizden, mücadelemizde ve İstanbul Sözleşmesinde vazgeçmiyoruz” sloganlarıyla tüm engelleme girişimlerine rağmen Beşiktaş İskelesi önünde bir araya gelen kadınlar basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

Evden çalışma uygulamasıyla ve okulların açılmamasıyla birlikte hem ücretli işi hem ev işlerini hem de çocuk bakımını üstlenen, 7/24 çalışmaya hazır makineler olmamızı beklediler. Bizleri üniversiteleri kapatarak bilimsel eğitim hakkımızdan ve kamusal alanda eşit, özgür şekilde var olma imkanlarımızdan alıkoymaya çalıştılar. Gerici diyanet fetvalarıyla şiddeti, homofobiyi ve transfobiyi meşrulaştırmaya çalıştılar. Kamusal alanda erkekler, bekçiler ve polislerle üzerimizde ahlakçı denetim aygıtları kurmaya çalıştılar. Önümüze ısrarla sürdükleri yasa tasarılarıyla çocuk istismarını meşrulaştırmaya ve failleri aklamaya çalıştılar. Mega projelerle yaşam alanlarımızı yıkıma açarak, kamusal alanla ilişkimizi zayıflatmaya ve yoksulluğa itmeye çalıştılar. Kayyumlarla kadın kurumlarını ve merkezlerini kapatarak, eş başkanlığı hedef alarak onlarca yıllık mücadeleyle kazandıklarımızı gasp etmeye çalıştılar. Daimi savaş politikalarıyla erkek şiddetini pekiştirerek, üniformalı faillere yargılanmama güvencesi vererek, ceza uygulamayarak bizleri erkek-devlet şiddetine mahkum etmeye çalıştılar.

Kız kardeşlerimizin hesabını sormaya devam ettik, ediyoruz: Rabia Naz’a, Nadira Kadirova’ya, Gülistan Doku’ya, şüpheli kadın cinayetlerine ne oldu? İpek Er’in ölümüne neden olan tecavüzcü uzman çavuş Musa Orhan önce tutuklanıp sonra neden serbest bırakıldı? Yalnızca faillerin yargılanması için değil; aynı zamanda devletin sorumluluk alması için de bu soruları sormaktan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz!

Kazanımlarımızın, haklarımızın, yaşamlarımızın güvencesi biziz! İstanbul Sözleşmesinden çekilmeye nasıl izin vermediysek, gerçek anlamda uygulanmasını da mücadelemizle sağlayacağız. 6284 sayılı kanunun fiili olarak kolluk, yargı ve tüm yetkililerce uygulamama ısrarına karşı nasıl birbirimizi yalnız bırakmayıp haklarımızı savunuyorsak; her fırsatta kürtaj hakkımızın, nafaka hakkımızın tartışmaya açılmasına da öyle izin vermiyoruz. 2016’dan beri ısrarla cinsel istismarın meşrulaştırılması için yasalar çıkarılmasına nasıl izin vermediysek, bugün de erkek şiddeti ve kadın cinayeti faillerinin yargılanmadan salıverilmesine izin vermiyoruz!

İsteklerimiz, arzularımız, sınırlarımız, iradelerimiz, emeğimiz, bedenimiz, sesimiz, taleplerimiz, haklarımız, kazanımlarımız, yaşamlarımız ve mücadelemizle buradayız! Erkek, devlet şiddetinin yarattığı bu karanlığa karşı tüm renklerimizle, dayanışmamızın gücüyle, mücadelemizin rengiyle buradayız, birlikteyiz!

      

 İzmir

25 Kasım için Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi Halk Bank önünde bir araya gelen kadınlar Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüşün sonunda Türkçe ve Kürtçe basın açıklaması okundu ve metal işçileri ve bugün polis saldırısına uğrayan madenciler selamlandı.

Açıklamada, “Mülteci ve göçmen kadınlar, uğradıkları ayrımcılık bir yana, dil bilmedikleri için, yasal haklarını arayamadıkları için öldürülüyor. LGBTQ+ bireyleri cinsel yönelimleri yüzünden şiddet görüyor, öldürülüyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik işlenen tüm suçlarda her gün karşımıza çıkan adaletsiz yargı kararları bir diğerini aratır hale geliyor. Haksız tahrik indirimleri, iyi hal indirimleri hakim inisiyatifleri failleri cesaretlendiriyor. Kadın cinayetleri artıyor, şiddet vahşileşiyor, bu şiddeti önlemek için devlet nezdinde tek bir somut adım bile atılmıyor” denilerek, İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa ve nafaka hakkı tartışmalarının son bulması talep edildi.

