Normal, sıradan bir ağacım ben. Toprağımda, öz yurdumda ağırlaştırılmış müebbete belki de idama mahkum sıradan bir ağacım ben.
Normal, sıradan bir ağacım ben.
Yapraklarım yeşilden daha yeşildi önceleri.
Köklerim toprağa öylesine bağlı.
Şimdi yaşlandım.
Ha yıkıldım ha yıkılacağım.
Yıkılmasam bile yakın zamanda yıkarlar orası kesin.
Kesin demişken, “Kesin!” emri geldi mi de durmaz zaten kimse, keserler kökten.
Tozum bile kalmaz.
Ne diyorduk.
Sıradan bir ağacım binlercesi gibi.
Şehrin orta yerinde binlerce betonun arasında kaybolmuş, dikilişine ve yıkılışına şahit olmuş sıradan bir ağaç.
Bol güvenlikli, ultra lüks, boğaz manzaralı beton mezarlıkların içine hapsolmuş nice insanın ölü suretlerine hayat vermeye çabalamış bir ağacım.
Göremediler.
Varlığım nefesti benim oysa.
Anlayamadılar.
Gövdem ana kucağı kadar şefkatli, dallarım kuşlara yuvaydı.
Bilemediler.
Beni yıkanların, yakanların evlatları gövdeme sarılıp gölgemde soluklanacaklar,
Aşklarının baş harflerini gövdeme kazıyacaklardı ve ben canım yansa da ses etmeyecektim belki.
Kim bilir?
Onlar bilemediler.
Sıradan bir ağacım ben binlercesi gibi.
Yapraklarım yeşilden daha yeşildi önceleri.
Şimdilerde ha yıkıldım ha yıkılacağım.
Yıkılmasam da yakın zamanda yıkarlar.
Kesin.
Şehrine ihanet edenlerin arasında hapsolmuşum ben.
Toprağımda, öz yurdumda ağırlaştırılmış müebbete belki de idama mahkum sıradan bir ağacım ben.
Kim bilir?
Dilan Kılıç
Yorumlar