Patriyarka virüsten daha tehlikeli: Pandemide iktidarlar kadınlar için ne yaptı? – Pınar, Gülçin

Ev içi şiddet vakaları yüzde 38,2 oranında arttı. Kadına yönelik şiddet olaylarında kadınların başvuru yolları tıkandı. Şiddete uğrayan kadınlar “Alo 183”hattına ulaşamadı, Şiddet Önleme Merkezleri ile kolluk merkezlerinde başvuru alımlarında sorunlar yaşandı, 6284 uygulanamaz hale getirildi. Çıkartılan İnfaz Yasasıyla kadına ve çocuğa karşı suç işlemiş bir çok fail tahliye edildi. Tecavüzü aklama yasası yeniden gündeme getirildi.

Patriyarka virüsten daha tehlikeli: Pandemide iktidarlar kadınlar için ne yaptı? – Pınar, Gülçin

Pandemide Kadın Kadına Tartışma sunuşlarımızı yayınlamaya devam ediyoruz. Tartışmamızın ilk başlığı pandemi öncesi yaşadığımız koşulları tartıştığımız Normaliniz Batsın! başlığıydı.

Tartışmamızın ikinci başlığı ise “Patriyarka Virüsten Daha Tehlikeli!”  28 Mayıs günü yaptığımız bu tartışmanın sunuşlarını paylaşmaya başlıyoruz. Önce ilk sunuşumuz:

Patriyarka Virüsten Daha Tehlikeli! (28 Mayıs Perşembe)

Pandemide iktidarlar kadınlar için ne yaptı? (Pınar Çelik Arpacı- Gülçin Polat)

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetten korunmak için kadınların gereksinim duyduğu hukuki ve sosyal desteğin yetersizliği pandemi sürecinde kadına yönelik şiddeti artırdı. Şiddet vakalarındaki artışı tüm dünyada gördük.

Yaşanılan şiddet değişik biçimlerde görüldü. Bunlar: Ev içi şiddet, sağlık çalışanlarına karşı şiddet, cinsel taciz, Doğu Asyalı görünümlü kadınlara yönelik cinselleştirilmiş şiddet, sokakta çalışan seks işçileri ve göçmen ev işçileri dâhil olmak üzere korunmasız kadın işçilerin suiistimal edilmesi, tutuklu/hükümlü kadın mahpuslara devlet görevlileri tarafından uygulanan cinsel istismar ve şiddet.

 

Pandemiler birçok yolla kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete neden oluyor. Ekonomik güvencesizlik, karantina-sosyal izolasyon, kargaşa ortamları, değişen demografik yapı nedeniyle sömürü ilişkilerine maruz kalmak, sağlık hizmetlerine erişememek, bunlardan bazıları

Pandemi sürecinde ülkemizde ve dünyada hükümetler olağanüstü halden yararlanarak, kişisel güvenliği ve gizliliği etkileyen, özgürlükleri tehdit eden yasa ve politikaları benimsedi. Türkiye, Güney Kore, İsrail, İtalya ve Ekvador’da, cep telefonu konum verilerinin izlenmesi, kredi kartıyla yapılan alışveriş görüntülerinin denetlenmesi temel hak ve özgürlükler aleyhine uygulamalar olarak gösterilebilir.

Yine bu dönemde sağcı ve muhafazakâr iktidarlar pandemi bahanesi ile kadın hakları alanındaki kazanımlara yönelik saldırgan politikalar izlediler.

Türkiye

İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerine göre ev içi şiddet vakaları yüzde 38,2 oranında arttı. İstanbul’da, 2019 yılı Mart ayında 1804 ev içi şiddet olayı yaşanırken 2020 yılı Mart ayında yaşanan 2493 ev içi şiddet vakası kayıtlara geçti.

2020 yılı Mart ayında 29 kadın cinayeti işlendi. Bu cinayetlerin 18’inde kadınlar evde eş, baba, sevgili ve kardeşler tarafından öldürüldü.

