Kadın Emeği Çalışma Grubu
Çalışma grubumuzun temel amaçlarından biri kadın emeği alanında görünmeyeni, yok sayılanı görünür hale getirmek. Görünmeyen emek, kadın emeğinin görünmeyen sorunları, kadın işsizliğinin görünmeyen boyutları, emek örgütleri içinde yok sayılan kadınlar… Kadının görünmeyen emeği üzerine yapılan feminist tartışmalar kadın emeğinin kapitalist sistem içindeki rolünü açığa çıkarmada önemli bir rol oynadı. Görünmez olmasına rağmen kadınların hayatında böylesine belirleyici olan bu karşılıksız emek üzerine derinlemesine tartışmak ve politika üretmek gerektiğini düşünerek çalışma grubumuzda bu tartışmaları derinleştiriyoruz. Merak edenler için devamı kadın emeği çalışma grubunda olacak:)
Görünmeyen emeğiyle, ücretli emeğiyle kapitalist sistem içinde yer alan kadınların konumlarını belirleyen patriyarka oluyor. Kadınların denetim altında tutulması emeklerinin denetim altında tutulmasını beraberinde getiriyor ve kadın emeği patriyarka- kapitalizm işbirliğinde sömürülüyor. Bu işbirliğine karşı kadınların elbirliği ve dayanışma ağlarını örüyoruz, örgütlü işbirliğine karşı örgütlü kadın mücadelesini hedefliyoruz.
Kadınların asli rolü aile içinde tanımlandığı için kadın emeği politikalarının belirleyeni de aile politikaları oluyor. Ancak aile kurumu çözülüyor ve bu çözülme kadın emeği alanında da kendini gösteriyor. Kadınlar bağımsız hayatlarını kurmak için aile dışına çıkıyor, işsizlik- güvencesizlik gerçek bir sorun olarak burada da karşımıza dikiliyor. Bağımsız bir hayat kurmaya çalışan kadınların deneyimlerini ve hayatta kalma mücadelesini feminist bir yaklaşımla ele alıyoruz ve emek mücadelesine taşıyoruz.
Kadın emeğinin görünmezliği,cinsiyetçi iş bölümü, işsizlik ve güvencesizliğe karşı emek eksenli feminist bir hareketin inşasında yer almak isteyen tüm kadınları çalışma grubumuza bekliyoruz. Derin tartışmaları grupta yapıyoruz, burada uzatmayalım dedik.
Kadın Savunma Ağı Ekoloji Çalışma Grubu
Kadın Savunma Ağı Ekoloji Çalışma Grubu okul grevleri, yok oluş isyanlarıyla büyüyen iklim krizi hareketinin 20 Eylül 2020’de Türkiye’nin pek çok yerinde gerçekleştirdiği iklim grevine çağrı yaparak ilk çalışmasını başlattı. Ekoloji Çalışma Grubu gücünü Cerattepe’de, Yeşil Yol ’da mücadele eden kadınlardan, Edirne’de çocuk parkını yıktırmamak için tek başına nöbet tutan Kıymet Nine’den, zeytinliklerini savunan Yırcalı kadınlardan, Arhavi’de iş makinesinin önünde duran, “Kaz Dağları’nda siyanürden, Salihli’de JES’lerden, Akkuyu’da nükleerden ölmek istemiyoruz” diyen kadınlardan alır.
Ülkenin dört bir yanında temiz hava hakkı, içilebilir su, nükleersiz bir yaşam mücadelesini kadınlarla birlikte örgütlemek isteyen Ekoloji Çalışma Grubu; doğaya yönelik saldırıların, kadına yönelik saldırılarla, erkek şiddetinin doğa üzerinde tahakküm kurma anlayışıyla aynı tarihsel ve güncel köklere sahip olduğunu vurgular. Ekoloji Çalışma Grubu’nun çıkış noktalarından biri olan ‘Ne erkek şiddetinden ne de siyanürden ölmek istiyoruz’ çağrısı tesadüfi değildir. İklim krizi yüzünden göç etmek zorunda kalanların %80’ini oluşturan biz kadınlar elbette ki yaşam alanlarımızın yıkımı söz konusu olduğunda mücadeleyi en önde verecek olanlarız.
Her gün bir kadın cinayetini daha duyduğumuz günlerde, yaşamak istiyoruz çağrımızı Hes’lere, Jes’lere, siyanüre karşı olduğumuz gibi hepimizi etkileyecek bir proje olan Kanal İstanbul’a karşı da yineliyoruz. En özelden en genele yaşamı savunan ve örgütleyen kadınlar:
Gelin Kadın Savunma Ağı Ekoloji Çalışma Grubu’nda buluşalım…
Gelin mahallemizde, okulumuzda, evimizde, iş yerimizde ‘yaşam alanımız’ dediğimiz her yerde mücadeleyi büyütelim, doğaya ve kadınlara yönelik saldırılar arasındaki bağlantıları ortaya çıkartalım…
Bedenlerimiz, hayatlarımız üzerinde kurulan yağmacı, talancı, kadın düşmanı politikalara karşı “ Gelin Kadın Savunma Ağı Ekoloji Çalışma Grubu’nda ” buluşalım…
Kadın Savunma Ağı Çeviri Grubu
Kadın hareketi birbirinden gördükçe, öğrendikçe büyüyor. Birileri Şili’de dans eden kadınların meramını bize anlatıyor ve dans eden kadınlar birden bire tüm dünyayı sarıyor. Bizler de istiyoruz ki birbirimizi sınırlara takılmadan anlayabilelim. Ataerkil kapitalizmin coğrafya fark etmeksizin aynı devlet politikaları, aynı erkek şiddeti, aynı baskı ve aynı sömürü biçimlerinin karşısında birbirimize çağrı yapabilelim.
