Bask Ülkesi Feminist Hareketi tarafından Covid-19 ve bakım emeği krizi bağlamında yapılan çağrıyı Kadın Savunma Ağı için Elif Yenigün çevirdi.
Bask Ülkesi Feminist Hareketi tarafından Covid-19 ve bakım emeği krizi bağlamında yapılan çağrıyı Kadın Savunma Ağı için Elif Yenigün çevirdi.
Maite Arraiza Zabelgi ve Brooke Lober
Euskal Herria (Bask Ülkesi), İber Yarımadası’nın kuzeyinde bulunan, İspanyol-Fransız sınırı tarafından ikiye bölünen ufak bir ülkedir. Bir tarafı Fransız devleti tarafından yönetilen Navarra, diğer taraf ise İspanyol devletinin yönetimi altında bulunan Özerk Bask Topluluğu isimli iki ayrı özerk bölgeden oluşur. 450 bin kişinin yaşadığı Navarra’da zorunlu izolasyon döneminde sadece ilk hafta sonunda 4 erkek, kadınlara şiddet uyguladığı için tutuklandı; her iki bölgede zorunlu izolasyonun ilk haftasında üç kadın öldürüldü. Ancak, zorunlu olarak evlere kapandığımız bu izolasyon döneminde dahi feminist mücadele, örgütlenme ve direniş devam ediyor. Sosyal medyada videolar dolaşıma girerken afişler ve gürültülü gece protestoları, caceroladas adı verilen tencere-tav eylemleri balkonlardan ve pencerelerden her yere taşıyor. Kolektif dayanışma sosyal izolasyon duvarlarını aşarak kasaba ve mahallelerde kendi bakım ağlarını yaratıyor, hayatın güvencesizleşmesine karşı temel ihtiyaçlara erişim mücadelesi yükseliyor.
Euskal Herria Kadın Hareketi yerel ve/ya ulusal bağlamda çalışan birçok feminist kolektiften oluşan, uzun ve kapsamlı bir mücadele ve organizasyon geçmişine sahip bir hareket. 1977’den bu yana beşincisi düzenlenen Euskal Herria Feminist Günleri, farklı yaş ve ideolojilerden ve (genderqueer, non-binary ve trans gruplar, ırk ayrımına maruz bırakılan kadınlar, ev işçileri, lezbiyenler, farklı-engelsizler, enternasyonalistler ve daha birçokları gibi) çeşitli feminist kolektiflerden gelen üç bine yakın feministi geçtiğimiz günlerde de bir araya getirdi. Euskal Herria içinde ve ötesindeki feminist hareketin en temel taleplerinden biri, “yaşamı her şeyin merkezine koymak”. Taleplerini bu şekilde çerçevelendirerek, erkek şiddetine karşı mücadeleyi ve bakım emeğinin yeniden değerlendirilip yeniden bölüştürülmesi ihtiyacını iç içe geçiriyorlar.
Bask Ülkesi’nde, son yıllarda şiddete karşı kamusal kınamalar ve istismara karşı kolektif tepkiler yükselişe geçti. Feminist adalet talepleri bakımından özellikle tecavüz çeteleriyle ilgili vakalar ön plana çıkarken, ne zaman bir kadın, kadın düşmanı bir şiddet eylemiyle öldürülse caddeler protestolarla doldu. Hem Bask bölgelerinde hem de tüm İspanya’da öz savunma tüm feminist hareketin sloganı haline geldi. Kadın cinayetlerine karşı ortaya çıkan çoğu direniş alanında olduğu gibi burada da bu durum yeni bir paradigmanın ortaya çıkmasına neden oldu: “Si tocan a una, respondemostodas.” Birimize bile dokunursanız, hepimiz yanıt veririz.
Euskal Herria’nın birçok bölgesi şu anda İspanya devletinin kağıt üstünde evrensel ve ücretsiz olan kamusal sağlık sistemi kapsamında. Buna karşın, koronavirüsün etkilerini kısmen hafifleten ve tamponlayan bu toplumsal yapı, birçok bedeni ve birçok talebi dışında bırakıyor: Mahpuslar ve idari gözetim altındaki göçmenler bu durumda özellikle en kırılgan insan grupları arasında yer alıyor. Bizler birçok kamusal hizmete ulaşabilirken, bu durum hegemonik hayatın ötesindeki hayatın merkeze konması acil ihtiyacını gölgede bırakmamalı. Korona virüs yalnızca çoktandır sürmekte olan bakım krizinin; bakım emeğini görünmez kılan, toplumsal cinsiyetlendiren ve ırksallaştıran köklü ve planlı kapitalist aldırmazlığın altını çizdi.