Kadına yönelik şiddet olaylarında kadınların başvuru yolları salgın sebebiyle tıkandı. Şiddete uğrayan kadınlar “Alo 183”hattına ulaşamadı, Şiddet Önleme Merkezleri (ŞÖNİM) ile kolluk merkezlerinde başvuru alımlarında sorunlar yaşandı.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 30.03.2020 tarihli ‘Covid-19 Kapsamında İlave Tedbirler’ başlıklı yazısında “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen TEDBİR KARARLARININ YÜKÜMLÜLERİN KORONAVİRÜS KAPSAMINDA SAĞLIĞINI TEHDİT ETMEYECEK ŞEKİLDE değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiştir”ibaresiyle birlikte şiddete uğramış kadınların lehine koruma kararı çıkarılması zorlaştırıldı; kadınları koruyan 6284 sayılı kanun uygulanamaz hale getirildi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Cuma hutbesinde LGBT-İ’leri ve evlilik dışı ilişkileri hedef alarak salgına gerekçe olarak bu yaşam tarzını gösterdi.

Yine bu dönemde çoktan beri planlanan ama Covid-19 bahanesi ile tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumları bahane edilerek af niteliğinde bir İnfaz Yasası çıkarıldı. Bu yasa yüzünden kadına ve çocuğa karşı suç işlemiş bir çok fail tahliye edildi.

9 yaşındaki Ceylan Aslan İnfaz Yasası ile salınan şiddet faili babası tarafından öldürüldü.

Salgın sürecinde kadın örgütleri kısıtlı hareket alanlarına rağmen etkili bir karşı koyuş içinde oldular. Kadın örgütleri hazırladıkları raporları kamuoyuna açıklayarak siyasi iktidara şiddetle mücadele acil eylem planı açıklaması yolunda baskı kurdu. Kadın örgütleri özellikle sosyal medya üzerinden kadına yönelik şiddeti, cinsel istismarı gündem yaptı. Yine İnfaz Yasası kapsamına çocuğa cinsel istismar uygulayanları af kapsamına sokma manevraları kadın hareketinin muhalefeti sayesinde başarısız oldu.

20 Mayıs 2020 de Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Eskişehir, Muğla, Bodrum, Antakya ve Didim’de sokağa çıkan kadınlar, AKP’nin çocuk istismarı faillerine yönelik af  tasarısına asla izin vermeyeceklerini belirterek “İstismarı aklama, İstanbul Sözleşmesi’ni uygula!” diyerek sokağa çıktılar.

Dünyada durum

Önce bazı kısmi olumlu örneklerden söz edelim. GREVIO Başkanı Marceline Naudi, İstanbul Sözleşmesi’nin taraflarını “Hareket kısıtlamaları, istismarcılara birlikte yaşadıkları kadın ve kızlar üzerinde ek güç ve kontrol sağlıyor” diyerek salgını sırasında standartlarını korumaya çağırdı.

Fransa’da İçişleri bakanlığı pandemi döneminde ev içi şiddetin yüzde 30 oranında arttığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı, şiddet mağdurlarının karakola gitmeden en yakın eczanelerden bildirimde bulunabilmesini sağladı, boşalan otel odalarının bir kısmının şiddet mağdurlarına açılacağını duyurdu. Fransa hükümeti ayrıca şiddet mağdurları için otellere toplam 20 bin geceye kadar konaklama ücreti ödeyeceğini ve alışveriş merkezlerinde 20 destek merkezi kurulduğunu duyurdu.

Almanya aile bakanı süpermarketlerde ev içi şiddete karşı sticker kampanyası başlatıyor.

Kanada Başbakanı kadın sığınma evleri, cinsel saldırı merkezleri ve çocuk barınakları için toplam 50 milyon dolarlık destek paketi açıkladı.