Krizin ve pandeminin yükünü kadınların çektiği dile getirilen açıklamada, “Kadınlar ya krizin getirdiği artan işsizlik ve güvencesizlikle, aile içindeki şiddetten uzaklaşacak geçim kaynağı ve gelecek güvencesi olmadığı için erkek şiddetine mahkûm ediliyor ya da aynı işi yapmasına rağmen erkeklerden daha düşük ücret almaya, ucuz iş gücü olarak kayıt dışı güvencesiz, esnek çalışmaya zorlanıyor. Tüm bunlar yaşanırken kadınları daha çok işsizliğe, sigortasızlığa, kayıt dışı ve sendikasız çalışmaya ve ücretsiz izinlere mahkum eden istihdam paketleri açıklanıyor” ifadelerine yer verildi.

İzmir’de yaşanan depreme de değinilen açıklamada, “Birçoğu zaten işsiz olan kadınlar, çocuklarını bırakabilecekleri güvenli yerlerin olmaması ve açıklanan yardımların sadece evi yıkılan ve ağır hasarlı olanları kapsadığı için tüm kaygılarıyla beraber evlerine geri dönmek zorunda kaldı. Deprem mağduru İzmirlilerin tüm kayıplarını derhal karşılayın. Okulları, iş yerlerini ve devlet kurumlarına ait binaları denetleyin. Biz biliyoruz ki deprem öldürmüyor sizin kar hırsınız öldürüyor. Tıpkı depremde yıkılan binalar gibi AKP’nin iktidar, sermayenin kar hırsı yüzünden ülke, tepemize çöken bir enkaz yığını. Biz kadınlar bu enkazı kaldırıp, yerine eşit, özgür, insanca yaşayacağımız bir dünya kuracağız” denildi.

“Biz kadınlar bugün olduğu gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Buradan tüm İzmirli kadınları mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” denilerek talepler sıralandı.

Açıklama sonrası kısa bir konuşma yapan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Musa Orhan konusunu da hatırlatarak pandemide kadına yönelik şiddetin arttığına değindi. Kemalbay “Eşit bir yaşamı birlikte kuracağız” dedi. Eylem, Tiyatro Sardunya ve İzmirli müzisyen kadınların şarkılarıyla sona erdi.

 

Kocaeli

İzmit İnsan Hakları Parkı’nda bir araya gelen kadınlar, “Kadınlar sokağa özgürleşmeye”, “Kadın cinayetleri politiktir” ve “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları attı. Eylemde konuşan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, “Ülkemizi yöneten erkekçi zihniyet nefret ve savaş politikalarıyla ülkemizi yaşanmaz hale getiriyorlar. Bugün bu meydanlarda toplanan kadınların emeğiyle bu zihniyeti yok edeceğiz” dedi.

Platform adına yapılan açıklamada, Mirabel Kardeşler’in yükselttiği mücadelenin ışığını büyüttüklerini belirterek şunları kaydetti:

“Tüm dünyada ve Türkiye’de COVID-19 salgını nedeniyle eve kapanma dahil, hayatı alt üst eden ciddi bir krizin içerisinde yaşıyoruz. Kadınlar bu krizin de en yüksek bedel ödeyenleri arasında; kadın yoksulluğu, kronik kadın işsizliği, hayatın her alanında artan kadına karşı şiddet… Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü ülkemizde 2021 bütçesini tartışıyoruz ama kadına karşı şiddeti önlemeye yönelik herhangi bir iktidar politikası ve buna ayrılmış bir bütçe göremiyoruz.”

Hayatlarına sahip çıkan kadınlardan güç aldıklarını vurgulanan açıklamada, “Nevin Yıldırım’ın Hülya Halaçkay’ın sesini meydanlara taşıyoruz. Erkek adalet değil, gerçek adalet talebimizden; kadın düşmanı devlet politikalarına karşı mücadelemizden; erkek-yargı-devlet işbirliğini açığa çıkarmadaki ısrarımızdan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz” denildi.

Hatay

Kadınlar, Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla Köprübaşı’nda bir araya geldi.

Pandemi koşullarında mor maskeleriyle alanları dolduran kadınlar, sık sık “Yaşasın kadın dayanışması”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” sloganları attı.