Bask Ülkesi feminist kolektifleri tarafından yazılmış olan aşağıdaki açıklama, konuyu derinlemesine bilenler ve pratik çözüm pozisyonuna sahip olanlar olarak feminist hareketin, bu özgün, acil Covid-19 momentinde yaşadığımız bakım krizine ilişkin güncel analizi ve çözüm önerisini kapsamaktadır.
-Maite Arraiza Zabalegi
EUSKAL HERRIA KADIN HAREKETİNDEN AÇIK MEKTUP
(BrookeLober tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir)
Euskal Herria Kadın Hareketi, son olaylar ışığında, ayağa kalkma ve harekete geçme zorunluluğunu vurgular. Bunu sorumluluk duygumuz yüzünden, komşularımızın, tüm komşularımızın hayatları bizler için önemli olduğu için yapıyoruz. Geldiğimiz noktada, olağanüstü hal ilan edildi; kapatma ve sınırlama uygulamaları başlatıldı; ancak hükümet hiçbir kolektif yanıt üretmedi, sadece bireysel önlemler açıklandı. Herkese hatırlatmak isteriz ki evlerimize kapanmış olsak bile, örgütlü müdahalemiz kolektif olmalıdır. Bu amaçla, şimdiden birçok topluluk inisiyatifi de gelişmektedir.
Yıllardır, bakım emeğinin krizi üzerine tartışıyorduk ve içinde bulunduğumuz COVID-19 pandemisinde de artık bu krizi yaşıyoruz. Yaşamakta olduğumuz şey bir yanılsama değil, kriz artık daha da görünür hale geldi çünkü bu kriz bakım faaliyetlerinin çöküşüne yol açtı. Bu dönemsel bir durum da değil, bakım emeği krizi yapısal bir kriz. Bu yüzden paradigmanın, bireysel kendine yeterlik inancı temelinde dayatılan neo-liberal sistemin değişmesi zorunlu.
Aynı zamanda, yaşamı merkeze koymak zorundayız. Bunu nasıl yapacağımızı halen bilmiyoruz.
Burada yalnızca bakım emeği karşısındaki mevcut sosyal durumumuzu izah etmeye çalışmıyoruz. Niyetimiz mevcut durumu eleştirimizle daha da zorlaştırmak değil, ancak, krizi daha da ağırlaştıracağına inandığımız bazı önlemler hakkındaki kaygılarımızı da ifade etmeliyiz. Herhangi bir finansal telafisi olup olmayacağını bilmeden evlerde oturuyoruz; hanelere yeni gelir akışını yasaklıyoruz, fakat bağımlı kişilerin ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı hakkında kimse bize hiçbir şey söylemiyor. Sağlığa erişim hakkı olmayan göçmenlere ne olacağını bilmiyoruz; şiddete maruz kalanlar saldırganlarından kaçmak için herhangi bir seçenekleri olmadan yalıtılıp yalnız bırakılıyor. Daha da devam edebiliriz, ancak sorumluluk duygumuz risk uyarısı yapmaktan fazlasını gerektiriyor. Sivil toplumun, daima unutulan sendikaların ve sosyal hareketlerin ve diğer güçlerin, şu anda tecrübe ettiğimiz duruma karşı etkin ve etkili bir yanıt oluşturabileceklerine inanıyoruz. Bizler, feminist hareket olarak, böyle bir yanıtı oluşturmak için bir araya gelmek, yönlendirmesine katılmak ve koordinasyonunu sağlamaya istekliyiz.
Şu ana kadar, toplumumuz piyasa ve neoliberal akla odaklandı ve artık hayatı, insan hayatlarını korumaya hazırlıklı olmadığımızı görüyoruz. Son krizde, sağlık ve kamu hizmetlerindeki kesintiler nedeniyle, nüfusun özellikle de en kırılgan kesimleri idare edilmeye çalışıldı. Evlere yönelik kamu hizmetlerinin olmaması nedeniyle bakım evlerindeki ve evlerdeki bakım işçilerinin durumu akıl dışı bir nitelikte. Bu yoksullaştırılmış kesim bu tür biyo-ekolojik-politik felaketler karşısında hazırlıklı olmadığımızdan ötürü toplumsal bir çöküşle karşı karşıya. Krizden çıkıp eski normal günlerimize dönmek bize bir şey sağlamayacak; toplumsal paradigmayı değiştirmemiz gerekli. Ancak bu şekilde onurumuzla yaşayabiliriz. Dünya bize çağrıda bulunuyor, fakat bizler sadece kapitalizmi ve ataerkil aklı alt edebildiğimiz; hayatı ve bakımı merkeze koyduğumuz ölçüde bu krizden çıkabileceğiz.
Feminist Hareket politik özneliğinden vazgeçmek istemiyor; vazgeçmeyeceğiz. Bakım emeğinin ne olduğunu biz biliyoruz ve bu kriz, her ne kadar adına pandemi deseler de, aslında bir bakım emeği krizi. Devletlerin ve hükümetlerin bakım emeğinin yapısal boyutunu göremiyor oluşu endişe verici.