Avustralya’da ev içi ve cinsel şiddet mağdurları için 92 milyon dolarlık bir paket açıklandı.

İtalya İçişleri Bakanı korona virüs tedbirleri süresince ev içi şiddet şikayetlerinde yüzde 20 oranında düşüş yaşandığı, ancak bu düşüşün şiddetin azalmasından değil, şiddete maruz kalan kadınların kapalı kaldıkları ev ortamında şikâyette bulunma imkânının kısıtlanmasından kaynaklandığı gerekçesiyle bir cep telefonu uygulamasını devreye soktu.

İspanya’da kadınların eczanelerde görevlilerden “Maske 19” talep etmesi durumunda eczane çalışanları polise gizli bir şekilde ev içi şiddet vakası bildiriminde bulundu.

Nijeryalı 283 kadın örgütü sokağa çıkma yasağı süreçlerindeki cinsel şiddet ve cinsiyete dayalı şiddet vakalarına hazırlıklı olması için hükümeti uyaran bir metin yayımladı.

Şili Kadın Bakanlığı, karantina sırasında şiddete maruz kalan kadınları korumaya çalışan bir Acil Durum Planı yayınladı.

Uruguay hükümeti aile içi şiddet konusunda yardım hatlarını güçlendirdi.

Arjantin hükümeti şiddete karşı mevcut acil yardım hattını güçlendirdi.

Meksika’da, bazı STK’lar “kadınlar için destek ağları oluşturma” ve bunun yanı sıra önlemek, kontrol etmek ve en aza indirmek için sektörler arası bir acil durum planı çağrısında bulundu. Günde 10 kadının öldürüldüğü ülkede bir acil çağrı hattı mevcut.

Peru’da, herhangi bir şiddet belirtisi gözlemleyen tüm aile üyelerine, destek ve rehberlik istemek için acil durum hattını arama çağrısı yapıldı.

Fakat olumsuz örnekler daha çok.

Macaristan hükümetinin kadınlara ve lgbti+lara yönelik saldırıları pandemide tırmandı

Macaristan Parlamentosu 2014 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesini 6 Mayıs tarihinde “yıkıcı cinsiyet ideolojilerini” ve “yasa dışı göçü” desteklediğini gerekçesi ile onaylanmadı; ardından “doğum cinsiyetinin değiştirilmesini” yasakladı.

Kolombiya’da kadın hakları savunucuları pandemi sürecinde kadınlara fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddetin arttığını belirttiler.

Japonya’da ‘korona-boşanması’ etiketiyle yoğun paylaşımlar yapıldı. Bir şirket ‘korona virüs boşanmasından’ kaçınmak isteyen çiftlere geçici süreyle ayrı daire kiralamaya başladı.

Rusya’da istismara uğramış kadınlara danışmanlık sunan birkaç sığınma evi ve toplum merkezi pandemi sürecinde kapanmak zorunda kaldı. Rusya’daki kadın hakları aktivistleri, ekonomik durgunluğun geleneksel olarak ev içi şiddetin artmasına neden olduğunu söylüyor.

Kürtaj hakkı

COVID-19’un sebep olduğu küresel sağlık krizinin kadınlara etkisi oldukça büyük oldu. Sağlık kuruluşlarının öncelikli olarak korona vakalarıyla ilgilendiği bu dönemde kadınların kürtaja erişim hakları ya engellendi ya kısıtlandı.

Polonya da “Stop Abortion” (Kürtajı Durdur) yasa tasarısı sağlıklı gelişimin durması durumunda bile kürtajı yasaklamayı, engelli kadınların kürtaj haklarını kısıtlamayı hedefliyordu. 15-16 Nisan 2020’de gerçekleşmesi planlanan yasa tasarısı görüşmeleri şimdilik ertelendi.

ABD’de; Teksas, Ohio, Alabama ve Arkansas eyaletleri, COVID-19’u bahane ederek kürtaj uygulamasını askıya aldı.