Yapılan açıklamada, pandemi fırsatçılığıyla kazanımlarının yok edilmek istendiğini, buna izin vermeyeceklerini, hayatlarından ve haklarından asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

“İlimizde Artan kadına yönelik şiddet ve cinayetler kadın mücadelesinin gerçekliğini ve ortak mücadele hattının önemini bir kez daha göstermiştir. Kadına yönelik şiddeti durdurmak için neler yapılabileceği üzerine fikirlerinizi sunmak ve yerel yönetimlerin toplumsal cinsiyet eşitliği için yapmadı gerekenleri hatırlatmak ve harekete geçirmek için 2019 Ağustos ayından beri büyükşehir belediyesinden talep ettiğiniz görüşme hala gerçekleşmiş değildir. Büyükşehir Belediyesi’ne soruyoruz: Bizimle görüşmek için daha kaç kadının öldürülmesini bekliyorsunuz?”

Açıklama yaşamın her alanında kadın mücadelesini büyütme çağrısı yapılarak sonlandırdı.

Mersin

Mersin Kadın Platformu’nun çağrısıyla Forum durağı meydanında buluşan kadınlar, erkek şiddetine, kadın cinayetlerine karşı ses çıkardı. Alana, erkek şiddeti sonucu katledilen kadınların isimlerini hatırlatmak için ayakkabılar bırakıldı. Katledilen kadınların isimleri tek tek okunarak İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmadığı hatırlatıldı.

Platform adına okunan açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Bu yıl 25 Kasım’ı pandemi koşullarında karşıladık. Pandemi tüm dünyayı etkisi altında bırakırken, kadınlar bir yandan da erkek şiddeti ve derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ediyor. Af yasası ile faillerin kadınların hanelerine gönderilmesi, şiddet önleme mekanizmalarına ulaşmamızdaki güçlükler ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılarla birlikte kapandığımız evler adeta suç mahalline dönüşüyor. Kendi evimizde en yakınımızdaki erkekler tarafından şiddete uğruyor, öldürülüyoruz. Tüm dünyada bu yıl milyonlarca kadın şiddete maruz kaldı. COVID-19’un en ağır etkilerinden birisi erkek şiddetinin artması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi oldu. 6284’ün uygulanmaması, kadınların karakollardan geri gönderilmesi ve şiddet failleri erkeklerin cezalandırılmamasının sonucunu en ağır biçimde yaşıyoruz, her güne yeni bir cinayet haberi ile uyanıyoruz. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz! Yaşamak İstiyoruz.”

Samsun

Samsun Kadın Dayanışması polisin tüm engellemelerine rağmen yürüyüş yaptı. Çiftlik Şehir Kulübü önünde toplanan kadınlar, sloganlarla Akbank önüne yürüdü.

Eylemde yapılan açıklamada, AKP-MHP iktidarının kadın bedeni, kimliği ve emek sömürüsü üzerinden kendini var etmeye çalışarak, şiddet ve sömürü politikalarını dizayn ettiği söylendi.

Tüm olanaklarını şiddeti önlemek için seferber etmesi gereken devletin, kazanılmış haklara göz diktiğini ifade eden kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları hatırlatarak şunları kaydetti:

Kadın dayanışmasının gücüne olan inancımızla; direnen kadınların olduğu her yerde bir araya gelmek, saldırılar ile karşı karşıya olduğumuz her yerde sözümüzü-eylemimizi örgütlemek ve ortak kadın mücadelesini her alanda büyütmek kararlığındayız. Umudu nereden mi alıyoruz? Elbette ki mücadelemizden, birlikteliğimizden, ısrarımızdan ve Kadın özgürlük çizgimizin haklılığından… Patriarkaya-faşizme karşı biat etmeyen, haklarından da hayatlarından da vazgeçmeyen Kadınlar olarak Kadın dayanışmasını ve mücadelesini büyüten bir perspektifle ve Kadın özgürlük mücadelesinden aldığımız tarihsel mirasla, evde, okulda, cezaevinde, işyerinde mücadelemizi büyüterek kazanacağımızı biliyor ve vazgeçmiyoruz.

 

Trabzon

Trabzon Demokratik Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Atatürk Alanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada; “Birbirimizi eşit, özgür, hayatta istiyoruz” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Kadına şiddete hayır”, “Cinayete dur de”, “Şiddete karşı sosyal güvence”, “Eşit temsil hakkı istiyoruz” dövizleri taşındı.

Eylemde okunan açıklamada İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanması çağrısı yapıldı.

Yorumlar