COVID-19’un faturası kadınlara kesiliyor – Aysun Gençtanır

Yaşamlarımıza kastederek ve emeğimizi sömürürek çarkları döndüreceklere karşı planlarımızı hazırlamanın, mücadelemizin uçlarını çıkararak harekete geçmenin, işsizliğe ve yoksulluğa karşı birbirimizi savunmanın vakti geldi de geçiyor

COVID-19’un faturası kadınlara kesiliyor – Aysun Gençtanır

COVID-19 pandemisi zaten varolan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdi. AKP’nin bir türlü tüm halkın sağlığını korumak için almadığı önlemler salgının sınıfsal yüzünü ortaya çıkardığı kadar cinsiyetini de açığa çıkardı. Sağlık emekçilerinin, gıda işçilerinin, belediye çalışanlarının, çiftçilerin, mevsimlik tarım işçilerinin, mağaza, market, depo, kargo işçilerinin kadın yarısı her işkolunda cinsiyetçiliğe ve şiddete maruz kalıyor ve artan ev işleri ile çifte mesai ise görünmeden devam ediyor.

“Normalleşme” sürecinin açıklandığı bu günlerde cinsiyetli bir salgın yönetiminde kadınlar için normalleşme ne kadar mümkün olacak birlikte bakalım.

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı verilere göre sağlık sektöründe çalışanların yüzde 70’i kadın ve dünyada çocuk, hasta ve yaşlı bakımının yüzde 75’ni de kadınlar yapıyor. Sağlık, perakende, gıda, tarım, bakım ve temizlik işleri gibi hayatın devamını sağlayan tüm ücretli, ücretsiz işlerde kadınlar var. Marketler açık ve artan iş yoğunluğuna karşı istihdamı artırmak yerine, patronlar “çok iş, az insan” mantığıyla işçileri çalıştırmaya devam ediyor. Kısacası kadınlar salgın hastalığın en ön cephesinde yer alıyor.

COVID-19 pandemisinin ardından kadınları işsizlik ve yoksulluk bekliyor

Koronavirüs (COVID-19) ücretli kadın emeğinin yoğun yaşandığı hizmet sektöründe önemli oranda bir daralma yarattı. Kadın istihdamının yüzde 56,6’sının yoğunlaştığı hizmet sektöründeki bu daralma doğal olarak önce kadınları etkiledi. Kapanan mağazalar ile birçok kadın zorunlu olarak ücretsiz izne ayrıldı. Mağazaların açıldığında ise istihdamın nasıl olacağı bilinmiyor.

Dünya nüfusunun en az yüzde 8’nin pandemi sonrası ve sırasında yoksulluğa itilebileceği söyleniyor. Güvencesiz ve esnek çalışma koşullarında çalışanlar ise yoksulluğu en derinden hissedecekler. 2018 yılında yayınlanan KEİG (Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi) raporunda insan onuruna yakışır şekilde yaşamaya imkân verecek çalışma koşullarına ve gelir düzeyine, sosyal koruma ve haklara sahip olmayan iş-yaşam dengesinin kurulmasının mümkün olmadığı, meslek ve beceri tanımı bulunmayan, sendikal katılımın yasal ya da politik olarak engellendiği, güvencesiz ve geleceksiz işlerde çoğunlukla kadınların istihdam edildiği ifade ediliyor. İstihdamda yer alan kadınların yüzde 42’si kayıt dışı işlerde çalışıyor. İkincil çalışan olarak görülen, güvencesiz çalıştırılan ve asgari ücrete dahi erişemeyen kadınları büyük bir yoksulluk süreci bekliyor.

Türkiye’de emek gücüne erkek nüfusunun yüzde 72,7’si katılabilirken, kadın nüfusunun yalnızca yüzde 34,2’si katılmaktadır. Yaklaşık 20 milyon kadın ücretli emek gücünün dışında kalmaktadır. Kadınların emek gücüne katılımları; küçük çocuk sahibi olmalarına veya evlerinde bakıma ihtiyacı olan diğer kişilerin olmasına, ev işleriyle meşgul olma oranlarına göre değişiklik gösteriyor. COVID-19 pandemisi öncesi elimizde olan bu veriler bile salgın sonrası kadınları bekleyen işsizliği açığa çıkarmaktadır.

İşsizlik oranı 2020 yılı ocak ayı verilerine göre kadınlarda yüzde 16,3 iken erkeklerde yüzde 12,6 düzeyinde. Ve hala sektör etkilerine bağlı olarak kadınlar erkeklere göre daha fazla iş kaybına uğruyor.

DİSK-AR Nisan 2020 İşsizlik ve İstihdam Görünümü Raporu’na göre kentsel genç kadın işsizliği yüzde 32’ye dayandı. Gündelik çalışan ev emekçisi 1 milyon kadın ise bu süreçte işsiz kaldı.

Tekstil sektöründeki durum ise; uluslararası hazır giyim şirketleri siparişlerini kestikleri için bunlara üretim yapan tedarikçi fabrikalar kapanmış ya da üretimlerini durdurdu. Çoğunlukla kadınların çalıştığı bu iş kolunda birçok kadın işten çıkarıldı.

Konaklama ve yiyecek zincirleri, perakende, ticaret, tekstil, hazır giyim sektörlerinde 190 bini kayıt dışı olmak üzere 700 bin civarında kadının işini kaybedeceği öngörülüyor.

Cinsiyetçi iş bölümü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile COVID-19’un faturası kadınlara kesiliyor. Bu tablo bize pandemi sonrası ise çarkların nasıl döneceğini bir kez daha gösteriyor. Yaşamlarımıza kastederek ve emeğimizi sömürürek çarkları döndüreceklere karşı planlarımızı hazırlamanın, mücadelemizin uçlarını çıkararak harekete geçmenin, işsizliğe ve yoksulluğa karşı birbirimizi savunmanın vakti geldi de geçiyor.

 

 

 

 

Yorumlar