Lübnan, kadınlar balkonlardan şiddete karşı mücadele pankartları asıyor

İtalya’da kürtaj yaklaşık 40 yıldır yasal ancak kürtaj yaptırmak şu an oldukça zorlaştı. Pandemi sürecinde devlet hastaneleri kürtaj servislerini de kapatarak COVID-19 hastanesine dönüştürüldü. Bu hastaneler, doktorun yönlendirmesiyle evde rahatça uygulanabilecek bir yöntem olan medikal kürtajı ise kürtajın kesinlikle hastanelerde yapılması gerektiği gerekçesiyle reddetti.

İngiltere; evde medikal kürtaja karşı olan ülkelerden biri. Geçtiğimiz haftalarda Sağlık Bakanlığı medikal kürtaj yönteminin salgın süresince geçici olarak evde uygulanabileceğini duyurdu. Ancak duyurudan birkaç saat sonrasında yapılan açıklamayla önceki duyurunun yanlışlıkla paylaşıldığı ve kürtaj uygulamasında herhangi bir değişiklik yapılmadığı belirtildi.

Fransa: Yedi haftalık medikal kürtaj süresi dokuz haftaya genişletildi.

Arjantin’de, salgının kürtaj hakları bakımından en önemli etkisi kürtajın suç kapsamından çıkarılmasına ilişkin sunulmaya hazırlanan yasa tasarısını geciktirmesi oldu. Arjantin’de feministler kürtajı suç kapsamından çıkarmaya çok yaklaşmışlardı. Şu anda meclisteki görüşmeler ertelendi ancak Arjantinli kadınların yıllardır sürdürdüğü mücadelenin sonucu olarak salgından sonra tasarının görüşülmesi ve kabul edilmesi bekleniyor.

Türkiye’deki yasalara baktığımızda, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile doğum kontrol ve kürtaj hakları güvence altına alınmış durumda. Yasaya göre kadınlar istenmeyen gebeliği sonlandırmak için gebeliklerinin 10. haftasının sonuna kadar herhangi bir sağlık sorunları olmasa da kürtaj yaptırma hakkına sahipler. Ancak uygulamada medikal kürtaj için kullanılacak ilaçlar yasaklanmış durumda ve ulaşılamıyor. Kadınlar için tek yol olan cerrahi kürtaja erişim de fiili olarak kısıtlı.

Göçmen kadınların durumu

Kadınlar virüsten daha tehlikeli bir şiddet ortamı içine hapsedilirken, bu şiddeti mülteci kadınlar daha fazla yaşıyor. Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği, mülteci ve göçmenlerin hiçbir belediyeden destek alamadığını söylüyor. Göçmenler arasında çocuklu yalnız kadınların oranı çok fazla ve bu kadınlara yönelik destek mekanizmaları yok denecek kadar az. Gıda desteği, ekonomik destek devlet tarafından sağlanmazken salgından daha büyük tehlike açlık olarak görünüyor.

Pandemi sürecinde tüm kadınların yaşadığı ev içi iş yükünün artmasının yanında göçmen kadınlar ayrıca sağlık, gıdaya ulaşmada sorun ve ekonomik güçsüzlüğü daha fazla yaşıyorlar.

Yine bu dönemde İrlanda ve Portekiz kayıt dışı göçmenlik statüsünü ortadan kaldıran yasalar çıkarttı.

Hem Türkiye’de hem dünyada pandemi sürecinde iktidarların eğilimlerinin ve kadın hareketinin bu süreçteki tepkilerinin fotoğrafını çekmeye çalıştık bu sunumda. Yaşanan bu 2,5 aylık sürecin kadın hareketi için yarattığı mücadele alanlarını düşünmemiz önemli. Bunları tartışma odalarında değerlendirebiliriz.

Tüm sunuşlar: Pandemide Kadın Kadına Tartışma  

Yorumlar