Daha önce de söylediğimiz gibi, her zaman olduğu gibi kritik politik özne olarak sorumluluğumuzu üstlenmeye hazırız. Korkularımızın ve şüphelerimizin olduğunu ve kendimizi kırılgan hissettiğimizi inkâr etmeyeceğiz, fakat Euskal Herria Feminist Hareketi bakım emeğine, hayata, kadınlara, toplumsal cinsiyet isyancılarına ve tüm topluma karşı politik sorumluluğundan imtina etmeyecektir. Bu nedenle, Bask ve Navarra hükümetlerine ve Iparralde Uluslar Topluluğuna, siyasi partiler ve sendikaların yanı sıra, şimdiye kadar karar alma süreçlerinden dışlanan feminist hareket ve işçi dernekleri gibi toplumsal öznelerin de dahil edildiği bir Bakım Koordinasyonu Bürosu açmaları için çağrıda bulunuyoruz. Bu büroya bakım emeğiyle doğrudan ilişkili ev işçilerinin, AMPAS veya bakım evi çalışanları gibi grupların ve toplumsal aktörlerin dahil edilmesi son derece önemlidir. Bu grupların eşgüdümlü ve teknik açıdan nitelikli şekilde çalışmalarının sağlanması için, Feminist Hareket, bakım emeği, ekonomi ve tıp alanındaki uzmanların varlığını sağlayacaktır. Feminist Hareket bu büroda hem garantör hem de katılımcı olarak yer alacaktır. Herkese bakım hizmeti sağlayabilmek ve temsil edilmeyenlerin ihtiyaçlarına yanıt vermek için kendimizi toplumsal anlamda örgütlemek gerektiğine inanıyoruz. Bizler çalışmaya hazırız.
Bu krizden yalnızca hep beraber çıkabiliriz; bunu başarabilmek için, toplumsal örgütlülük gerekli. Kamu otoriteleri toplumun ve hayatın devamını sağlayan ve toplumu aşağıdan harekete geçirip örgütleme yeteneğine sahip olan gerçek öznelerle ve toplumla diyalogu kabul etmelidir. Bu kesim aynı zamanda toplumu harekete geçirebilen ve aşağıdan örgütleyebilen kesimin ta kendisidir. Sesimizin duyulması ve Feminist Hareketin geçerli bir muhatap olarak kabul edilmesi elzemdir, çünkü eğer sesimizi duymayacaklar ve bizimle diyalog kurmayacaklar veya bizleri karar alma süreçlerine dâhil edemeyeceklerse, siyasetçilerin ve kurum temsilcilerinin 8 Mart Uluslararası Kadın Günü gösterilerine katılması (gerçek niyetlerini paylaşsalardı, onları davet etmezdik) veya fotoğraf çektirip politik konjonktürden çıkar sağlamasının kimseye hiçbir faydası yoktur. Taleplerimiz ahlaki ve siyasi sorumluluk meselesidir. Bizler koordinasyon içinde çalışmayı taahhüt ediyoruz. Zaman gerçeği kabul etme ve buna uygun şekilde harekete geçme zamanıdır.
Gerçek şu ki bu kriz olağan üstü bir hızla ilerlemektedir ve bizlerin kaybedecek zamanımız yok. Bu nedenle Urkullu hükümetinden önerimizi kabul ederek 48 saat içinde harekete geçmesini talep ediyoruz. Aynı biçimde, burada ismi geçen tüm siyasi partilerin ve sendikaların da harekete geçmesini talep ediyoruz. Öylece durup bekleyemeyiz. Yapacaklarımızı evlerde, çevrimiçi, sanal masa başında duran kişilerin sağlığını koruyarak yapabiliriz. Ancak, masayı kurup bir şekilde harekete geçmeliyiz çünkü bakım hizmeti asla durmaz ve hayatlarımız tehlikede. Katılmayacak mısınız?
Sözlerimizi geçen hafta öldürülen iki Basklı kadını anmadan bitirmek istemiyoruz. Endişeliyiz çünkü ne yazık ki cinsiyetçi şiddetin bu kriz döneminde de ara vermeyeceğini veya karantinaya alınmayacağını; hatta durumun daha kötüye gideceğini biliyoruz. Yukarıda bahsi geçen büroya bu konuyu da ulaştıracağız. Euskal Herria Feminist Hareketi bütün gücünü bu konuya yöneltecektir. Bunun için yaşıyoruz. Size sorumuzu yönelttik; şimdi yanıtınızı bekliyoruz. Beraber inşa etmeye var mısınız?
Çağrının orjinali için: https://communemag.com/a-communique-from-basque-country-in-the-time-of-coronavirus/
Yorumlar