Bu nedenle dünyadaki kadın hareketinin tartışmalarını, eylemlerini, üretimlerini Türkçe’ye, Türkiye’deki kadın hareketini de dünyaya bağlamak için elimizdeki yeteneklerimizi kolektifleştirelim.
Kimimiz İspanyolca, kimimiz İngilizce, kimimiz Fransızca, kimimiz Arapça, kimimiz Yunanca, kimimiz İtalyanca ve daha başka diller biliyoruz, peki bu bildiğimiz dilleri kadın hareketinin yükselmesi, tartışmalarının ve mücadelesinin kolektifleşmesi ve gelişmesi için kullanmak ister misiniz?
O zaman çevirgenlik yeteneğinizi kadınlarla paylaşmaya bekleriz….
Kadın Sağlığı Çalışma Grubu
Sağlığın tanımını feminist bir perspektiften yeniden ele alıyoruz. Sağlıklı olmak yalnızca bedenen hastalıklı ve sakat olmama hali değil yaşam alanlarımızı, çalışma ve ekonomik koşullarımızı, beslenmemizi, ilişkilerimizi, psikolojimizi de kapsayan toplumsal iyilik halidir. Kadınlar açısından ise bu tanımı ve çerçeveyi genişletmemiz gerekiyor. Kadın sağlığı; eşitlik ve özgürlük mücadelemizin en temel alanlarından biri çünkü bedenimiz demek sağlığımız demektir. Bedenimiz üzerinde kurulan iktidar ve tahakküm ilişkisi aynı zamanda kadın sağlığı politikalarını da belirliyor, kadın sağlığını doğrudan etkiliyor. Tıbbın kapitalist eril yaklaşımı kadınların ihtiyaçlarını görmezden geliyor, kadınları sağlık bilgisi üretiminin dışında tutuyor. Sağlıklı olabilmenin bütün koşulları kadınlar açısından eşitsizlik barındırıyor. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların yaşadığı tüm eşitsizlikler yani patriyarka doğrudan kadın sağlığını tehdit ediyor. Tüm bunlara karşı sağlığımız için kadından kadına bir çağrımız var:
Muhafazakarlık, ataerki ve neoliberal politikalarla gasp edilen bedenlerimizi savunuyoruz!
Paran kadar sağlık diyen, bizleri müşteri olarak gören piyasacı sağlık anlayışına karşı sağlıklı olma hakkımızı savunuyoruz!
Bedenlerimizin olağan işleyişini hastalık gibi gören ve gösterenler bilin ki; bedenlerimiz piyasacıların rant kaynağı, şiddetin ve eşitsizliğin esiri olmayacak.
Kadınlar bedenlerinin tek sahibi tek sözcüsüdür!
Şiddete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, kadınların kaç çocuk doğuracaklarını söyleyenlere karşı kadın sağlık ağımızı kuruyoruz!
Kadın Sağlığını Savunuyoruz, Sağlık Ağlarında Buluşuyoruz!
Hukuk Çalışma Grubu
Hukuk fakültelerinde toplumsal gerçeklikten yoksun eğitim sisteminin, “adalet”in saraylarda arandığı hukuk sisteminin, erkek şiddetine ve kadın cinayetlerine karşı cezasızlığın esas teşkil ettiği yargı sisteminin biz kadınları görmediğini, GÖRÜYORUZ!
Kadın hareketi, en temel haklarımız başta olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatta yer alan tüm haklarımızı, yüzyıllar boyu verdiği mücadele ile kazandı. Elbette bitmedi! Ancak bugün, yurttaşlık hakkından seçme ve seçilme hakkına, miras hakkından çalışma hakkına, eşitlik hakkından şiddete karşı haklara kadar sahip olduğumuz tüm hukuksal varlığımızın, toplumsal varlığımızla birlikte saldırı altında olduğunu GÖRÜYORUZ!
Cinsiyet eşitliğinin yalnızca yazılı belgelerde kaldığını, haklarımızın muktedirler tarafından gasp edilmeye çalışıldığını, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin günden güne artıp pervasızlaşmasına 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığını, erkek şiddetinin mahkemelerce erkeklik indirimleriyle cezasızlık rejimine tabii tutulduğunu GÖRÜYORUZ!
Cinsiyet eşitliğinin olmadığı ataerkil bir toplumda, dünyada hayatta kalmaya çalışan kadınlar olarak, haklarımızı ve yaşamımızı savunmak, şimdi en hayati mücadelemizi oluşturuyor. Çünkü biz hayatta kalmak değil, yaşamak istiyoruz!
Themis’in göz bandını sıyırıyor ve suçlunun kim olduğunu GÖRÜYORUZ!
Hukuk öğrencisi, avukat stajyeri, avukat, akademisyen ve hukukçu tüm kadınlar! Haklarımıza yönelik saldırılara karşı birlikte mücadele etmek, haklarımızı birbirimize anlatarak sahip çıkmak, hukuksuzluğa karşı birlikte ses çıkarmak, erkek şiddetinin yargılanmasını sağlamak ve bu erkek yargı düzenine feminist bir çomak sokmak için bir araya gelelim!
“Erkek adalet değil, gerçek adalet” mücadelesinin yalnızca “başına gelenin” değil, tüm kadınların mücadelesi olduğunu GÖRÜYORUZ! Sizi, bu mücadeleyi hep birlikte büyütmeye, Kadın Savunma Ağı Hukuk Çalışma Grubu’na çağırıyoruz.